Takip Et
  • 5 Ağustos 2015, Çarşamba

Anlamak, anlamaya çalışmak çok mu zor?

Müslümanız. Elhamdülillah

Mezhepler ve ırklar bizim kardeşimizdir.

Adem ve Havva’dan geldiğimize inanıyoruz.

Rehberimiz Kuran, tek hak din İslam diyoruz.

 

Biz Hz Muhammet'in (sav) ümmetiyiz ve gelmiş geçmiş tüm peygamberlere inanıyoruz.

Bize taş atana sevgiyle karşılık veriyoruz.

Silah sıkana yapma kardeşim diyoruz,

Dünya kimseye kalmaz güle oynaya yaşayalım diyoruz.

 

Ancak yakın tarihe baktığımızda ne Müslüman gibi yaşıyoruz ne de rehberimiz Kuran'ın bize verdiği emirleri uyguluyoruz. Hepimiz girmişiz bir dünya telaşına, dağılmış gidiyoruz ve kendimizi bile anlatamaz hale gelmişiz.

 

70’li yıllarda sağcı solcu diye kardeşi kardeşe vurduranlar, 80 ihtilali sonrasında değişik senaryolar üretmişler sağcı ve solcu, Alevi, Sünni, Kürt, Türk meselelerini sürekli kaşımışlar ve her senaryo aynı senaristler farklı ama değişmeyen tek şey, yine kardeşi kardeşe vurduruyorlar.

 

Yaklaşık 40 senedir devam eden bölücü terör örgütlerinin her ne kadar yönetim kadrosu diğer ırk ve ülkelerden olsa da bizim çocuklarımızı öldürüp, öldürtmüyorlar mı? Son dönemde yapılan terör eylemlerinin yapılış şekline baktığınızda geçmişte ülkemize ciddi bela olmuş ASALA örgütü sizlere bir şey hatırlatmıyor mu?

 

Biz ne zaman anlayacağız bölücü terör örgütünün Ermeni, İsrail ve Batılı ülkelerin oyunu olduğunu?

Biz ne zaman anlayacağız kardeşin kardeşi vurmasının en büyük günah olduğunu? Biz ne zaman anlayacağız devletin silah bırakmayacağını?

Devletin her zaman bu vb olayların üstesinden gelebileceğini?

Devletin biz olduğumuzu ne zaman anlayacağız?

Yakınımızda Irak ve Suriye'de yaşananlar bir film değildir?

Biz ne zaman anlayacağız bunun bir film olmadığını?

Ne zaman anlayacağız vatansız kalmanın ne olduğunu?

Biz ne zaman anlayacağız Büyük Ortadoğu Projesinin "Büyük Ermenistan ve Büyük İsrail" hedefi olduğunu?

Biz ne zaman anlayacağız o bölgede kardeşimize kurdurulacak devletçiğin bir gecede tüm bireylerinin yok edilebileceğini ve Suriye ve Irak'ta yaşananların aynısının yaşanabileceğini?

 

Ülkemizde yaşayan ve ülke vatandaşlığına bağlı hangi Irk ve mezhepten olursa olsun bu ülke için sorumluluğumuz ve geleceğe karşı borcumuz var. Nasıl binlerce yıldır bir ve beraber isek bu ülkede yine hep birlikte yaşamak temel prensibimiz olmalı ve birbirimize incitmeden kırmadan yaşamaya çalışmalıyız.

 

Halay, Horon, Zeybek aynı düğünlerde oynanır bu ülkede. Biz etle tırnak gibi bir bütünün parçaları olduğumuzu anlamalıyız. Geçmişte kardeşi kardeşe kırdırmak için düzenlemiş Madımak, Başbağlar vb olaylara ve yanında Diyarbakır ve Suruç'ta yaşanan vahşetlere tekrar tekrar yaşamamak için öncelikle el ele vermek durumundayız ki düşman bize karşı silahını kaybetmiş olsun.

 

Artık şapkayı önümüze koyma zamanıdır. Herkes "Devlet" nerede, devletin malı deniz yemeyen keriz algısından uzaklaşmalı ve yıllardır boğaz tokluğuna yaşayan ve hiç devletine karşı ses çıkarmayan kanuna uyan, devleti için canını veren insanlarında hak ve hukukunu devletin koruması gerektiğini ve bunlara da devletin elinin uzanması gerektiğini anlayalım.

 

Devlete karşı tehdit olarak kullanılan ve verdikçe azan bir görüntü devlete ve kardeşliğimize ciddi zarar verdiğini unutmayalım.

 

Ülkemizde acilen " Silahsızlanma" sağlanmalıdır. Kaç senedir dikkati çektiğim bu konuda maalesef siyasetçilerimiz ve 1. derece sorumlu olan mülki amirler bu sorunu görmeden gelmekle ciddi bir suç işlemektedirler.

 

Mülki amirler yerel siyasetçilerle uğraşacak onlarla yarışacak insanlar değildir. Bu ülkede dürüst yaşayan insanlarda silah yoktur. Şehir merkezlerinde havaya sıkılan silah seslerini şimdiye kadar kimse duymadı mı? Bunu duymayanlar siyaseti iyi biliyor?

 

Sonuç olarak, Türk, Kürt, Göçmen, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni, sağcı, solcu, laik, anti laik, dindar ya da ateist, Yahudi, Ermeni, velhasıl kendini bu ülkenin vatandaşı olan her kimse bilmedir ki bu ülke elimizdeyken kıymetini bilelim. Yaşanabilir, birbirine saygılı, yarına dair hedef ve umutları olan bir noktaya varmak için bir başlangıç yapalım. Bu ülke hepimize yetecek kadar geniş, hepimizi doyuracak kadar zengindir. Belki de dünya devletleri bizim bu hem kardeşlik hem de ekonomik gücümüzün verdiği zenginlikten rahatsızdır. Bu ülkenin şu an bile iki buçuk milyondan fazla Suriyeli kardeşimize kapılarını açmış olması bile bizleri çok iyi anlatır ki bu ülke her zaman mazlumun yanındadır.

Yukarıda saydığım sorunları anlamak sahiden çok mu zor?

 

 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.