Takip Et
  • 5 Temmuz 2014, Cumartesi

İmamları dilencilikten kurtarın

Dün Cuma hutbesi sonrası, İmam Efendi minberden inmeden önce utana sıkıla cemaatine bilgi veriyor.

“Biz aslında geçen Cuma sizin himmetlerinize başvuracaktık, ama Ramazan’da daha büyük sevap kazanmanız için bu haftaya ertelemiştik” diyor.

Ve yine mahcubiyetle şöyle devam ediyor;

“Fakat emir demiri keser. Benim amirim müftü bey, bu hafta başka bir amaçla para toplanmasını emir buyurdu. Ama sizlerle paylaşmak istediğim şöyle bir husus da var ki, camimizin 460 lira elektrik borcu var. Birkaç gün önce elektriğimizi kesmeye geldiler, ben Cuma’ya kadar müsaade istedim. Dolayısıyla bu parayı da temin etmemiz gerekiyor. Siz müftü beyin emir buyurduğu yer için yardım yaparken, camimizin bu durumunu da göz önünde bulundurun. Allah yapacağınız yardımları kabul etsin. İnnallâhe ye'muru bil adli vel ihsâni ve îtâi zîl kurbâ ve yenhâ anil fahşâi ….”

Daha önce benzer sorunları okullarımız için duymuştuk.

Fakat camilere elektrik borcu çıkartılması ve din görevlilerinin cemaatlerinden utana sıkıla para istemek zorunda bırakılması, günümüz Türkiye’sine hiç yakışmayan bir durum.

Devlet eskiden olduğu gibi okul ve ibadethanelerin enerji giderlerini sokak, aydınlatmalarında olduğu gibi kendisi karşılamalı.

Fakat şimdi elektrik hizmeti özelleştiği için, bu hizmeti veren şirketler devletten satın aldığı enerjinin bedelini öderken, okulların ve camilerin harcadığı enerjiyi mahsuplaşabilir.

Ya da okul ve ibadethanelerin enerji giderleri Büyükşehir veya ilçe belediyelerince karşılanabilir.

İstendikten sonra camilerimizin karanlıkta kalmaması için mutlaka bir formül bulunur.

HES’ten ve RES’ten bile elektrik enerjisi üretilen Çine gibi bir ilçede dahi, İmam’ın caminin elektrik faturası için mübarek Ramazan günü minberden dilencilik yapmak zorunda bırakılması, ne dinimize yakışıyor ne de devletimizin şanına… 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.