Takip Et
  • 22 Ağustos 2013, Perşembe

Dilara

“Akşamlar sensiz geçmez Dilara 
Sabahlar sensiz olmaz Dilara
Dilara gazel düştü bağlara
Dilara karlar yağdı dağlara
Dilara neredesin benim güzel sevdiğim
Dilara gazel düştü bağlara
Dilara ayaz çöktü bağlara
Dilara neredesin benim güzel sevdiğim
Sensizim yaban elde Dilara
Garibim buralarda Dilara
Dilara gazel düştü bağlara
Dilara karlar yağdı dağlara
Dilara neredesin benim güzel sevdiğim
Dilara gazel düştü bağlara
Dilara ayaz çöktü bağlara
Dilara yalın ayak başıkabak kış günü”
Kahırlıyken neşelenebilen, ağıtları oyun havasına dönüştüren ender toplumlardanız. Düğünlerimizde gururla, kasıla kasıla, diz kıra kıra oynadığımız Harmandalı, Kerimoğlu ve Ormancı gibi türküler, aslında yaşanmış üzücü hadiseleri anlatmaktadır.
Yukarıda sözlerine yer verdiğim “Dilara” isimli türkü de, son yıllarda düğünlerimizin vazgeçilmez oyun havalarından biri haline gelmiştir.
Sözlerinin Burhan Bayar’a ait olduğu öne sürülen ve 1990’lı yıllarda Burhan Çaçan tarafından seslendirilen bu türkü, birkaç yıl önce farklı bir tarzda Kayseri’nin Develi İlçesi'nin Fatih Mahallesi’nde yaşayan, elektro bağlama ustası yerel sanatçı Adem Kılıç tarafından yorumlandı. Video paylaşım siteleri ve sosyal medyada izlenme rekorları kıran Dilara, artık yöremizdeki hemen her düğünde de çalınıp oynanıyor.
Adem Kılıç’a ulaşamadım, fakat Dilara türküsünü ilk paylaştığı arkadaşı Ali Yıldız da, bu türkünün sözlerinin şiir tadında okunduğunda, aslında oturup ağlanması gerektiğini söylüyor. Ali bey, Adem Kılıç’ın fazla kafa yormadan doğaçlama seslendirdiği Dilara’nın bu kadar popüler hale gelmesinin de, toplumun hissiyatını dile getiriyor olmasından kaynaklandığını ifade ediyor.

 

Geçen hafta, 15 Ağustos 2013 Perşembe günü, “Dilara” isimli Aydınlı gencecik bir kızımızı kaybettik. Bu haftaki yazımda “Dilara” türküsünü irdelememe de o vesile oldu. Keşke Dilara hala yaşıyor olsaydı da, bağlara gazel düşmeseydi, Ağustos sıcağında Aydın’a ve sevenlerinin yüreğine ayaz çökmeseydi.
Haberci refleksi ile biz de diğer meslektaşlarımız gibi aynı hataya düşüp, “Dilara intihar etti” diye yazabilir, gencecik kızlarını toprağa veren aileye, sevenlerine bir acı daha yaşatabilirdik. Muhabir arkadaşlarımızın dikkati sayesinde böyle bir yanılgıya düşmediğimiz, okurlarımızı yanlış bilgilendirmediğimiz için şükrediyorum.
Dilara, bize büyük dersler vererek gitti. İletişim ve gazetecilik seminerlerinde muhakkak konu edilmesi, hatta İletişim Fakülteleri'nde ders olarak okutulması gereken analiz raporları oluştu Dilara için.
Dilara, vefatından bir gün önce, Köşk’te kimilerine göre ‘etnik’ kimilerine göre de ‘otluk’ sebeple yaşanan toplumsal gerginlik ile ilgili internet sitemizde yer alan haberleri bile geride bıraktı. Arkadaşlarımızın, Dilara’nın camide okunan selasından not ettikleri bilgilerle yayına verdiği ‘Vefat Duyurusu’ bile, birkaç saat içinde 20 binden fazla okundu. İntihar etmediği, doktorun verdiği yanlış ilaç sonucu zehirlendiği haberi de, o gün en çok okunan haberimiz oldu.
Vefatıyla bize, toplumun dönüp bakmadıkları ile vakit öldürmemeyi, enerji harcamamayı öğreten Dilara’nın ailesinin ve Aydın’ın acısını yürekten paylaşıyorum.
Nur içinde yat güzel kız.
Sensiziz yaban elde, garibiz buralarda…

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.