Takip Et
  • 11 Kasım 2014, Salı

Rağmen…

‘Rağmen’siz bir hayat düşünülemez.

Yağmura, çamura, bunaltıcı sıcağa ve tüm engellere rağmen, yürümek zorundasındır. Hatta bazen koşmak…

Cebinde beş kuruşun olmamasına rağmen, her akşam eve ekmek götürmek zorundasındır. Hatta bazen yanında bir de meşrubat…

Mutsuzluğa, umutsuzluğa ve içinin kan ağlamasına rağmen, dosta düşmana karşı gülümsemek zorundasındır. Hatta bazen kahkaha atmak…

Dedik ya, ‘Rağmen’siz bir hayat düşünülemez.

Harici ve dahili bedhahlara, kurda, kuşa ve çakallara rağmen, 90 yılı aşkındır ayakta duran bir Cumhuriyet’e sahip olmakla gururlanırsın…

Cuntacılara, paralelcilere, ayyaşlara, berduşlara, hacılara, hocalara, oculara, buculara, rağmen, bu ülkenin hâlâ bölünmediğine sevinirsin…

Alınan tüm önlemlere ve çıkarılan yasalara rağmen, kömür ocaklarında kaybedilen ömürlere üzülürsün…

Üç beş ağaç için yaygara koparıp ülkeyi birbirine katmalarına rağmen, 6 bin zeytin ağacının katledilişine seyirci kalanlara bir anlam veremezsin…

“Yeni Türkiye” ve “İleri demokrasi” safsatalarına rağmen, “tek liste” dayatmasından vazgeçmeyenlerin, “demokrasi” anlayışına şaşarsın.

Bu dayatmalara rağmen seçim kazananları, ayakta alkışlarsın…

Alkış karın doyurmadığı için “Yepyeni Türkiye” ve “Daha ileri demokrasi” diye haykırırsın. Haykırmalısın…

Koyunlarının oyunu sonradan çıkan Karaman’a değil, “Yürü yavrum yürü…” denilen Konyalıya ve Konya’ya hatta Aksaray’a rağmen…

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.