Takip Et
  • 22 Kasım 2017, Çarşamba

Biz nasıl okuyoruz?

Gazete başlığını okuduk mu tamamını okumuş gibi yorum yapıyoruz, kitap okumaya zaten ihtiyacımız yok aslında hepimiz yazarız. En çok değer verdiğimiz Kitabımız Kuran-ı Kerimi bile askıda tutar emirlerini, yasaklarını, yapılması gerekenleri uymuyoruz/yapmıyoruz ama hepimizin haklı bir gerekçesi de var. Sor bakayım neden okumuyorum? Neden yapmıyorum? Sözleriyle başlayıp devam eden bir sürü bahanenin arkasına sığınıp gidiyoruz.

Hepimiz yanlış bildiğimiz doğruların arkasına takılmış gidiyoruz. Dünya ve gerçeklerden kopmuş doğru yapana bile kızıp yahu sen ne yapmaya çalışıyorsun! Tepkisini verecek kadar dünya iş ve menfaatlerine bağlanmış kanmışız. Aslında hata ve yanlışı yaparken bile dünya iş ve menfaatlerinin etkisinde kaldığımız bir gerçektir. Oysa biz dini ve milli değerlere göre bir bakış açısına sahip olsak inanıyorum ki biz ab ve batılılardan daha dürüst, daha çok çalışkan, daha çok üretken olup dünyadan mal alan değil dünyaya mal satan ülke olacağız. Ama biz her daim kendi menfaatlerimize ön planda tutup kendi nefsimize ve menfaatimize uygun idareciler arıyoruz ve doğal olarak da hak ettiğimiz şekilde yönetiliyoruz.

Son yıllarda Ordu’da, Yargı’da, Eğitim’de, Siyasette o kadar çok akıl almaz şeyler yaşıyoruz ki bunun ana temeli de budur. Bir makama gelen kişiye ilk dediğimiz şey ‘ hayırlı olsun oh işte bak şimdi yaşadın her şey emrinde sen bilirsin gari ’ işte sorun da tam burada başlıyor. Şunu diyebilsek ‘ hayırlı olsun kardeşim bak iyi bir göreve geldin ama işin çok kolay değil milli ve dini sorumlulukların var, vebalin var dikkat et Allah korusun nefsine yenik düşme’ şeklinde yaklaşsak inanıyorum o idareci işini daha iyi yapar ve daha verimli olur.

Siyaseten doğru yapılana yanlış diyor isek bunun Allah katında bir cezası var. Yanlış olan bir şeyi sessiz kalıyor veya destek oluyor isek bununda bir cezası var. Dolayısıyla bugün devletimizi idare edenlerin boynunda çok ağır bir yük var.

Efendim ve Sayın Cumhurbaşkanını sevmiyorum! Ben Kılıçdaroğlu’nu sevmiyorum! Ben Devlet Bahçeliyi veya Meral Akşeneri sevmiyorum! Diyebilirsiniz ancak sizin sevmediğiniz veya sevmemeniz o kişinin yaptığı doğruyu yada yanlışı ortadan kaldırmaz ancak seni vebal altına alır. Neden mi? Doğru olana yanlış veya yanlışa doğru dediğin için.

Şu ara siyasette bazı değişimler yaşanıyor ve özellikle yeni kurulan bir partiye destek olanlara veya yönetici olanlara karşı acımasız bir eleştiri yarışı var ve bu asla doğru bir davranış değil. Söyleyecek sözümüz var sözcükleri ve kelimeleri çok iyi seçmek ve kullanmak lazım. Geçtiğimiz yıllarda ben Ak Partiye geçtiğimde şahsıma ve Partimizin yöneticilerine neler denildiğini ve o günkü cümleler ile bugünkü durumun çok zıt olduğunu hatırlatmak isterim.

Bu Memleket bu insanlar bizim. Gelin birbirimize siyasi gözlüklerle veya ön yargılarla bakmaktan uzaklaşalım. Bakış açımız Dini ve Milli değerler üzerinden olsun. Hepimiz belirli yaşlara gelmiş insanlarız. Batı ve Haçlı kudurdu salyalarına akıtarak geliyor. Belki yarın göçüp gideceğimiz fani dünyada insanlarımıza kırmayalım vebal altında kalmayalım herkesi sevgiyle kucaklayalım bakın o gün her şey saha güzel olacak.

Son olarak diyeceğim şu ki; eğer bu milletin % 98 i Müslüman ise bu memlekette bu kadar soru niye? Müslümanım demekle Müslüman olunmuyor, Atatürkçüyüm diyerek Atatürkçü olunmuyor, Irk ve Mezhep belirterek asla doğru ve dürüst olduğumuz anlamına gelmiyor. Biz yeniden okumaya başlamalıyız. Okumamız yetmiyor okuyup anlayıp gereğini yapmak durumundayız ki yarınlara umutla bakalım.

Öğretmenlerimizin gününü kutluyorum.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.