"Arkadaşlar! İhlasla çalışalım. İhlas; dünya yansa içinde bir kalbur samanı bulunmamaktır. Tılsımı bozmayalım. Tılsım, kanlı bir gömlekle Rasûlullah'ın huzuruna çıkmaktır.
Yılmaz, yorulmaz, yıkılmaz bir gayretle çalışalım...Yorgunluk, bıkkınlık, ümitsizlik, karamsarlık, kırgınlık, küskünlük, dargınlık sözcüklerini bir paçavra gibi hayatımızdan söküp atalım. Az topluluğun sırrını bilelim. Sevginin galip gelmesi için çalışan insan; yani adam gibi adam olalım..."
İhlasla çalışmayı anlatırken kastettiği şey süslü bir kavram değildi. İhlas, yanarken bile kirlenmemekti. Dünya yansa, içinden bir kalbur samanı bile bulunmamaktı. Adnan Demirtürk, ihlası kitaplardan öğrenmiş bir isim değildi. Onu yaşayan, taşıyan ve bedelini ödeyen bir insandı. Bu yüzden söyledikleri nasihat gibi durmaz; şahitlik gibidir.
Bugün ihlas kelimesi çok kullanılıyor ama çok az hissediliyor. Çünkü ihlas vitrin sevmez. Alkıştan hoşlanmaz. Görünmek istemez. Adnan Demirtürk’ün çizgisi tam da buydu. Görünmeden çalışmak. Görülmemeyi göze almak. Hesabı sadece Allah’a vermek.
Yılmaz, yorulmaz, yıkılmaz bir gayret çağrısı da buradan gelir. Bugün herkes yorgun olduğunu söylüyor ama çok az kişi gerçekten gayretli. Çünkü gayret, şikâyet etmeden devam edebilmektir. O’nun anlayışında mücadele; modaya, zamana, rüzgâra göre şekil almazdı. Bu yüzden çizgisi netti, sözü sertti, tavrı pazarlıksızdı.
Hayattan sökülüp atılması gereken şeyleri de tek tek sayardı. Yorgunluk, bıkkınlık, ümitsizlik, karamsarlık, kırgınlık, küskünlük, dargınlık…
Bugün çoğumuz bu kelimeleri kimliğimiz hâline getirmiş durumdayız. Oysa bunların hiçbiri erdem değildir. Hiçbiri insanı büyütmez. Tam tersine insanı içten içe çürütür. Mücadeleyi küçültür, ruhu ağırlaştırır.
Az topluluğun sırrını bilmek gerektiğini söylerken de kalabalıklara oynamıyordu. Hakikatin hiçbir zaman çoğunlukla taşınmadığını bilen bir insandı. Az olmayı eksiklik değil, sorumluluk olarak gören bir anlayışın temsilcisiydi.
Ve bütün bu sözlerin özeti şuydu: Sevginin galip gelmesi için çalışan insan olmak. Yani adam gibi adam olmak.
Bugün bu cümle çok kolay söyleniyor ama çok zor yaşanıyor. O ise bunu slogan yapmadı, hayat nizamı yaptı. Sertti ama kırıcı değildi. Netti ama sevgisiz değildi. Disiplinliydi ama merhametsiz değildi. Bu yüzden sevenleri onu Güle Sevdalı Başkan diye andı.
Rahmetli Adnan Demirtürk hâl ile iz bıraktı.
Ve bugün hâlâ bu sözler içimizde bir yere dokunuyorsa, hâlâ bizi rahatsız ediyorsa, hâlâ toparlanmaya çağırıyorsa bilin ki bazı tılsımlar henüz tamamen bozulmamıştır.


ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.