Takip Et
  • 12 Eylül 2018, Çarşamba

Ceza ile terbiye olur mu?

Terbiye yani bir işi doğru yapmak için ilgiliye o işin gerekli şart ve kurallarını öğretmektir. Devletimizin Ceza gelirleri öyle azımsanacak rakamlar değil. Yani kurallara uymayan bir millet olarak belki bir çok ülkenin bütçesi kadar ceza ödüyoruz.

Elbette kanun ve kurallarla yönetiliyoruz ve hukuk devletiyiz ama kurallara uyan ve hukuk’a uygun yaşayan bir milletiz diyemiyorum. Piknik yaparız çöpleri tarız, sonra gidince ‘ aaa ne kadar pis burası deriz’ yani pislediğimiz yeri pis diye eleştiririz. Ahlaki ve Helal, Haram’ı bakmaksızın yaptığımız yanlışa bir kanuna veya haklılığımıza anlatmaya yani kendimize kandırmaya marifet sayarız. Bu konuda yüzlerce örnek mümkün yani biz aslında her yanlışı bir kılıf bularak yaşamaya alışmış ve dünya milletlerinin anlayamayacağı genlere sahibiz.

Trafikteki içler acısı durumumuz ne olacak?

Son bayram tatilinde yüz elli kişi öldü, bin kişi yaralıydı. Elbette bu ciddi bir sorundur ve içişleri bakanımız sayın soylu ‘ hatalı araç kullanan, cep telefonu ve emniyet kemeri konusunda tüm birimler çalışacak gereğini yapacak’ dedi

Bazı alanlarda uygulanan başarılı uygulamaları baktığımızda örneğin sigara yasağı konusunda her yerde özellikle küçük yerleşim birimlerinde uygulandığını görüyoruz. Başarıda ki oranın yüksekliği ceza, doğru/yanlış kavramının herkes tarafından denetlenir olmasıdır. Bu konuya biraz dikkatli baktığınızda ceza yiyen çok az olmasına rağmen ceza reklamı daha etkili olmuştur.

Trafikte kesilecek olan cezalar insanların içine sinmeli ortak bir uzlaşı noktasına getirilmeli. Sadece ceza değil bence ceza kadar da eğitim amaçlı uygulamalar yapılmalıdır. Eğer ceza yiyen kişi ‘ bu kadar cezamı olur bu içime sinmiyor’ diyor ve konuştuğu kişi de bunu destekliyor ise bir süre sonra cezalardan dolayı ters bir provanda başlayacaktır ve siyasi partilere malzeme olacaktır.

Tehlikeli araç kullananlara önlemek için hala daha şehrin merkezlerinde seri atışlar yapılan düğünlerde ki silah atmaya mani olmak lazım. Düğünlerde de az kayıp vermedik daha yeni bir düğünde gelin vuruldu. Bunun izah edilir bir yanı yok. Yani demem o ki temel konu ve sorun olan meseleler komple ele alınmalı her alanda devlet önce eğitim amaçlı ve genel bir katılımın oluşacağı ortam yaratmalı ve denetim sadece trafik polislerimizin sırtına yüklenmemelidir. Hız konusunda yolların durumuna göre limitler konulmalı uyulması mümkün olmayan levhalar yollardan kaldırılmalıdır.

Bisiklet ve Motor kullanımı teşvik edilmeli ama motor kullanan 3-5 hadsizin yaptıklarına tüm motor kullananlara genellemek yanlıştır. Birde şu motorlara anormal vergi ve sigorta primleri çıkıyor bunlar yeniden düzenlenmelidir.

Havai fişek zararlı mı?

Geçtiğimiz hafta Kayınım Dr Hüseyin Akın’ı evlendirdik. Salonda havai fişek atılmayınca inanın şaşırdım. Kayınıma sordum salona şu kadar para verdin neden havai fişek yok? Cevap çok muhteşemdi. Abi mekan Kızılcaköy’e çok yakın olduğu için köydeki hayvanların havai fişekten rahatsız olduklarını hatta sütlerinin azaldığından şikayet eden köylüler var. Biz düğün yaparken neden çevreye ve hayvanlara zarar verelim ki? Deyince cevaba hayran kaldım hem mekan sahibine hem de kayınıma tebrik ettim. İşte ceza meseleesini sadece ceza olarak görmez diğer etkenleri de konuşur anlatır isek inanıyorum bir süre sonra herkes bazı cezaların çok daha ağır olmasını kendisi isteycektir. Demem o ki ceza yiyen kişi ‘ hata yaptım, yediğim ceza bana müstahaktı’ dediği gün bir çok alanda sorunu çok daha kolay çözeriz. Lütfen toplumsal alanlarda ortak kural ve davranışları ciddiye alalım. Trafikte birbirimize saygılı olalım bakın o zaman daha iyi olacağız.

Günün notu : Eylül ayı çok ilginç anlarla doludur ama 12 Eylül 1980 darbesini ve o gün denge olsun diye bir sağdan, bir soldan astık diyenleri lanetliyorum haksız yere ceza çeken ve hakka yürüyenleri rahmetle anıyorum. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.