Takip Et
  • 22 Mayıs 2024, Çarşamba

Laf ola beri gele mi, af ola geri gele mi?

Dedikoduyu çok seven bir milletiz ve dedikodu yüzünden cinayetler işlenen bir ülkede yaşıyoruz.

Daha 20 gün kadar önce Kütahya’da, 80 yaşındaki Rıfat amca, karısının dedikodusunu yaptıkları gerekçesiyle bir berberi ve müşterisini öldürdü.

Benzer bir sürü örnek sıralanabilir.

Aile içi şiddet olaylarının çoğunun temelinde de dedikodu var.

Kocasına güvenmeyen kadınlar, karısına inanmayan erkekler başkalarının lafına, sözüne kanarak, kolayca birbirlerinin yaşamlarını çekilmez hale getirebiliyor.

Sevgiyi,

Saygıyı,

Güveni,

Sabrı,

Ve daha bir çok değerimizi kaybettikçe, hem kendimizin, hem etrafımızdakilerin, hem de toplumun hayatını zindan edebiliyoruz.

Suçluları elbette cezalandıralım ama onları suça sürükleyen nedenleri ortadan kaldırmadığımız sürece, bu ülkede 80 yaşındaki Rıfat amcalar cinayet işlemeye, katil olmaya devam eder.

Cezaevleri, sadece ceza çekilen yerler değildir. Oradakilerin ıslah olmuş şekilde yeniden topluma kazandırılması gereken yerlerdir.

Ülkemizde özellikle son yıllarda adeta ticarethane gibi görülen cezaevleri, ıslah edici özelliklerini de maalesef kaybetmiştir.

Ülkenin gündemindeki 9. Yargı Paketi, özellikle adli mahkumlar ve yakınları için yeni bir genel af umudu doğurmuştur.

Genel af olmasa da, bu yasada yer alacak ceza indirimleri ve yeni infaz düzenlemesi ile 150 bine yakın tutuklu ve hükümlünün, Kurban Bayramı öncesi tahliye edilmesi, firarda olanlarla birlikte 500 binden fazla suçlunun, bu paket ile yapılacak yasal düzenlemelerden faydalanmaları beklentisi oluşmuştur.

Başta da belirttiğim gibi, bunları dedikodu olsun diye yazmıyorum, sadece oluşmuş bir beklentiyi naklediyorum.

Aslında beklenti daha büyük ama farklı dedikodulara yol açmaması için ben bu kadarıyla yetiniyorum.

Ülke siyasi olarak bir normalleşme ve yumuşama sürecine girdi.

Partilerin birbirleriyle 10 – 15 yıldır görüşmeyen liderleri bir araya gelmeye başladı.

28 Şubat darbesinin generalleri Cumhurbaşkanı kararıyla affedilip, salıverildi.

Erken yaşta evlendirildikleri için üç çocuğunun annesi kendi karısına tecavüz etmekten hükümlü Tireli Şenol’da da, Şırnaklı Şehmuz’da da af beklentisi oluştu.

FETÖ’cü polislerin tutanakları ve yine FETÖ’cü savcıların iddianamesi, FETÖ’cü hakimlerin kararları ile hayatları kararan 100 binlerce mahkum ve ailesi için de, 9. Yargı Paketi ile birlikte yeni bir umut ışığı doğdu.

Meseleyi sulandırmadan, siyasi mecraya çekmeden, toplumda oluşan bu beklenti karşılanmalıdır.

Öyle, “Canileri mi affedeceğiz?”, “Tecavüzcüleri mi salıvereceğiz?” gibi cümlelerin ardına saklanıp; suçlu olmadığı halde ceza alan, suçlu olsa bile adil yargılanmadığı ve haddinden fazla cezalara çarptırıldığı için bugün kendisine o cezayı verenlerle aynı koğuşta kalanların ve onların yakınlarının feryatlarına kulak tıkamayın.

Teröristleri, FETÖ’cileri cezaevinde tutmaya devam edin. Islah olmamış canileri, tecavüzcüleri de salıvermeyin ama iftirayla, ‘kadının beyanıyla’ içeride olanları, hasbelkader ‘kader mahkumu’ sayılabilecekleri, ikinci bir şans vererek özgürlüklerine kavuşturun.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da, CHP’nin taze Genel Başkanı Özgür Özel de, TBMM Adalet Komisyonun da yer alan milletvekillerimizin tamamı da, benim be anlatmaya çalıştığımı çok iyi biliyorlar.

Adil Yaşam Derneği Başkanı Muhammed Haluk Çavuşoğlu’nu, Başkan Yardımcısı Aylin Balcı’yı ve bu derneğin diğer yöneticilerini ve gönüllülerini, geçmişte defalarca ağırlayıp dinlediler, sözler verdiler.

Şimdi o sözler havada kalmasın.

Laf ola beri gele değil, af ola geri gele olsun.

Yüz binlerce evde bayram, bayram gibi olsun… 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.