Birlik ve beraberliği unuttuk mu?
29 Temmuz 2015, ÇarşambaTweet |
Millet olarak en büyük gücümüz aile bağımız, İnancımız ve birlik ve beraberliğimizin gücüyle tarih boyu ülkemize ve milletimize karşı yapılan her türlü kötülük ve savaşları aşarak bugünlere ulaşmışız.
Ulaşım ve İletişimin artmasıyla daha çok gelişmesi gereken birlik ve beraberliğimiz maalesef sloganlarla ve geçmişte yaşananlarla anılmaya başlamıştır.
Sürecin bu noktaya gelmesinde elbette hepimizin payı var. En yakınımızdan başlayarak çıkar ve menfaat hesabıyla insanlara selam verir olduk. Herkes birbirinin eksik ve açığını kapatacağına aksine açıklarıyla onlara vurmaya başlamıştır.
Halkımızın bu noktaya kaymasında siyaset ve devlet adamlarımızın etkisi yok mu? Elbette var ve birinci derecede sorumlu onlardır ve sivil toplum örgütleri olarak bizleriz.
Gördüğümüz eksik ve sorunu açıkça kamuoyuna " bu iş doğru değil" diyememe cesaretinden mahrum bir sivil toplum olamaz. Eğer mesele bu boyuta gelmişse bunları da bu noktaya getiren süreci irdelemek ve gerekli tedbirleri almak gerekmektedir.
Yakın geçmişe baktığımızda sokaklarda, meydanlarda, kamuoyu gündeminde hiç bu milletin ve devletin lehine eylem ve tepkiler koyan sivil toplum örgütleri göremedik. Aksine devlet ve milletimize zarar verecek insan ve toplulukları meydanlarda sıkça görüyoruz. Neden ülkemizde birlik ve beraberlik üzerine eylemler yapılmaz? Neden ülke insanımız için çalışmadığını düşündüğümüz örgütler lanetlenmez? "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" öyle mi? O yılan bir gün en sevdiğini ve en değerlini alır gider, iş o zaman ki ahlar, vahlar hiçbir işe yaramaz.
Siyaset kurumu uzunca zamandır hiçbir zaman ne yazarı, ne çizeri nede sivil toplum örgütlerini dikkate almıyor. " Ben bilirim, ben ne yaparsam doğrudur" algısıyla yönetmektedir ülkemizi ve doğal olarak da devlet yönetimimizin tamamı bunu taklit eder durumdadır. Örneğin Aydın Valimiz, Efeler Kaymakamımız bunlara en iyi örnektir. Makamdan yönetimle halkın sorununu çözmek mümkün değildir. Halkın içinde olacaksın ki halkın ne isteyip istemediğini bileceksin ve ona göre plan ve programlar yapacaksın. İşte devlet yönetimi böyle yapınca alt kadrolar ve yerel yönetimlerde bunu taklit ediyor ve sonuç halkın mutsuzluğu ama mevcut iktidarın gücünü koruduğunu görüyoruz.
Söylenecek her söz ve yapılacak her icraatta benim menfaatim ne olur endişesiyle yapılacak eylem ve söylemler, bu millet ve devlete artı bir şey katmamış, katmayacaktır.
Yerel siyasete baktığımızda, " tencerenin dibi kara seninki benden kara" mantığıyla bir siyaset almış başını gidiyor. Seçim önü pozitif ve yapıcı bir siyaset yapacağız diyenler şimdilerde bunu unutmuşlar ve "kavga" ile çözüm arayışındalar. Kavga ile çözüm savaşta olur. Oysa biz devlet ve millete hizmet ediyoruz beyler. bırakın Büyükşehir Belediyesi sizden olmasın, varsın 4 vekil karşı partiden olsun ama yapmanız gereken siyaset bu değil olmamalıdır. Birkaç atanmışın gazıyla bir yere varmanız mümkün değildir bence o atanmışlara başka yerlere atayın sizde bu şehirde kurtulsun.
Mahallede komşularımızla,
İş Arkadaşlarımızla,
Bağlı olduğumuz oda ve derneklerle,
Gönül verdiğimiz siyasi partilerimizle,
Değişik ırk ve mezhepten olan vatandaşlarımızla,
Devlet ve kurumlarla ilişkilerimizde,
Yanlışı, yanlış, doğruya doğru diyebileceğimiz ortamlar yaratmalıyız.
Birbirimizi sevip saymada kusur etmemeliyiz. Varsa sorun hemen çözmeliyiz. Yabancıların dümen suyuna girerek yarınlarda çok ağır bedeller ödememeliyiz. Terör ve terörü destekleyenlerle masum halkı ayırt edebilmeliyiz. Masumun hakkını korumalıyız ki yarınlarımız bugünlerden daha güzel olsun.
Birlik ve beraberlik sevgi ister saygı ister ve en iyisini karşı taraf için isteme yüreği ister. İşte biz bunu yapabilecek bir geçmişe ve inanca sahip milletiz. Gelin el ele verelim terör bizden nemalanmasın.
Biz millet olarak yine zor olanı başarabilecek güçteyiz. Yeter ki kendimize dönelim, biz olalım.