Takip Et
  • 15 Haziran 2016, Çarşamba

Esnaf ve sanatkarlarımızın sorunları neden çözülmüyor?

Esnaf ve sanatkar tanımı tam anlamıyla ortaya konulamamış, Holding ve şirketlerle aynı muameleye maruz kaldıkları için devlete olan sorumluluklarını yerine getirmeleri mümkün olmamıştır. Her zaman devlet ve hükümet bu kesimi bir nevi sorunlarıyla baş başa bırakır ki ‘aman Allah devletimize zeval vermesin’ diyen bu insanların her zaman oyunu rahatlıkla alabilirsin.

Özellikle sanatkarlar kanunla doğru tanımlanmadığı için devletimizi idare eden hükümetler ve kurumlar sanatkârları ‘çok kazanıp devlete vergi vb sorumluluklarını yerine getirmeyen kesim’ şeklinde algılıyor. Son yıllarda birçok kurum ve siyasetçi bunu fark etti değişik sözde destekler le ‘ basit usule geçme hakkı’ vs gibi ama bu asla sorunu ortadan kaldırmadı ve kaldırmaz.

Esnaf ile sanatkarların sorunları asla aynı değildir. Ortak çok sorunu vardır, ama aynı kategoride değerlendirerek sorunlarını çözmek mümkün değildir. Birinin ihtiyacı olan diğerinin ilgisini çekmiyor olması doğaldır. Şöyle ki biri alıp satıyor, diğeri aldığı mamulü işleyip satıyor. İşte bu konudaki karmaşa çözülememiştir. Örneğin BAĞ-KUR’a kayıt olmakla mükellef vergi kaydı olan kişinin yıllık cirosu 1 milyon olsa da geçimini sağlayamaz durumda olsa da aynı primi ödemek zorunda. Biri cirosundan dolayı ve devlete düzenli prim ödediği için ödüllendirilir iken diğeri ödeyemediği paradan dolayı hem sağlıktan yararlanmaz hem de fazla prim öder.

Sanatkarların çoğunluğunun durumu içler acısıdır. Bu kimsenin umurunda da değildir. Sanatkâr hiçbir zaman istemeye alışmamıştır. O sürekli çalışarak sorunlarını çözeceğine inanmıştır. Ama bilmediği bir şey var sanatkarlar devletine bağlıdır, asla ses çıkarmaz ve eylem yapmaz algısından dolayı ancak birileri lütfeder ise bize bir şeyler vermektedirler. Artık şu ara veremiyorlar ve her gün birçok üzücü olay ve vakalarla karşılaşıyoruz ama buna rağmen sanatkârlarımız hala be devletimize nede hükümetimize toz kondurmuyorlar.

Sanatkârlarımızın büyük çoğunluğunun resmi makamlarda sicili bozuktur. Aslında bilinçli olarak bozulmuş orta ve büyük boy işletmelerin önü açılmıştır. Büyük bölümümüzün Maliye ve SGK kurumuna borcumuz vardır ve asla bugüne kadar şu paralar ödensin esnaf ve sanatkârlar rahatlasın diye bir çalışma olmamıştır. 30- 50 yıldır sanayide üretim yapan insanların sosyal yaşam ve emeklilikte rahat etme gibi bir durumları söz konusu değildir çünkü eğer emeklilik şartlarına kavuşmuş ise emekli olabilmek için 30- 50 bin lira prim borcu çıkar ve alacağı maaş bin 200 lira civarı olduğu için yıllarca emekli parası bankaya gidecektir. Oysa o sürelerin yarısı kadar yanında çalışmış işçiye ödemek zorunda olduğu tazminat vardır ona ödemek için kendi kazanımlarını yok eder.

Ara elaman yok, sanayiye çırak gitmiyor sorusunun da cevabıdır bu. Kamuda çalışanların esnaf ve sanatkarların çalışma sürelerinde ayrıldığı anda 50 ile 100 bin lira tazminat aldığını düşündüğümüzde Ustalar ve aileler neden çocuğunu devlet kurumlarına sokmak için yüzbinlerce para harcadığını çok iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum.

Sonuç olarak esnaf ve sanatkarlarımızın sorunlarının çözülebilmesi için önce esnaf ve sanatkarlarımız sorunlarına odaklanacaklar. Futbol takımı taraftarı gibi parti desteklemekten vazgeçecekler. Odalarına, birliklerine, federasyonlara ve konfederasyona harekete geçirecekler. Oda bize ne yapıyor sorusunu; ‘Biz oda için ne yapıyoruz, oda bizim için ne yapıyor’ şeklinde değiştirecekler. Kendine yakın gördükleri siyasi partiye de sorunlarına aktaracaklar çözüm talep edecekler. Kolay bir süreç değil ama asla olmaz değildir. Başlamak bitirmenin yarısıdır. Esnaf ve sanatkarlarımız sorunlarını çözecek güçte olduğu gibi memleketimize de yön verecek durumdadır yeter ki farkına varalım. Bakın sorunlar nasıl çözülecek…

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.