Senin anlattıklarından oluşan “Mafya Belediyeciliği” başlıklı yazımızla ilgili önemli dönüşler aldım, şekerim. Meğer ne kadar önemli şeyler biliyormuşsun! Seni bir kez daha tebrik ederim. Biri 60, diğeri 40 dönüm kendisinin sorumluluk alanında iki arazinin imar durumu üzerinden kurulan bir tezgahın ürünüymüş anlattıkların. Sadece senin anlattıkların değil, şehirde son aylarda yaşanan birçok olayın nedeni buna dayanıyormuş. Sonra detaylandırırız.
Bugün ben sana bir şeyler anlatmak istiyorum, canımın içi. Özlem Çerçioğlu’nun işlediği onca suça rağmen ceza almaması ve kamuoyunun gözünde o değil gibi bir algıya sahip olmasını sağlayan sistemi öğreneceksin.
Sen, üzerine iş yeri ya da konutlar inşa etmek istediğin bir arazi sahibi olsan ya da bir arazi üzerinde tasarrufun olsa, yapman gereken şey imar durumu almak. Yani tarlayı arsaya, arsayı da "konut", "ticari" “ sanayi” gibi vasıflandırman gerekiyor. Bu işlemi belediyeler yapıyor. Süreç Aydın Büyükşehir Belediyesinde başlıyor, ilçe belediyesine gidiyor, oradan tekrar Aydın Büyükşehir’e geliyor. Teknik detaylarla seni boğmak istemiyorum.
Bu işi kağıt üzerindeki süreçle çözmen imkansız. Özellikle Çerçioğlu’nun yönettiği bu şehirde, o görevdeyken mümkün değil. Aylarca, yıllarca beklersin de en küçük kalem bile oynamaz. Eğer süreci hızlandırmak istiyorsan, kanalını bulup temas kuracak, örneğin jantın nasıl üretildiğini merak edeceksin, fabrikayı ziyaret edeceksin, biraz masraf yapacaksın. Mesela bu masrafın bedeli, doğrudan yetki sahibine ulaşırsan 20 milyon TL. Bu parayı verirsin, en kısa sürede isteğin gerçekleşir.
Bir yol daha var. Şehirdeki bazı siyasi parti (tabelasında hangi partinin adı yazdığının bir önemi yok) il başkanlarının, güçlü siyasi figürlerin, tarikat ve STK’ların, bazı hakim ve savcıların, bazı önemli bürokratların da kontenjanları var. Onlar üzerinden de bu işleri çözebiliyorsun. Bunun karşılığında onlar da Çerçioğlu’nun isteklerine göre siyaset üretiyor, meslek ve görev icra ediyorlar. O durumda 20 milyon olan maliyeti 5 ya da 10 milyona düşürme şansın var. Para vermeden, arsa, villa, daire gibi yöntemlerle de ödeme şansın oluyor. Bazı müteahhitlerin, Çerçioğlu ve partisine muhalif partilerde siyaset yapmasına rağmen tüm işlerinin su gibi akıp gitmesinin sebebi de bu.
Unutmadan söyleyeyim, şehirde medya ve mafya gibi unsurların da kontenjanları var. Onlar üzerinden de işlerini görebiliyorsun. Bu gruplar, Çerçioğlu’nu mutlu edecek, önündeki engelleri kaldıracak önemli hizmetler sunuyor.
Tüm bunları nereden mi biliyorum? Kendimden, Durmuş Tuna’dan, rahmetli Erman Çetin’den ve daha birçok tanıdığımın anlattıklarından. Üçüncü şahıslarla ilgili kısmını seninle daha sonra paylaşırım. Kendi deneyimim de şöyle: “İmar işi olan müteahhit olursa getir, çözelim. Para kazan” diyordu Özlem Çerçioğlu. “Asfalt vb. işi yapacak müteahhit tanıdığın varsa onlara ihale verelim, oralardan da para kazan. Bizim bu tür imkan sağladığımız çok insan var, sana mı yapmayacağız?” diyordu. Çok şükür, hiç tevessül etmedim. Hiçbir suçuna ortak olmadığım ve görmezden gelmediğim gibi kişisel menfaatim için buna benzer tezgahlarına da hiç gelmedim.
Senin anlayacağın, şekerim, bizi batırma, bitirme ve itibarsızlaştırma girişimleri de hep bu yüzden oldu. Çerçioğlu’nun imar tezgahının içine girmedik, ihale düzenine dahil olmadık. Dolayısıyla kullanışlı bir aparat yapamadığı için şehrin tüm imkanları ve iş birlikçileriyle üstümüze geldi.
Yedi yılı aşan yoğun direnişimizde çok şükür ayakta ve hayatta bugünlere kadar gelebildik. Bugün kalabalıklaştık. Çerçioğlu’nun o dönemler yanında olan herkes bugün karşısına geçti, bizim söylemlerimizi teyit etti ve üstüne yeni ifşalarda bulundu.
Olan sana oldu. Su faturan, çalıştırılan fazla personel sayısı, kesilen naylon faturalar, afaki rakamlarla verilen ihaleler, yapılan yolsuzluklar ve hırsızlıklar nedeniyle şişti. Çünkü suyun fiyatını maliyeti oluşturuyordu. Maliyeti artıran da bahsettiğim durumlar. Sadece imar tezgahı yok yani. İhale tezgahı da var. Naylon fatura tezgahı da…
Şehirde etkin bir muhalefet yok, suçlarını cezaya dönüştürecek bir sistem yok. Söz konusu Çerçioğlu ve ekibinin hırsızlık, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma, adam dövdürme ve sövdürme gibi eylemleri olduğunda, bunların üstüne gidecek basiretli devlet görevlileri de ne yazık ki yok. Tüm kabahat kurulan imar, ihale ve istihdam tezgahının ürünü. En ince ayrıntılarıyla, konu konu ve kişi kişi bu durumları konuşacağız, şekerim.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.