Güzel ülkemiz karanlık ve yalnız günlerden geçiyor. Her gün yeni şehit haberleri, bombalarla sarsılıyoruz. Ben bu köşede sizlere genelde siyaset dışı konularda seslenmeye çalışıyorum. Televizyon, internet ve gazeteler yeterince haberle dolu zaten. Ancak ülke için kaygı duyan pek çok değerli dostla uzun zamandır düzenli olarak buluşup görüşüyoruz. Genellikle Ankara ve İstanbul 'da yapılan bu toplantılara pek çok eski bakan, milletvekili, bürokrat gazeteci ve akademisyenler katılıyor.

Genellikle bir konuk konuşmacı oluyor ve sohbet konusu konuğun uzmanlık alanı üzerinden yürüyor. Konuğumuz yaklaşık bir saatlik sunum yapıyor; sonrasında soru cevap bölümü oluyor. Hepsi birbirinden değerli katılımcılar, ülke gezilerindeki intibalarını paylaşıyorlar.

Son defasında iki hafta kadar önce, iki gün üst üste iki ayrı toplantıya katıldım. Oradakilerden izin alabildiğim kadarıyla satırbaşlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

*Avrupa'da İslam karşıtı ve Avrupa kültürünü korumaya yönelik bir trend hızla yükseliyor. Buna batı dünyasını İslam’dan kurtarma hareketi adını veriyorlar. Ve Hristiyan kuruluşlar bu akıma ciddi destek veriyorlar.

*Ülkemiz hızla yoğun kan dökülecek atmosfere sürükleniyor. 1.000 km yarıçaplı bir coğrafyada, 11 bin km civarı sınırımız ve 10 komşu ülkemiz var. Dolayısıyla çok farklı dış etkenlere maruz kalıyoruz.

*Türkiye 2003 yılında ABD ile birlikte Irak’a girmiş olsaydı bugün durum daha farklı olabilirdi. İşin Amerika’nın Mezopotamya’da yaptıklarının bir tezahürü ve dünyanın pek çok yerindeki varlıklı Müslümanlardan destek aldığı düşünülüyor. Fanatik Araplar geçmişte kendilerini arkadan vurduklarına inandıkları Kürtlerden de intikam aracı görüyorlar.

*Türkiye’de de IŞİD’in kontrol ettiği önemli bir kitle olduğu düşünülüyor.

*Mülteciler Türkiye’nin dünya ülkeleri ile ilişkilerinde doğru müzakere ile bir fırsata dönüştürülebilirler. Eski ve yaşlı Avrupa dünyadaki krizleri satın almak zorunda. Sonuçta bize sürekli maddi yardım yapmakla bizi birliğe imtiyazlı ortak olarak almak arasında gidip gelebilirler.

*Bununla birlikte müzakereler iyi yönetilmezse çözüm masasından dışlanmak da olası.

*Uçak krizi Rusya'nın karizmasını ciddi zedeledi. Ve bu dönemde Türkiye karşıtı tüm örgütler bu durumdan fayda sağlamaya çalışacaklardır.

*İran artık önemli bir unsurdur. Ve tüm planlarda dikkate alınmalıdır.

*İsrail önümüzdeki günlerde Rusya Türkiye müzakere sürecinde önemli bir rol üstlenebilir.

Tüm bunları şunun için yazdım. Bugün ülkede mevcut siyasetçilerin dışında durumdan kaygı duyan pek çok farklı odaklar var. Ve herkes durumu analiz edip çözüm üzerine kafa yoruyor.

Bugün siyasi arenada bir boşluk hissediliyor. Merkez sağın önemli figürleri mevcut partiler dışı bir oluşumu gerekli görüyorlar. Herkesin baktığı yegane yer ise vatandaşın nabzı. Önümüzdeki günlerde pek çok yeni karar bu nabzın atışına göre şekillenecek diye düşünüyorum.

Esen kalın.