Hükümet daha çok fil göndermeli
10 Nisan 2013, ÇarşambaTweet |
Önce fıkrayı hatırlayalım. Timur'un Anadolu'yu işgalinde, ordusunda filler de varmış. Bunlardan birini, tarlada hizmet amacıyla köylülere armağan etmiş.
Fil, tüm ekinleri talan etmeye başlayınca, köylüler soluğu, Timur ile arası iyi olan Nasrettin Hoca'nın yanında almışlar.
-Bu fil bizi mahvedecek. Timur'a gidip, fili geri almasını bizim adımıza rica edebilir misin, ya Hoca?
Nasrettin Hoca düşünmüş, taşınmış. Bu adamlara da bir türlü güvenmezmiş...
-Tek bir şartla! demiş. Benimle birlikte Timur'un otağına varacaksınız; ben de sizin adınıza konuşacağım.
Köylüler kabul etmişler. Birlikte Timur'un otağına varmış, huzura kabul edilmişler... Daha doğrusu Nasrettin Hoca öyle sanmış. Astığı astık, kestiği kestik Aksak Timur seslenmiş:
-Söyle Hoca, dileğin nedir?
-Ben köylünün adına geldim, efendimiz! demiş Nasrettin Hoca. Onların derdine tercüman olmaktır dileğim. Diyorlar ki...
Nasrettin Hoca, kolunun çemberi ile köylüleri işaret etmek üzere şöyle bir yarım dönmüş ki; o da nesi? Ardında hiç kimse yok!
Yarı bele kadar eğilmiş ve:
-Diyorlar ki, diye devam etmiş... armağan ettiğiniz fil, öyle hayırlı, uğurlu ve yararlı bir hayvanmış ki... Ondan bir tane daha köye armağan etmenizi talepten utanç duyuyorlar. Kerem edin, köyümüze bir tane daha gönderin!.
Anlatmaya çalıştığımız mesele şudur; Aydın'da kayıtdışı çalışanlar engellenemiyor, vergide adaletsizlik çözülemiyor, dolaylı vergiler çocuklarımızın hakkını yemeye devam ediyor, çırak sorunu, özelleşen kurumların soygunları, bankaların fırıldaklıkları devam ediyor.
Tüm bu sorunların çözümü için Aydın Marangozlar Odası olarak yıllardır çalışma yapar, yerel vekillere ve hükümetlere yazılar yazar, eylemler yaparız, ama nedense öncelikle meseleyi sahip çıkması gereken esnaf ve sanatkar yeterince sahip çıkmaz, esnaf ve sanatkarlar birlik başkanıyım diye ömrünü saltanatla geçirenler sahip çıkmazlar, milletin vekiliyim diyenler sahip çıkmadığı gibi, bir de sorunu en üst seviyeye aktaranları durdurmaya çalışırlar.
En son yaşadığım komediyi aktarayım, siz karar verin. Geçtiğimiz Cumartesi günü Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Aydın'a geldi. Kahvaltılı bir toplantıya davet ettiler ve orada sanayide yaşanan sorunları kendine aktardım. Dedim ki; “Efendim aydında özellikle Maliye ve SGK'nın uygulamalarından dolayı ciddi sıkıntılar çekiyoruz, özellikle e-haciz ve borçluların araçlarına yakalama çıkarılması sorunu derinleştiriyor. SGK İl Müdürü açıkladı, Aydın'da 90 bin icralık dosya var. Bu konuda sizden bir çözüm bekliyoruz.”
Sayın Bakan tam cevap vereceği sırada Aydınlı Vekil Mehmet Erdem söz istedi. Dedi ki; “Efendim Aydın'da herhangi bir sorun yoktur. Bahsedilen haber bir gazetecilik oyunudur. Haberin içeriğinde şu vardır. SGK kurumu yaptığı bu uygulamalar sayesinde tahsilatını % 93'e çıkarmıştır” dedi.
Bir anda şok oldum, çünkü bunu söyleyen milletvekili. Yani ikimizden biri yalan söylüyor. Ben yalan söylemiyorum, ama vekil öyle görüyor meseleyi. Hemen yanımda bulunan Birlik Başkanı Hulusi Akşit’e cevap vermesini istedim. O da bi ara elini kaldırdı, başka biri söze girince kalktı gitti. Benim dışımda Oda başkanlarımız da vardı. Kimse demedi ki “sorun var” velhasıl ben de bu tuzu kuru vekile cevap vermedim. Versem toplantıda amaç aşılmış olacak ve sonra düşündüm; bu kadar uğraşıp emek veriyorum. Sonra siyasiler ve kurumlar hatta bazı şahıslar şahsıma karşı cephe alıyor, değer mi diye. Ama ben vebalden korkuyorum. Oda başkanlığını bırakmadığım sürece, temsil ettiğim kesimi savunmaya devam edeceğim. Varsın onlar beni yalnız bıraksınlar. Yarın sorum çözüldüğünde yaşayacakları mutlu anlarda payım olur.
Sonuç olarak. Hükümetimizin, Esnaf Odalarının etkili ve yetkili olanlarının hatta esnaf ve sanatkârlarımızın sorunu çözmeden yana net bir tavrı yok. Herkes kırmızı pabuç peşinde, ama esas kırmızı pabuç tuzu kuru olan yetkili ve etkililerde.
"T.C." ibarelerinin bazı kurumlardan kaldırıldığına dair ortalıkta bu kadar tepki varken bile hala bir açıklama yapılmamış olması da eklenince, hükümetimize daha çok fil gönder demek geliyor içimden, ama sanırım hükümetimiz de iyice abarttı. Böyle giderse, Allah korusun Suriye’den sonra karışıklık sırası bizde gibi geliyor. İnşallah öyle değildir.