AyFm 100.5
Canlı Dinle

Erman Çetin ile son üç ayda yaşadığım iki olay

Meslektaşım Erman Çetin’in 42 yaşında ani ölümü nedeniyle dilediğin taziye için teşekkür ederim, canımın içi. Çok üzgünüz, acımız büyük.

Sana Erman’ı anlatmamı istiyorsun. Erman, anlatılmaz, yaşanır bir karakterdi. Kendisiyle temas, mesafe, masafe temas çizgisinde bir ilişkimiz vardı. Zaman zaman karşı karşıya geldiğimiz durumlar olduğu gibi, yan yana durduğumuz anlar da olmuştu. tvDEN’de birlikte yaptığımız programlar ve onun kendi başına çektikleri, ne demek istediğimi anlatır. Asla düşman olmadık ama çok sıkı dost da değildik. Meslektaştık, hemşehriydik ve iletişimimiz hiç kopmadı. Arkasından göz yaşı döktüğüm ender kişilerden biri oldu. Ölüm ona hiç yakışmadı. Hala toprağa koyduğumuz kişi o değil, yarın bir gün Mado, Çorbacı Eniştem, Sarıoğlu, Hayri Usta veya Köfteci Dede’de (genelde buralarda rastlaşırdık) karşılaşacakmışız gibi geliyor.

Ben Çine’de gazeteci olanlardanım. O, Çine’de gazeteci doğanlardandı. Babası Sadettin Çetin’in imtiyaz sahibi olduğu Yeni Ufuk Gazetesi’nde mesleğin içine doğmuş, büyümüş ve aynı zamanda büyütmüştü. Arkalarına babalarını alıp, ağabeyi Erhan Çetin ile birlikte şehrin tümüne hitap eden haftalık bir yayın yapmayı başarmışlardı. Erman içerik ve organizasyonu, Erhan ise operasyonu yönetiyordu. İlçelerde balya balya gazete dağıtıyorlardı. Şehre ve sektöre çok egemen bir aileydiler. Yeni Ufuk Gazetesi, Aydın Life adında bir dergi doğurmuştu ve o mecra da şehirde büyük sükse yapmıştı. Bu dergide yakalanan başarı, ailenin dağılması gibi kötü bir sonucu da ortaya koymuştu. Dergi kısa ömürlü olmuş, Erman kendi mecrası olan Aydınpost’u kurmuştu. Aydın’da sadece internetten yayın yapan ilk mecra olmasının yanı sıra Erman’ın mesleki ve sektörel hakimiyetine, oluşturduğu çevrenin gücü de eklenince kısa sürede marka olmayı başarmıştı. Erman’ın kendini değerli ve önemli hissetmek gibi bir gayreti de vardı. Bunun için Aydın Gazeteciler Cemiyeti, Aydın Büyükşehir Gazeteciler Cemiyeti ve Efeler Belediye Başkanı olmayı deneyen girişimlerde bulunmuştu. Son yapılan Aydın Gazeteciler Cemiyeti kongresinde bu arzusunu gerçekleştirmiş ve Aydın Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olmuştu. Aydınspor Başkanlığı kendisine yıkılmaya çalışılıyordu. Gözlemlediğim kadarıyla şehirde elinde büyük güçler bulunduran birkaç odağın arasında denge unsuru olmuş, arabuluculuk yapıyor, iletişim ve etkileşimi yönetiyordu. Şehrin üstüne büyük yük olanların kahrını çekiyor, çok sevdiği mesleğini yapmayı da ihmal etmiyordu. Geniş kitlelerce kalemi okunur, bazı çevrelerce kelamı dinlenir bir akil adamdı. Mesleğimiz ve şehrimiz için ölümü büyük kayıp oldu. Bana kızanların ona, ona kızanların bana gelmesi gibi, birbirimize görünmez katkımız da vardı. Sana Erman’ı bir yazıda anlatmam mümkün değil şekerim ama son aylarda yaşadığımız iki olayı aktarmadan bitirmek istemiyorum.

AKKENTLİ İÇİN BENİ ARADI

Erman Çetin birkaç ay önce bir gün beni aradı. Normalde çok fazla talepte bulunan, çok fazla insan için araya giren birisi değildi. Erman, Fatih Akkentli ile Erdal Aydın arasında oluşan bir davanın uzlaşma aşamasına geldiğini öğrenmiş ve Akkentli lehine beni aramıştı. Fatih Akkentli, Özlem Çerçioğlu’yla birlikte bize büyük zararlar vermişti. Sponsorlarımızı iptal ettirmiş, bizimle ticari anlaşması olan herkese mobbing yapmış, bizi batırmak için yanımızda çalışan muhabir arkadaşlarımıza kadar müdahale etmişti. Tüm bunları Özlem Çerçioğlu adına yapmıştı. Üstüne üstlük geçmişte Özlem Çerçioğlu’nun talimatıyla Akkentli tarafından bizlere servis edilen birkaç haberden de çok ciddi yargı darbesi almıştık. Akkentli’nin sağ kolu Halil Yıldırım’ın belediye aracında uyuşturucuyla yakalanması haberinden sonra, ağabeyim Erdal Aydın’a, haberin içerisinden Özlem Çerçioğlu ile ilgili bölümlerin çıkarılmasını, suçun şahsi olduğunu, konunun Özlem Çerçioğlu’yla uzaktan yakından alakası olmadığını belirten mesajlar attı. Erdal Aydın, kendisinin anlayacağı dilde cevap verdikten sonra, bu sefer telefonla arayıp bazı hakaretlerde bulunmuştu. Konu yargıya taşındı, her nedense kaç yıl sonra dosya tozlu raflardan indirilip uzlaşma aşamasına gelmişti. Akkentli’nin devam eden dosyalarından dolayı ciddi bir ceza alması söz konusuydu. Erman Çetin ile sırf bu yüzden Kahve Bahanede bir araya geldik. Uzun uzun, bana çok iyi tanıdığım Fatih Akkentli’den bahsederek davayı uzlaşma aşamasında bitirmemizi istemişti. Ben de kendisine aracılarla değil, Akkentli’nin karşımıza geçip bu talepleri gözümüzün içine bakarak kendisinin yapmasını istediğimi ayrıca Akkentli’den bir söz istediğimi belirttim. Sağ olsun, Erman bu imkânı da sağladı. Fatih Akkentli’nin Söke’de karşımızda bizden aman dileyen durumunu, Erman sayesinde görmüş olduk. Benim hayatta en çok görmek istediğim enstantaneyi Erman sağlamıştı. Söke’nin en kalabalık yerinde görüşmek istediğimi belirtip, kısa bir görüşme sonrası herhangi bir yorum yapmadan masadan kalkacağımı söylememe rağmen Akkentli kabul etmişti. Ne kadar sıkışık, ne kadar aciz, ne kadar zor durumda olduğunu buradan anlayabiliyordum. O çok güvendiği Özlem Çerçioğlu adeta onu ortada bırakmıştı.

Akkentli oturduğumuz yere gelmek üzereyken, Erman Çetin de Aydın’dan hareket etmişti. Ancak Akkentli, karşımıza gelip oturan adamın kendisini kayıt ettiğini belirterek masadan acilen kalktı. Daha sonra Erman Çetin’i arayarak gelmemesi gerektiğini iletti, bize de teşekkür edip oradan ayrıldı. Daha sonra öğrendik ki, gerçekten bir kayıt hikayesi varmış, bunu da Söke Belediye Başkanı Mustafa İberya Arıkan Söke’de kahve işletmesi yapan bir firmanın sahibine yaptırmış. Akkentli, Erman’a kendisini kayıt eden adamdan şikayetçi olacağını belirtmişti ancak sonradan şikayetçi olmamış. İşte bunlar bu kadar partili, bu kadar siyasetçi. Ancak biz o kişiden şikayetçi olduk. Erman Çetin ertesi gün beni aradı, davanın geri çekilmesi konusunda çok büyük hatır koyduğunu belirtti. "Fatih’ten istediğiniz sözü de ben halledeceğim, istediğiniz metni yayınlatacağım" dedi. Ben de iki cihan bir araya gelse bu işi yapmazdım, ama Erman Çetin’in kolay kolay benden bir şey istemeyeceğini bildiğim için ağabeyim Erdal Aydın ile konuşup, uzlaşma aşamasında davayı sonuçlandırdık. Ancak o gün masada konuşulan metin, Akkentli tarafından paylaşılmadı bir bakıma söz yerine gelememiş oldu.

“HABERİNİZ DOĞRU ŞİKAYET EDERLERSE BENİ ŞAHİT YAZDIR”

Erman Çetin’le ikinci aramızdaki özel mevzu ise, Aydınspor Başkanı Erhan Özlüer’le katılmış olduğu yemekte Aydın Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Polat Bora Mersin’in masaya gelerek Aydınspor Başkanı’yla küfürlü tartışmasının haber yapılmasıyla ilgiliydi. Tartışmanın içerisinde Ozan Çavuşoğlu ve Erhan Özlüer olduğunu bilen Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne yakın basın mensuplarının hiçbiri konuyu haberleştirmemişti. Bu yüzden bize gelen istihbaratı değerlendirerek haberi yapmıştık. Haber kısa sürede sitede müthiş bir okuma seviyesine ulaştı. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun yanındaki aparatların ne kadar pervasız, alkol düşkünü, düzensiz bir adam olduğunun ortaya çıkaran bir haberdi. Bu konuyla ilgili sahte profillerden haber linkimizin altına ağır ifadelerle eşlerimize, çocuklarımıza, kızlarımıza küfürler edilmişti. Bununla da kalmayıp, Facebook sayfalarımıza, özel mesaj kutularımıza korsan hesaplardan tehdit mesajları gelmişti. Neden bu olayı haberleştirdiğimizi soruyorlardı. Tam bu noktada Erman Çetin ile Çorbacı Eniştem’de karşılaştım. Bana, “Senden yaklaşık iki ay evvel çok sevdiğim kardeşim Fatih Akkentli için ricada bulunmuştum, kırmadın. Şimdiyse ben sana bir iyilik yapmak istiyorum. Haberinizi okudum, ertesi gün bizim çocuklar da girdiler. Eğer bu konuyla ilgili haber yaptığınız siyasi kişiler seni mahkemeye ve savcılığa şikayet ederlerse, masada olan biri olarak bu konuda beni şahit yazdırabilirsin. Orada geçen tüm olaylar gerçektir, eksiğini yazmışsın, fazlasını yazmamışsın. Bu konuda Erman Çetin olarak sonuna kadar arkandayım” dedi. Bu konuşmamız Çarşamba akşamıydı. Ben de 4 gün şehirde yoktum. Geldiğim gün çok yoğun geçti. Salı sabahı Erman’ın ölüm haberiyle yıkıldık. Ruhu şad olsun.

Babası Sadettin ağabeyime, annesi Vicdan ablama, ağabeyi Erhan’a, kardeşi Elvan’a, eşi Yeliz hanıma ve ADÜ iletişim fakültesinde birlikte yüksek lisans derslerine girdiğimiz üvey kızı Yaren’e tekrar başsağlığı diliyorum. Üzüntülerini paylaşıyorum. Erman’ın hatıratının yaşatılması için ne yapılması gerekiyorsa her zaman yanlarında olacağım. Sana da zaman zaman Erman'dan, Erman'a olanlardan ve Erman ile olanlardan bahsedeceğim. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.