HADİ BENİ GÜLDÜR BİRAZ!
10 Ağustos 2017, PerşembeTweet |
Yazı yazmak üzere bir kafeye gelmiş, yeni kahve siparişimi vermişken tam arka masamda bir kız bir de erkek öğrenci oturuyor. Bu gıybet satırlarını yazdığımdan habersiz olan genç kız, oturduğum süre boyunca o kadar abartılı güldü ki sinir oldum. “Çalışıyoruz ama burda aaa” ile başlayıp “senin şuh kahkahanı dinlemek zorunda mıyım ben” cümlesiyle devam ediyordum içimden. Oğlanın sesi çıkmıyor, zaten kızın muhabbeti de komik değil. “O çocuktan kesin hoşlanıyor, gülüşe bak” seviyesine bir tık kalmıştım ki, sokakta oynayan çocukları toplarını kesmekle tehdit eden emekli albay benzetmesini hatırladım.
Yok yok daha gencim, baston biraz daha beklesin. Hem o zamana kadar tek tuşla uzayan, evde şarj edilebilen android baston falan da çıkar herhalde. Sesimle komut verebilirim bastonuma. Saat 12 yönündeki, sesli şekilde gülen kızı dürt deyince anlasın, 85 dilde “kafam tuttu be” diyebilsin, dürttüğüm gençlerden puan toplayıp huzur evi dostlarımla tatlı bir rekabet içine girebileyim vesaire vesaire...
Bu teknoloji gelene kadar yaşlanmayacağıma göre şu beynimde öten kahkahayı duymamazlığa gelmeliyim. Hem genç kadınların kahkahasından nahoş anlamlar çıkaran güruhtan da değilim.
Ne var ki bu toplumun bir evladıyım. “Durup dururken ne gülüyosun deli misin” kalıbını ezbere bilenlerdenim.
Başkaları ne der, ne hisseder ? Ben gülmem, gülemem böyle. Bir başkası rahatsız olur diye çekinirim. Bu gereksiz naiflik o kadar otomatikleşmiştir ki; düşünmeden yaparım çoğu zaman. Otobüste yanlış durakta düğmeye basıp şoför mahalline doğru “ yanlış basmışım kaptan, sen devam et” demeyip, adama ayıp olmasın diye o durakta inen bir annenin evladı olmam sebep olmuş olabilir bunlara. “Aman bana ne” diyemem kolay kolay. Ayıp olmasın isterim. Gerekirse en büyük ayıbımı kendime ederim de başkasının iç dünyasına ayıp etmek istemem....
Al işte, bu çok sesli güldü de benim gamlı yazımın içine etti diye çemkirdiğim kızın yüzünü de unutacağım, bir haftaya kalmaz. Bu sürede belki o kız karşısındaki çocukla sevgili olur, beraber gülmeye başlarlar sesli sesli.
O yüzden ey bu satırları yazdığımdan habersiz, sinir bozucu şekilde kah kah gülüp beni rahatsız eden genç kız!
“Sen kahkahalarla gülmene bak, bana bakma. Hem laf aramızda; hayat çok kısa; gülebildiğin kadarı her daim kar kalır yanına”