Takip Et
  • 17 Temmuz 2013, Çarşamba

Hanımlar olmasa...

Hanımlar olmasa bu erkekler nasıl yaşar acaba!
1984-1992 yılları arasında, bekar yaşadığım Aydın merkezde ne dengeli beslendim, ne rahat bir evim oldu, ne de ailecek gidip gelebildiğim dostlarım oldu. Çünkü yalnız ve bekardım.
1992 yılında evlendikten sonra o kadar çok dostumuz oldu ki, Aydın merkezde gidip gelebileceğimiz yüzlerce evimiz oldu. Belki de bu bizi hayata daha çok bağladı ve sürekli daha çok çalışma ve daha çok dostumuzu memnun etme aşkını beraberinde getirdi ve hayatın bir ucundan tutunduk.
Yaşantımda belki de en büyük değişim, evlendiğimden sonra oldu diyebilirim. İşte evdeki bu huzur işimize ve sosyal yaşantımıza da yansımıştır. Allah 3 erkek çocuk verdi. Biri üniversitede, biri üniversite yolcusu, diğeri lise 2. sınıf öğrencisi. Bu süreç içinde yıllar nasıl da bu kadar hızlı geçti çok fazla da anlayamadık.
Elbette hayatın her anı ve döneminde, kendine özgü sorunları var ve bunları aşmak öyle kolay da değil. Birçok sıkıntı ve sorun yaşamamıza rağmen biz eşimle hiç kavga etmedik diyebilirim.
Elbette zaman zaman “hak etmediğimiz hayatı yaşıyoruz” algısı olmuştur. Ufak tefek sorunlarda yaşamışızdır ama, sorunu içimize atmadan konuşarak çözmüşüzdür. Bekar olan başta çocuklarımıza tavsiyemiz şudur ki “Sadece para ile mutlu olunmaz” biz parasızken de paralıyken de, sorunluyken de, sorunsuzken de mutlu olmayı şimdiye kadar becerebildik ve bu sadece benim gayretimle olmadı elbette...
Belki benim uzun süre bekar hayatı yaşamam, bu süreçte eşimle mutlu olmamı sağlamıştır diyeceğim ama bunun tersi örneklerde vardır. Geldiğimiz günde, özellikle ülkemizde yaşanan, ekonomik ve sosyal devlet yapısı içinde herkes “Parası varsa” mutluyum sanıyor ve beraberinde bir sürü paralı ama mutsuz aile yaşamaya çalışıyor. Bu süreçte hükümetimizin yaptığı yanlışlar vardır. İnsanlarımızın yaptığı yanlışlar vardır. Hükümetimiz sosyal devlet olacağım derken verdiği bazı destekler ve kadınlara pozitif ayrım derken ölçüyü kaçırmamalıdır. Yani bir kadın “Ben özgürüm adam da kim oluyormuş” dememeli. Diğer taraftan aileler “ Kızım/oğlum ben seni böyle sıkıntı çekesin diye mi yetiştirdim, olmuyorsa bırak git” dememeli.
Sonuç olarak “ Kadın erkeğe, erkek kadına muhtaçtır” kimse ben erkeğim veya kadınım dememeli ve herkes erkekliğini ve kadınlığını bilmelidir. Makamlar, paralar, şanlar ve şöhretler evliliklerde mutlu olmak için yeterli bir araç değildir. Amaç evli mutlu mu? Yoksa imkanları olan tek başına yaşam mı? Bizim dini ve milli değerlerimize baktığımızda bu çok açıktır. Tek eşlilik esastır. Ama gelin uygulamaya bakın hiç de böyle değildir.
Varsın bana light desinler, ama ben eşim olmadan eksik yaşarım. Gerçi çok da sertimdir. Bütün kararları ben veririm (Tamam Hanım) ama her şeye rağmen, hayatta eşimden sora ölmek de istemem. Ya beraber ölelim ya da ben önce öleyim. Bunu samimiyetle söylüyorum çünkü evlilikler sadece cinsel arzularla kurulu ise bir süre sonra o evlilikler yaşamaz.
1992 yılından bu yana 3 oğlum ve ben, bizlere sürekli olması gerektiği gibi yardımcı olan eşime çok teşekkür ederim. İnşallah çocuklarımız da bizim bu evliliğimizden ders alır ve onlar bizlerden de daha çok mutlu olurlar. Biz İlkokulu bitirdik onlar üniversiteyi bitirecekler. Allah herkese eşi ve çocuklarıyla mutlu, sağlıklı bir yaşam nasip etsin.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.