Değişen Türkiye…
1 Kasım 2017, ÇarşambaTweet |
Ülkemiz elbette her gün değişiyor, verilere göre de gelişiyor. ‘ de ‘ demem odur ki sektör olarak bizler değişim ve gelişimden haberdar değiliz. Değişimde elemanlarımızı kaybettik, gelişimde de sektörel gücümüzü kaybettik.
99 ve 2001 krizi sonrası ülkemizde yaşanan ekonomik ve sosyal sorunlardan kurtulmak için yeni bir umut ve ışık gördüğümüz Ak Partiyi hepimiz destek verdik. Gerçi bir kısmımız oy verdi, destek verdi ama yüksek sesle Ak Partiyi çok ağır söylemlerle eleştirdi ama biz her zaman samimi ve dostça doğrusuna doğru, yanlışa yanlış demeyi tercih ettik.
17-25 Aralık sürecine kadar eksik ve hatalarına bakmaksızın sürekli desteğini artıran Ak Parti ve doğal olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan bu süreçten sonra enerjisinin büyük bölümünü bu olaylara ayırdı. Elbette bizlerin 15 Temmuz darbe girişimiyle öğrendiğimiz birçok olayı görünce elbette verdiği mücadelede haklı olduğu kanaati oluştu. Ama 15 Temmuz sonrası haklı, haksız, suçlu, suçsuz ayrımı tam anlamıyla yapılamadı eleştirileri var ve kolay bir süreç de değil ama söz konusu insan olunca bu süreçte ve halen devam eden olağanüstü şart ve koşullarda her şeyi ve her yeri kontrol altında tutmak çok kolay değil. Fetöyle mücadele sürecinde yaşanan karmaşalar ve her şeyi Ankara bilir diyen yetkililerin de yarattığı süreç elbette siyaseten ve bazı kişi ve kesimleri zor duruma düşürmüştür. Devam eden Belediye ve İl Başkanları değişim süreci de kafaları karıştırmış durumda hayırlısı ne ise o olsun beklentisi hâkimdir. Aydın’a hala İl Başkanı atanmamıştır.
Elbette yaşanan bu süreç sadece iç meselelerle sınırlı değil azmış kudurmuş batı devletleri ve işbirlikçi teröristler ve komşu ülkelerde yaşanan ağır sorunlar da ülkemizi ve devletimizi zor duruma sokmuştur. Sona yaklaşılan Irak ve Suriye sorununda her saat başı dengeler ve şartlar değişmektedir. Yarınlarda neler olacağı meçhuldür bu vb konularda Allah Devlet ve Milletimizin yardımcısı olsun.
Şimdi değişen Türkiye’den bir örnek vermek istiyorum.
Yıl 2007 yer Aydın Polisevi.
Dönemin valisi Mustafa Malay Belediye Başkanımız İlhami Ortekin. Davetli olduğum ve her yıl katıldığım Cumhuriyet resepsiyonuna davetliyim. O davete daha varmışım ve Şehit Aileleri Derneği başkanımız Sevil Esin hanımefendiyle aynı masadayken yanıma gelen Özel Kalem müdürümüz gelir bizleri uyarıda bulunur bizde ortam bozulmasın diye çıkar gideriz. İşte yaşanan bu olayla ilgili yazdığım yazıyı tekrar sizlerle paylaşacağım. Adı geçen Vali Yardımcımız Manisa Valimiz Sayın Hakan Güvençer’dir.
Bu yıl Resepsiyonda Sayın Valimiz Yavuz Selim Köşger ve Bayan Köşger ile gecenin anısına bir fotoğraf çekildik işte aşağıda 10 yıl önce yazdığım yazı gerekçesi bakımından bizim için çok önemli bir karedir.
' Vatan sağ olsun Fatma.'
Fatma küçük bir köyde dünyaya gelmiş, Yörük ailenin fakir bir çocuğudur. Küçük yaştan itibaren tarlada çalışmaya başlar. İlkokulu köyünde bitirir öğretmeni okuması için zorlar babası ortaokula kaydını yaptırır ama dayıları karşı çıkar “ kız çocuğu okur mu? “ diye buna karşı babası ortaokula göndermekten vazgeçer.
Ailenin küçük kardeşi erkek onun okumasında sakınca görülmez o okumaya başlayınca Fatma kardeşinin okul masraflarına karşılayabilmek için tarlada tütün biber vs tarla işinde babasıyla beraber çalışır.
Yıllar böyle geçer gider. Yıllar sonra köyden kurtulmak için aydında çalışan bir taliplisi çıkar. Fatma için bu köyden kurtulmak için iyi bir şanstır. Ve Fatma evlenip aydına gelir. Evleninceye kadar köyden dışarı çıktığı da çok nadirdir. Dolayısıyla aydın onun için hayatın yeniden başladığı yerdir.
Fatma evlendikten sonra üç çocuk sahibi, kardeşi de okuyup doktor olmuş eşiyle mutlu bir evliliği vardır. Geçtiğimiz günlerde evliliğinin 15. yılını kutlamışlar. Fatma’nın gençlik yılları hep tarlada çalışmakla geçtikten sonra evlenince de çocuklarıyla meşgul olmuştur, ne siyasetle ne de memleket meseleleriyle uğraşacak vakti vardır Fatma’nın, Fatma ülkesini seven, ülkesi için seve seve canını verebilecek karakterde bir kişiliğe sahiptir.
Fatma çevresinde sevilen takdir edilen bir kişiliğe sahipken köyde yetişme ortamı ve Yörük kültürünün gereği başı örtülüdür. Fatma’nın 102 yaşında ölen babası Çanakkale’de şehit olan bir halası var imiş. Halası Fatma’nın eşiyle evlenmesi için çok ısrar etmiş belki de evlenmesindeki en önemli kişi o imiş hala ise başını açan kızlara hiç sevmez imiş.
Yörüklerde büyük sözü ve kalbi kırılmaz. Dinine bağlıdırlar ama çok eğitimli veya bilgilide değillerdir. Fatma da aydına gelin gelince kuaföre falan gidecek durumu yok ve Halasının hassasiyeti nedeniyle başını örtmekten vazgeçmez ama örtü şeklinde bir değişiklik yapma gereği duyar çünkü başını örtenler öyle örtüyordur. Halası da çok farklı olmayan ama bağlanış şekli farklı başörtüsü kullanmaktadır.
Özetle Fatma’nın Dini bilgisi vardır ama ilkokulda aldığı kadardır. Eşinin içtiği bir bardak rakıyı kızar imiş ama kızma gerekçesi ağız kokusu ve eskiden içki içenlerin ailelerinin dağıldığı veya parçalandığından karşı çıkmaktadır.
İşte bu Fatma yıllar sonra eşiyle Cumhuriyet Bayramı Kabul töreni (resepsiyonuna) katılır. İşte orada başörtülü olarak sadece iki kişidirler. Bu durum biraz garipsense de Vali Yrd eşiyle beraber törende olurlar sonra ayrılırlar.
Yıllar sonra yıl 2007 yine Cumhuriyet Bayramı Kabul töreni (resepsiyonuna) eşi ile davetli olan Fatma tören yerine daha yeni girmiştir ve girişte karşılaştığı dostlarıyla selamlaşırken Devlet’ten bir selam gelir Fatma’nın eşine ve şu uyarı yapılır. “Efendim mümkünse bir kenarda durun başörtüsü konusunda hassasiyet var” bir anda ne yapacağını şaşıran Fatma ve eşi devlet erkânının hassasiyetini dikkate alarak tören alanından izin alarak ayrılırlar.
Aslında Fatma’nın illaki Cumhuriyet Bayramı Kabul töreni (resepsiyonuna) katılayım diye bir beklentisi de yoktur ama törenin hemen akabinde eşi ile bir nişan törenine katılması gerekiyor ve bu törenin yüzüklerine yine devlet takacaktır. Aslında eşi zaman kaybı olmasın diye Fatma’yı yanında götürmüştür. Ama Fatma çok kırılmıştır. Neden ve niye böyle diye.
Fatma soruyor, biz her yere gidip geliyoruz herkesle beraberiz, giyim şeklimiz hiçbir yerde sorun olmuyor niye burada böyle oldu ayrıca törene katılanlar tek tip kıyafette giymemişler bazı bayanlar çok farklı giyinmiş diye söyleniyor ama arkasından da şu sözü söylüyor. “Aman be ben memleketimi seviyorum, devlet benim ordu benim katılmam bir daha olur biter. Böyle dediler diye küsecekte değilim” diyor.
Burada Fatma mı yoksa eşimi suçlu? Yoksa işi bu hale getirenler mi suçlu? 100 yaşındaki halasını kırmamak için başını açmayan Fatma’nın Halası mı suçlu? Bu ve benzeri sorular çok sorulur ama her şeye rağmen Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun niye yıllara..