Takip Et
  • 24 Nisan 2013, Çarşamba

Canımı seve seve vereceğim vatana malımı mı vermeyeceğim?

Devletimiz artık o kadar büyük düşünüyor ki artık küçük kelimesini neredeyse lugattan kaldıracaklar! Geçen hafta yazımın içinde belirtmiştim benzer sorunları yaşayan binlerce insanımız olmasına rağmen “ aman adımı kullanma? Aman benim başıma dert olurlar” çekincesinden yazarken zorlanıyoruz.


1998 yılına 3 kala büyük bir yangın yaşayan bir sanatkâr kabinde 99 ve 2001 kriziyle zorlanır. Öncelik mekânını ve çocuklarını ayırmak zorunda olduğu için devlete olan borçlarını ödeyemez.

Sonra hükümet değişir yeni bir ekonomik uygulama başlar ve herkes gibi oda umutla bakar yarınlara ancak umut her geçen gün umutsuzluğa doğru gider. Çıkarılan her “ borçların yeniden yapılandırılmasında” ilgili makamlara müracaat eder ve esnaf ve sanatkârın borçlarını nasıl ödeyebileceğini anlatır ama anlaşılmaz ve doğal olarak yapılandırma ödenemez borçlar devam eder gider.  2009 ve 2011 yılında çıkarılan yapılandırmalarda da durum değişmez. Borçlarında dolayı tüm mal varlığına haciz konulan sanatkâr artık hareket edemez hale gelir.

Her alandan köşeye sıkıştırılan sanatkârın işyerinde kullandığı otomobili “yakalama” çıkarıldığı için Polis yakalar ve bir otoparka çeker. İşin vahim tarafı izine gelen  oğlunun elinden alınmış olması daha çok üzmüştür ama ne yapsın “devletimiz sağ olsun”  deyip sineyi çekmiş ama mücadeleye de devam etmiş.

Aracının yakalandığının ertesi gün ilgili kuruma dilekçe verir, görüşme yapar. Akabinde cevap alamaz ve Bimer’e başvurur. Ne dilekçeye nede Bimer’den bir cevap alamayınca tekrar BİMER’e yazar ve bu kez kıca bir e posta gelir “Müdürlüğümüzde işlem gören icra dosyanızda hacizler için itiraz dilekçeniz bulunmaktadır. İtiraz dilekçenize yeterli cevap verilmiştir. Başka herhangi bir konuda ki itirazlarınızı kuruma gelerek vermeniz gerekmektedir.” Diye oysa sorduğu soru bu değildir. Tekrar BİMER’e yazar bu kez yine e posta ile 1,5 sayfalık bir cevap verilir ve içeriğinde özetle “size gerekli tüm cevaplar verilmiştir ve aracınız 26 Nisan da satışa çıkarılmıştır” ifadesi yer almıştır.

Bu arada kamuya yansıyan ilgili kurum müdürünün açıklaması vardır “ 90 bin icralık dosya var” dolayısıyla bu rakam ürkütücüdür gerçi Hükümetin Aydın vekili  “Aydın'da sorun yok hatta 90 bin icralık dosya gazetecilik oyunu” demiştir. Sanatkâr avukatını da yanına alarak ilgili kuruma gider ve “ hangi adrese tebligat yaptınız bize tebligat yapılmadı”  diye sorarlar ancak; oradaki bayan şef memur “ kardeşim siz kendinize yazışacak birilerini bulun” der. Sanatkâr hatırlatır siz sorumuza cevap vermek zorundasınız? Ama belli ki Başbakanlığa bağlı olan BİMER’e yazılan yazılar  o kişilere çok çalışmak durumunda bırakmış ki tepki veriyor.

Sonra ilgili müdür yardımcısına giderler ve müdür yardımcısı yaptıkları görevin  yasal yönlerini ve uygulamalarının zorunluluğunu anlatır ve aracın yakalamasının kaldırılması için rsm yolu gösterir belkide en önemli nokta burasıdır. Sanatkarın 2011 deki yapılandırmada ki  ana borcu 40 bin civarında bu yapılandırmada ödemek için hacizler kalkmadığı için ödeyememiş ve yapılandırma bozulmuş dolayısıyla yapılandırma bozulduğu için borç 70 bine aşmıştır.

Şimdi yakalanan ve satışa çıkarılan aracın satış bedeli 7 bin lira toplam borç 70 binin biraz üzerinde. Derki yetkili aracı serbest bırakabilmek için öncelikle aracın değeri kadar para yatıracaksın? Toplam borcu ödemek için taksit talep edeceksin, bugüne kadar olan ana para ve faiz ana paraya dönüşecek yani ana borç 40 binden 70 bine çıkacak? Sonra seçeceğin taksit sayısına göre bu 36 ay olursa 100 binin biraz üzerinde olacak? Yani özetle 7 bin liralık araca kurtarmak için 50 bin lira ek para ödeyeceğiz! Nasıl yardım ama? Sonuç olarak sanatkar düşünür taşınır zaten meteliğe kurşun atıyoruz aracımı satsın sonuçta devlete gitmiyor mu? Diye teselli bulur. Gerçekten de samimidir ve derki bu ülke için canımı veririm ne olacak ki devlet malımı alsa varsın onurumu kırsın, varsın benden aldığını başkalarına versin. Bu mesele de tarihe not düşsün. Bizden sonrakiler bu eşekliği yapmasın. Nasıl? Sanatkârın düşüncesi yanlış mı sizce?

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.