Süreç AK Parti'yi bitirmeye gitmesin!
17 Aralık 2014, ÇarşambaTweet |
Ülkemizde 12 yıldır iktidar olan AK Parti, iktidar olduğundan bugüne her seçimde oylarını artırarak gelmiştir. Bizim gibi "lidere" bağlı demokrasilerde elbette arızalar kaçınılmaz oluyor.
Geçmişten günümüze elbette doğrusu var yanlışı var. bizim siyaset kültürümüzde "doğruya doğru" dememe gibi bir yanlışlığımız var. Hal böyle olunca doğal olarak rakip siyasi parti ne yaparsa " Yanlış" söylem ve eylemine geçiyoruz. Sonuç olarak hiçbir zaman karşı görüşe inandırıcı olamıyoruz/olamayız da. Çünkü gözlerimize yalana inandırıyoruz.
Yakın tarihte yaşanan 28 Şubatta yaşanan süreç ve yukarıda yazdığım benzer hatalar " muhtar bile olamaz" denilen Sayın Erdoğan'ı Başbakan, AK Partiyi tek başına iktidar yapmış ve sürekli her seçimde oyunu artırmış, son olarak da Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı olmuştur.
Biz bir kere seçilmişlere saygı duyarak ve doğrularını doğru yanlışlarına yanlış diyerek halkımıza inandırabiliriz. Benim oyumu alacak insan önce benim gönlümü kazanmalı v e inandırmalıdır. Sizce de aynı değil mi?
Sonraki yakın tarihe baktığımızda "Ergenekon" "Balyoz" vb olaylar hafızamızda yer alıyor. Akabinde ise " devlete kumpas" denilen ''MİT" araçlarının aranması, 17- 25 Aralık yolsuzluk/hükümeti devirme operasyonu olarak hatırladığımız süreci çok iyi biliyoruz.
Geçtiğimiz yıl bugün (17 Aralık 2013) yapılan operasyondan sonra eski dostla bir anda düşman oldu. Hatta bir ara ortalıkta dolaşan kasetlerin devamının geleceği ve hükümetin çökeceği söylendi aslında o süreçte ciddi bir algı süreci başladı her iki kesimde "kendinin ak olduğunu" karşı tarafın " kara" olduğunu anlatmaya çalıştı. Ama ülkemizde sap/saman birbirine karıştı.
Vatanı bölmek için uğraş verenlerle el ele görüntüler ortalıkta kol gezerken, eli kanlıların kanını görmeyin derken diğer tarafta yürekler yanıyor, hatta bu aşamada bile " hükümet dürüst değil yalan söylüyor, bizim anlaşmamızda özerklik var, bebek katiline af var" diyenlere neden hükümet gereken yanıtı vermiyor sorusu var. Hatta Doğu illerimizin bazılarında " özerkliğini ilan etmiş" alanların olduğu bu bölgeye devletin girmediği iddiaları var.
Musul ve Kerkük'te yaşayan Türklerin sorunlarına duyarsız kalan hükümetin neden diğer milletlere bu kadar önem verdiği iddiaları var.
..ve yaşadığımız sıcak gündem " 17 Aralık'ın yıldönümünde İntikam operasyonu" olarak anlatılmaya çalışılan ve yapılış, içerik, zamanlama bakımından çok hatalar zinciriyle yaşanan Zaman ve Samanyolu Medyasına yapılan operasyonlardan sonra bu halk inanın " yeni bir lider var mı? varsa nerede" diye aramaya başladı. yani belki de ilk kez geniş toplum kesimleri bunu yürekten ve açıkça söylemektedir. Çünkü operasyon şekli ve görüntüler haklı olsanız bile sizi haksı çıkaracak şekilde organize edilmiştir.
Halk şimdi soruyor cemaat PKK'dan daha mı tehlikeli ? eğer tehlikeliyse daha düne kadar köşe başlarına neden onlara verdiler? eğer yine öyleyse bu hatayı yapan Türkiye Cumhuriyetinin nasıl temsil eder? sorusu can alıcıdır.
Biz millet olarak cevap veremediğimiz ve hoşumuza gitmeyen her olayda " birileri düğmeye bastı" demeye alışmışız. Ülkemize onlarca yıldır kan kusturanlarla diğerleri bir tutulamaz. Bu algı ciddi bir sorundur. ayrıca ülkemizde "Siyaset, Ordu,Polis, Yargı, Kurumlar, Basın, Yayın" kurumları ciddi itibar kaybetmişlerdir. Bu kurumlar Halkımıza hizmet veriyor ve bugün hiç bir sorun " yerel politikacılarla, kurumlarla " çözüm üretilemez hale gelmiştir. Esnaf ve Sanatkarlar perişan köylü umutsuz, şehirli ve genel halk borçlandırılmış ve yarına dair tek düşüncesi " bu borçlar nasıl kapanır" derdindedir.
Ülkemiz üzerinde yabancı güçlerin her zaman bir çıkar ve menfaat hesabı içinde olduğunu biliyorum. bazı konularda ülkemizi idare edenlerin hataya düşmesi içinde uğraştıklarını biliyorum. sevelim sevmeyelim herkesin bir " Ak Parti giderse" halimiz nice olur algısı halen daha geçerlidir. ancak bu konudaki sabır biraz daha keskinleşmiş ve ilke kez alternatif kim olabilir sorusu netleşmiştir.
Yaşanan bu süreç eğer gerçekten Devletimizi idare edenlerin dediği gibiyse sorun olmaz, ancak gerek " Muhalif basın" gerek ise " Çözümsüzcü Süreçtekilerin" söylemleri doğru çıkar ve bu algı halk tarafından onaylanırsa işte o zaman Ak Parti ve Ülkemiz için zor günlerin başlangıcı demektir. ben hiçbir zaman kontrolün halkın dışında ki güçler tarafından idare edilerek ülkemizin geleceğine inşa etmelerine kabullenmem mümkün değildir. yaşadığımız bu günler 28 Şubat dönemindeki döneme çok benziyor benden söylemesi bilesiniz. Yanlışı kim yapıyorsa yanlıştır.