Takip Et
  • 18 Ekim 2014, Cumartesi

Bana bir Aydın türküsü çığır; içinde zeytin olsun

Aydın Büyükşehir Belediyesi, 17-18-19 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek Zeytin ve Zeytinyağı Hasat Şenliği için gazete ve billboardlarda kullandığı reklamlarda, “Türkiye’nin en büyük* zeytin kenti, hasadı kutluyor” ifadelerine yer verdi.

(*) işaretinin dipnotunda ise Aydın’ın zeytinde ‘en büyük’ olmasını Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Ege İhracatçılar Birliği (EİB) verilerinin de doğrulandığı anlatılmaya çalışıldı.

Tin Suresi’nde kutsanan ürünlerden biri olan, asırlardır barışı sembolize eden ve şehrimizin ekonomisine can veren zeytinde, ‘Türkiye’nin en büyüğü’ olmak gerçekten gurur verici.

Ama gelin görün ki, geleneksel zeytinciliğin hakim olduğu Aydın’da, geçmişte bu ürüne hak ettiği değeri vermediğimiz için hak ettiğimiz katma değeri de elde edememişiz. Bu topraklarda asırlardır körü körüne bir zeytincilik kültürü hüküm sürmüş. Bin bir emekle dağlardan toplanan zeytinler ve ayakta sıkılan yağlardan, üreticilerimizden çok kurnaz tüccarlar kazanmış. Sofralık zeytin kültürümüz de kırma, dilme ve pastırma ile sınırlı kalmış. Üreticiyi kurnaz tüccarlardan korumak için kurulan TARİŞ de, kooperatif kültürü gelişmeyen zeytinciye pek fayda sağlayamamış.

Fakat son dönemde Aydın, zeytindeki talihsizliğini yenmeye başladı. Zeytin çeşitliliğindeki artış, kurulan yeni fabrikalarla sofralık zeytin çeşitliliğini de artırdı. Zaten asırlardır organik olan Aydın zeytini ve zeytinyağı, daha değerli hale geldi. Hatta Aydın, dünyaya zeytinyağı fabrikası ihraç eden önemli bir merkez oldu.

Zeytin ve zeytinyağında bir numarayız. Rakamlar da öyle dediğine göre, sanırım buna kimsenin itirazı olmaz. Aydın’da “Yağcılariçi” olarak bilinen alanda artık eskisi gibi yağ ticareti yapılmıyor olsa da, memleketimizde yine “yağcılık” ve “yalakalık” zeytin ve zeytinyağından daha çok itibar görmeye devam ediyor…

Zeytinle bu kadar içli dışlı bir memlekette zeytin ve zeytinyağı, Aydınlının cebine olduğu gibi halk kültürüne de pek katkı sağlamamış. Zeytin ve zeytinyağını anlatan türküler, hep başka yörelere ait. “Zeytinyağlı yiyemem aman…” Bursa türküsü. “Zeytin dallarında tabakam kaldı…” Silifke türküsü. Bu örnekleri çoğaltmak ve “Zeytin gözlüm sana meylim nedendir…” diye şarkılar söylemek mümkün…

Fakat biz “Bana bir Aydın türküsü çığır; içinde zeytin olsun” dediğimizde sessiz kalan, ancak zeytinliklerde sırık nağmeleri ile başkalarının türkülerini çığıran Aydınlı zeytin üreticilerine, Aydın’da zeytin ve zeytinyağından nemalananlara ve en önemlisi, garibanın kahrını çektiği bu ürün için zenginlerin bahçesinde “Hasat Şenliği” yapanlara tavsiye niteliğindeki bir ‘Kilis’ türküsüyle bitirelim;

“Zeytin yaprağı yeşil,

Altında kahve pişir,

Beni sana vermezler,

Aklın başına devşir…” 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.