Rant, dört harfli bir kelimedir.
Vefa da öyle…
İkisi genellikle bir arada olmaz.
Hele ki, Türkiye gibi bir ülkede ve Aydın gibi bir memlekette.
Rant, ganimettir.
Şekere karıncayı üşürmektir.
Rant olan yerdeki dostluklar sahte ve yapmacıktır.
Menfaate dayalıdır.
Ganimetin paylaşımından sonra, ortada ne dostluk kalır ne de samimiyet.
Rantın paylaşımı da çoğu zaman adil değildir.
Rant oluşturanlar ve rantın başında duranlar, vicdanlarından çok cüzdanlarının sesini dinler.
En masum haliyle “Bal tutan parmağını yalar” atasözümüzde ifade edilmeye çalışıldığı gibi.
İstisnaları tenzih ediyoruz, ama ülkemizdeki rant ve rantiyeci gerçeği böyledir.
Bir de ‘vefa’ var.
‘Var’ da, ‘yok’ türünden…
O da ‘rant’ gibi dört harfli bir kelime.
Çelimsiz bir bünye ile genç yaşta memlekete Vali olursun.
Hukuksuz ve kanunsuz iş yapanların korkulu rüyası haline gelirsin.
Tokat’ta adını ‘4. Murat’a çıkarırlar.
‘Bize zayıf bir Vali gönderin’ talebi üzerine Aydın’a yollanırsın.
Halkı uyandırdıkça, siyasetçilerin huzurunu kaçırırsın.
Sonra Erzincan’a sürgün edilirsin.
Depremin enkazını kaldırır, terörü önler, köprüler kurar, medeniyet getirirsin.
Adın “Süper Vali” olur.
Ayrıldığın her yerde, halk seni gözyaşlarıyla uğurlar.
Sonra ‘Sil baştan değişmeli’ dediğin düzen biraz değişir ve ‘ödül’ mantığı ile Denizli’ye tayin edilirsin.
Yine rahat durmaz, o şehrin daha da kalkınması ve gelişmesi için çaba harcarsın.
Sonrasında Ankara Yolu’nda şüpheli bir trafik kazası ile ruhunu teslim edersin.
Yine onbinlerce kişiden oluşan bir kalabalık, gözyaşlarıyla o çelimsiz bedenini Söke Asri Mezarlığı’nda Müftü Baba’nın yanına defneder.
Aradan henüz 11 yıl geçmiştir.
“Süper Vali” de olsan, çoktan unutulmuşsundur.
“Vefa” mı?
Onu da adı batasıca ranta kurban verdik.
Senin de, onun da ruhuna Fatiha…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.