Narin hadisesinden dolayı ülkece çok üzgünüz, canımın içi. Şehre dair seninle sohbetlerimizin konusu da çok olumsuz. Bu şehri kimlerin soyduğunu, talan ettiğini, hizmet olsun diye genel bütçeden gelen paraların nasıl yok edildiğini, geçmişinin, bugününün ve yarınının hangi yöntemlerle çalındığını konuşuyoruz hep.
Biz bunları söylerken kimse çıkıp, “Hayır kardeşim, bu şehirde öyle şeyler yaşanmıyor, yalan söylüyorsunuz!” demiyor. Yerine, “Ülkedeki talanın, hırsızlığın ve yolsuzluğun boyutundan haberin var mı? Cesaretin varsa onları da yazsana!” diyenler oluyor. Diyorlar mı, dedirtiliyorlar mı sen de, ben de bilemiyoruz.
Haklı olarak bana, “Hiç mi güzel bir şey yok?” diye sormuşsun. Olmaz mı, bir sürü güzel gelişme, hadise ve olumlu düşünce de barındırıyor hayat. Üretim anlamında örnek işler yapanlar da var. Kuyucaklı İncir Dede Hasan Tuna’nın keşfi, incir çekirdeği yağı, şeker, felç, parkinson, doğuramama gibi onlarca hastalığın tedavisine destek oluyor.
Sana başka bir icattan ve girişimden bahsedeyim: Sultanhisar’ın Atça Mahallesi'nde arı ürünleri fabrikası işleten Mustafa Süer diye genç bir arkadaşımız var. Atıklarını kanalizasyona bıraktığı için sürekli ceza yiyormuş. Bunu çözmek için mahalleye İstanbul’dan gelen ve kısa sürede yaptığı sirkeler, kurduğu şaraplarla çevrede ünlenen Hüseyin Çapin’e danışmış.
Mustafa’nın derdi, kanalizasyona bıraktığı atıkların asidini makul seviyeye çekmek; bunun için Hüseyin Çapin’in bilgisinden yararlanmakmış. Hüseyin Çapin, kolları sıvamış, deneylerine başlamış. Sorunu kısa sürede çözmekle kalmamış, bu atıklardan ürün bile geliştirmiş.
'Ürün bile' diye geçiştirdiğime bakma. Aydın’ın ve dünyanın en büyük sorunlarından birine çare olan bir tarımsal ilaç, organik gübre elde etmiş. Arı ürünleri atıklarından yaptıkları ürün, kuruyan kestane ağaçlarını ve kuruyan bütün ağaçları yeşertme özelliğine sahip. Atıldığı toprakta ekilen sebze ve bitkileri de coşturan bir gücü var.
Biraz daha çalışılırsa bu atıklardan sporcuların kullandığı, genelde ithal edilen çok kıymetli protein tozu ve takviye bile yapılabileceği söyleniyor. Bitkileri yeşerten, sebze ve meyve verimini, kalitesini artıran ürünün insan vücudu üzerinde de benzer etkiler oluşturabileceği düşünülüyor.
Kanalizasyona ceza yemeden atık bırakma niyetiyle çıkılan yolda bulunanlara bakar mısın, şekerim? Şimdilik çok fazla bilinmediği, sahiplenilmediği için henüz bu gelişmeleri sen duymamış olabilirsin. Yabancı bir firma gelip patenti alana, üretim ve pazarlamasına yatırım yapana kadar da fark edilmeyebilir.
Şimdi öğrendin. Git, bu insanlarla ve ürünlerle tanış. Sen tarım ve hayvancılıkla da uğraşıyorsun. Süt ve et verimini de artıran bir özelliği var mıdır, çıkar mı bilemem ama bitkilerine ve ağaçlarına faydası dokunacaktır. İncir çekirdeği yağı sayesinde nasıl daha kaliteli bir yaşam sürmeye başladıysan, bu ürünler sayesinde de ürün bereketini artıracaksın.
Bir de Ayhan Sicimoğlu ve köfte mevzusundaki gelişmeleri sormuşsun. Gereken yapıldı. Sosyal medya yıkıldı. Özel filmler çekildi, tepkiler verildi. Kimileri, “Çine Köftesi’ni karalamak için sana Köfteci Yusuf kaç para verdi?” diye sordu. Kimileri ise mekanın adını neden açıklamadığı ve paylaşımı niye kaldırdığına ilişkin, köfte yediği yerin sahibi holdingin ne kadar ödeme yaptığı yönünde sorular yöneltti. Tiyatro sanatçılarımız hem köfte hem de Türkçe dersi bile verdi. Daha ne olsun? Ticaret Odası Başkanı Hakan Ülken, Sicimoğlu’na gerçek Çine Köftesi yedireceğini açıkladı. Peki, peki, anladık. Sen neymişsin be abi?
Güzel bir hafta diliyorum balım.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.