Şekerim, Aydın’da oluşan “kayıp” gündemiyle ilgili bana, “belediye başkanı nereye gittiğini, ne yaptığını söylemek zorunda mı?” diye soruyorsun ya hani, senin bu konudaki merakını bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan bir Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile gidereyim.
“4 Temmuz 2025 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 32946
CUMHURBAŞKANLIĞINA VEKÂLET ETME İŞLEMİ
T.C.
CUMHURBAŞKANLIĞI
66836956-140.01-313159
3 Temmuz 2025
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
4 Temmuz 2025 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti’ne ziyarette bulunacağımdan, dönüşüme kadar Cumhurbaşkanlığına; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet YILMAZ vekâlet edecektir.
Bilgilerinize sunarım.
Recep Tayyip ERDOĞAN
CUMHURBAŞKANI”
Bu tezkereden de anlaşılacağı üzere, değil belediye başkanı veya vali, cumhurbaşkanı dahi nereye gittiğini, ne yaptığını, yerine kimin vekalet edeceğini sorumlu olduğu makama ve millete bildirmek zorunda.
Şehrinden kaybolan bir belediye başkanı bu bilgilendirmeyi yapmıyorsa ve bundan kaçınıyorsa, “Sen Cumhurbaşkanı’ndan daha mı büyüksün?” diye sormak gerekmez mi?
Eskiden mail yoktu, iletişim araçları gelişmiş değildi ama biz gazeteciler olarak şehirde kimin ne yaptığını, ne ettiğini, nereye gittiğini bugünkünden daha iyi takip ediyor ve öğrenebiliyorduk.
Örneğin Aydın Valisi Muharrem Göktayoğlu, Aydın’ın işlerinin takibi için bir günlüğüne Ankara’ya gitse bile dönüşüne kadar Valilik Makamına Vali Yardımcısı Selahhatin Aparı’nın vekalet edeceğini yayınladığı bir tamimi gereği için tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, bilgi için de basına gönderirdi.
O yıllarda Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nde, şehirdeki tüm basın kuruluşlarının birer evrak kutusu vardı ve bu tamimler, bildirimler o kutulara bırakılırdı.
Abarttığımı düşünüyorsan, dönemin Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Şükrü Söylevci hala sağ, ona da sorabilirsin.
Ben yetişemedim ama meslek büyüklerim aynı uygulamayı efsane valimiz merhum Recep Yazıcıoğlu’nun da, ondan önceki valilerin de yaptığını söylerler.
Yakın zamanda kaybettiğimiz eski valilerimizden Mustafa Malay ve Hüseyin Avni Coş zamanında da durum böyleydi.
Sonraki valilerimiz Erol Ayyıldız, Ömer Faruk Koçak ve Yavuz Selim Köşger dönemlerinde ise bu bilgilendirmeler, basın kuruluşlarına mail yoluyla yapılmaya devam etti.
Çünkü onlar, Cumhurbaşkanı’ndan daha büyük olmadıklarını ve topluma karşı sorumlu olduklarını gayet iyi biliyorlardı. Devlet terbiyesi de bunu gerektirirdi.
Belediyelerde de durum aynıydı.
Hüseyin Aksu veya İlhami Ortekin resmi ya da özel işleri için şehirden birkaç gün ayrı kalacaklarında, nereye gittiklerini gerekçeleriyle birlikte açıklar ve dönüşlerine kadar belediye başkanlığına vekalet edecek meclis üyesinin ismini basına ve kamuoyuna bildirirlerdi.
Sadece Aydın Belediye Başkanları değil, İncirliova Belediye Başkanı Cemal Toprak, Şerif Temel, Yahya Orbay da bu bilgilendirmeleri yapardı. Acarlar Belediye Başkanı Yunus Şentürk de, Umurlu Belediye Başkanı Rıza Posacı da.
Koskoca Cumhurbaşkanı kendisini bu milletin memuru olarak görüp nereye gittiği, neden gittiği, ne zaman döneceği konusunda topluma bilgi veriyorsa, memur maaşı katsayısına göre maaşları belirlenen belediye başkanları da bilgi vermek zorunda.
Vermiyorsa ne mi olur?
“Kayıp” olur.
Sadece kendisi de değil;
Şehrin yılları, Aydın’ın geleceği…
Muhtarlarla fotoğraf çektirerek giderilemeyecek büyüklükte de bir ayıp…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.