Takip Et
  • 14 Kasım 2018, Çarşamba

Sanatkarların krizlerle geçen ömürleri hiç baharı görmeyecek mi?

Her 10 yılda bir yaşanan ekonomik ve sosyal sorunlar esnaf ve sanatkarların sorunlarına gölgede bıraktığı kesindir.

Yaşanan her olumsuzlukta en büyük sorunu yaşayan esnaf ve sanatkarlar olmasına rağmen teşkilatlar ve esnaf ve sanatkarlar ‘Allah devletimize zeval vermesin’ diyerek sineye çekmek durumunda kaldığı için ömürleri boyunca hiçbir zaman asgari ücretliler kadar rahat bir hayat yaşayamamıştır.

Esnaf ve sanatkarların sorununu sıkça gündeme getirdiğim için şahsıma ‘ medyatik, fesbukçu, şovmen’ vb söylemlerle eleştiren sözde esnaf ve sanatkar olduğunu hatta yöneticisi olduğunu idda edenlerin de hakkını savunduğumu kendisi de biliyor. Kendisinin söylemeye akıl edemediği veya medeni cesaret gösteremediği konuda şahsımın dile getirdiği konularda tebrik edip destek olacağına eleştirme karalama yolunu seçerek kolaycılık etmektedir.

İçimizde yaşanan bu eksikliği fırsat bilen siyasetçiler de ‘ süleyman sen hep yazıyor çiziyor, eleştiriyorsun ama bak filan, esnaf, filan yönetici öyle demiyor’ diyerek bir nevi siyasetçiyi de aklamış oluyor. Oysa şahsıma eleştirdiği siyasetçi de biliyor ki ülkemizde esnaf ve sanatkarlar çağın ‘marabası’ durumundadır. Ağa ne derse o, ne verirse o. Oysa esnaf ve sanatkarların onuru gururu vardır. Sanatkarlar bu konuda çok hassastırlar. Son dönemde sürekli itibar kaybettirilmektedir. Bu sorun yarınlarda ülkemizin üretiminde ciddi sıkıntılar yaşamasına neden olacak bir durumdur.

Eğer esnaf ve sanatkarlar hak ettikleri değeri görmez ve çalıştığı alanlar cazip hale getirilmez ise tamamen serbest Pazar ekonomisi diye yutturulan bu sistem içinde kapital sermaye ülkemize ekonomik açıdan esir alacaktır.

İşte son yaşanan ekonomik krizde de en çok bedel ödeyen ve şu an sanayide zorunlu giderlerini kazanamayan sanatkarlar hiçbir zaman gündemde olmamıştır. Büyük firmalara her türlü imkanlar sağlanırken, küçükler yine en çok bedel ödeyenler olmuşlardır. Borçlar 1 yıl ertelensin dedik duyan olmadı, temerrüt faizleri % 45 bizi batırıyor dedik duyan olmadı, kullandığımız hammaddeler % 100-150 arttı duyan olmadı, zorunlu giderler %50 arttı kimsenin umurunda değil, araç sigortası, muayane ücretleri ödenemez hale geldi ama devletimiz bunlarında cezalarını artırdı.

Ey yetkili yetkisiz, etkili etkisizler!

Sizin tuzunuz kuru olabilir ama altta gerçek vatandaş ve vatanseverler perişan ve bu insanların iki eli yakanızdadır. Artık sabır mabır kalmamıştır. Çünkü bırakın eti falan çocuklar yorgan yemeye başlamıştır. Hal böyleyken hala sayın cumhurbaşkanımızın konuşma metnini ‘ et fiyatlarının artması refah düzeyinin artmasındandır’ yazan, yazdıran danışmanlar kimler ise bırakın Beştepe de külliyede tutmayı Ankara da durmaması gerekiyor bu zatı alilerin.

Aydın milletvekillerimiz de yaşanan bu olumsuzlukları gündeme getirmedikleri için bir nevi vebal altındadırlar. Esnaf ve sanatkarların, tacirlerin ve patronların imkanlarını kullanarak yaşamını bu alandan alıp makamı koruma veya bu gücü kullanarak siyasette yer bulma sevdasında olan yalancı iki yüzlü ve çalıkakıcıları sakın inanıp kendinizi kandırmayın. Eğer gerçekleri görmezden gelirseniz çok değil 4,5 ay sonra boy ölçünüzü alırsınız çünkü mesele o kadar basit değil. Ben bunları yazıyorum diye kızanlar var ise lütfen sanayilere bir dolaşsınlar bire bir görüşme yapsınlar ben her gün onlarca bire bir görüşme yaparak yazıyorum bu yazıları, o yüzden en çok sevdiğim insanın bile yanlışını söyleme zorunluluğu duyuyorum çünkü son krizde aldığı 10 bin liralık işten dolayı batan insanlar var. Biz 10 binle batarız birileri 10 milyonla batar fark yok haa fark var biz aç kalırız, 10 milyonluk konkordato ilan eden işini bırakır bey gibi yaşar. İşte o bey gibi yaşayanlarla ilgili tedbir alıyor iseniz aç kalan/kalacak olan için tedbir farzdır.

Sabit gelirliler ve çalışmadan yaşayanların sayısı milyonlarca diyebiliriz. Oysa biz çalışarak geçimini sağlamak isteyenleriz. Hak etmediğimiz hiçbir şeyi istemiyoruz. Sanatkarlar son 10 yılda bırakın ekstra bir harcamayı normal sıradan yaşamı sürdüremez durumdadır. Yaşanan her olumsuzlukta dayak yemekten ve bedel ödemekten yorulduk. Siz baharları, yazları, sonbaharları yaşayın bari bize bir kış mevsimi kadar değer verin. İstediğimiz çok şey değil insanca yaşamak, çoluğa çocuğa rezil olmamak…

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.