Reklamcıların, “Reklamsız iş yapmak, karanlıkta göz kırpmaya benzer. Ne yaptığınızı sadece siz bilirsiniz” şeklinde bir sloganı vardır.
Dün, bunu doğrulayan ve reklamın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir araştırma sonucu yayınlandı.
Reklamverenler Derneği (RVD), Reklamcılar Derneği (RD), İnteraktif Reklamcılık Derneği (IAB) ve Mobil Mecralar Araştırma Pazarlama ve Reklamcılık Derneği (MMA) tarafından kurulan DPİP'in yaptığı Reklamın Türkiye Ekonomisine Katkısı Araştırması'nın sonuçlarına göre, 2020 yılında Türkiye'de yapılan 1 TL'lik reklam ve medya yatırımının milli gelirde 19,4 TL değer yarattığı belirtildi.
Yani bir başka ifadesiyle 1 liralık reklam harcaması yapan bir reklamverene bunun dönüşü 20 kat olmuş.
Biraz daha matematik yapacak olursak, reklamsız 100 lira ciro yapan bir işletme, bunun 1 lirasını reklama ayırdığında cirosunu 120 liraya çıkartabiliyor. Beş liralık reklam yaptığında ise cirosunu ikiye katlıyor.
Reklamın etkisi sadece reklamı veren ve reklamı yayınlayanla da sınırlı değil. Ülke ekonomisine de büyük katkıları var. Bunu kavrayabilmemiz için de, araştırmaya ilişkin yayınlanan haberdeki şu bölümü okumamız yeterli;
“Toplantıda araştırmanın sonuçlarına ilişkin verilen bilgilere göre, 2020 yılında Türkiye'de toplam 17 milyar 469 milyon TL olarak gerçekleşen reklam ve medya yatırımında, her 1 TL'lik reklam ve medya yatırımı, milli gelire 19,4 TL geri dönüş sağlayarak değer oluşturdu.
Bir diğer ifade ile reklam ve medya yatırımları 2020'de Gayrısafi Yurt içi Hasıla'ya (GSYH) doğrudan ve dolaylı olarak yüzde 6,73'lük (340 milyar TL) katkı sağlamış oldu.
Yıllık medya yatırımları 1 milyar doların üzerinde olan 38 ülke içinde Türkiye, medya yatırımları büyüklüğü açısından dünyanın 31'inci büyük pazarı konumunda bulunuyor. Türkiye'nin toplam reklam hacmi içindeki payı sadece yüzde 0,33. Bu oran, en büyük 38 pazar içindeki en düşük oran. Buna göre, Türkiye'deki medya yatırımlarının GSYH'ye oranı dikkate alındığında, yaklaşık 2,5 katlık bir büyüme potansiyeli olduğuna işaret ediyor.
Reklam sektörünün istihdam etkisine bakıldığında, 2014 yılından bu yana bu alanda girişim sayısı yüzde 2,26 artarken, maaş ve ücretler toplamı ise yüzde 11,57'lik yıllık bileşik büyüme gösterdi.”
“Reklamın iyisi, kötüsü olmaz” diye de bir söz var.
Ben bunu doğru bulmuyorum.
Reklamın iyisi iyidir. Kötü reklam kötüdür, kötünün reklamı da…
“Reklam” denince, bunu sadece ücreti ödenerek yaptırılan yayınlar olarak da algılamayalım.
Dünyanın en şahane işini yapıyor olsanız da, başında bulunduğunuz kurumu en mükemmel şekilde yönetseniz de, bunu başkalarına anlatmadıktan sonra, karanlıkta göz kırpıyorsunuz demektir ve ne yaptığınızı sadece siz biliyorsunuzdur.
Hele günümüzde bir de “medya şarlatanlığı” diye bir garabet var.
Siz kendinizi anlatmadığınızda, birkaç şarlatan çıkıp sizin ya da kurumunuz hakkında hiç hak etmediğiniz ithamlarla, itibarınızı yerle bir edebilir.
Bunun önüne geçmenin yolu da, sizin çıkıp gerçekleri anlatmanızdır.
Örnek mi?
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir.
Osman Hoca, hem karanlıklar ve karanlık adamlarla kararlılıkla mücadele ediyor, hem de yaptıkları karanlıkta kalmasın diye çıkıp televizyon ekranlarında bunları çatır çatır anlatıyor.
Rektör bey bunları anlatmasa, daha 3 yıl öncesine kadar borç batağında olan Tıp Fakültesi Hastanesi’nin kasasında bugün 60 milyar lira olduğunu ne ben öğrenebilirdim, ne de size bu bilgiyi aktarabilirdim.
Demem o ki; karanlıkta göz kırpmayın ve karanlıkta karanlık işler çevirenlere de göz yummayın.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.