Sanatkarlara af yok mu?
26 Eylül 2018, ÇarşambaTweet |
40 yıldır sanayideyim yani genel kabul görmüş küçük sanayide adımızın başına konulan ‘küçük’ kelimesi 40 yıldır kendi haline ve beynelmilel yaşayan topluluk haline döndü.
Elbette Odalar ve üst kuruluşlarıkn hataları ve yanlışları vardır bunu hep yüksek sesle dillendirdim ama sorunun esası sanayide ‘küçük’ kelimesini kabullenmiş ve asla büyümeyi, ortak hareket etmeyi, sorunların çözümü için üst kuruluşlar ve siyasetçileri baskı altına alamıyoruz.
Hal böyle olunca çoğunluğu avukatlardan oluşan siyaset sahnesinde sanatkardan da bir baskı ve ortaya konulan sorunların arkasında durup ‘ ey siyasetçi, ey odalar ve üst kuruluşlar şu sorunu çözmez iseniz bir sonraki seçimde size oy yok’ diyemeyen bizler her seçim zamanı tüm sorunları unutup taraftarlık yaparak sorunları bir kurtarıcı tarafından çözülmesini bekliyoruz.
Her defasında söyledim, yazdım ancak bugüne kadar bizler taraftarı oluğumuz parti be partilerin arka bahçesi durumuna düştük oysa biz hükümetin duyarsız veya ilgi duymadığı konuları muhalefete bile aktaramadık onlarında böyle bir ciddi çalışmasını görmedik.
Ömrünü üretmekle geçirmiş emekliliğinde bile geçim kaygısı yaşayan ustalarla doldu memleket ama hala daha ciddi bir çalışma olmaması işte bizim kurtarıcı beklememizdendir.
Af Gündemi…!
Son seçim öncesinden beri ortaya atılan bir mesele var ‘belirli suçları işleyenlerin af edilmesi’ elbette bir günlük özgürlüğün karşılığının ne anlama geldiğini bilen biri olarak isterim ki kimse cezaevine girmesin ama görüyoruz ki mesele neredeyse ittifakı bile zedeleyecek hale gelmiştir.
Bir dönem iş bulamayan bir vatandaş şöyle demişti ‘ Başkanım ben iş bulabilmek için adam öldürüp cezaevine mi gidip geleyim’ ben bu fikre soğuk baktım ama sonradan yaşanan bazı örneklerin insanları rahatsız ettiğini gördüm. Elbette cezaevine giren hele hele devletin kanunları veya adalet mekanizmasının eksik veya hatalı verdiği kararlardan dolayı bir insan aylarca yıllarca cezaevinde kalıyor ise bunun vebalini kimse ödeyemez. Cezası biten vatandaşlarımızın elbette iş ve aş bulması için onlara bir yol göstermek devletimizin görevi ama bunları yaparken dışarıda mahkumiyet hayatı yaşayan, çalışan üretenlere unutmamak lazım.
Bugüne kadar en az 10 kez çıkarılan ‘ devlete olan borçların yapılandırılması’ hep başarısız olmuş ve son yapılanında benzer bir sonuç doğuracağı kesindir.
Ömrü boyunca devlet ve milletin hizmetinde olmuş ve bundan hiç taviz vermeyecek olan sanatkarlarımız da en az cezaevine girmiş vatandaşlarımız kadar değer ve gündemde yer olmalıdır.
Gönül verdiği parti veya partilerin bizimoğlan muamelesi yüzünden tarihin ez zor günlerini yaşayan sanatkarlara partilerimiz bir birim kurarak onları dinlemeli, sorunları ortaya konulmalı, kısa orta ve uzun vadeli programlarlarla bu kesim yeniden ayağa kalkmalıdır. Efendim odalar, birlikler, federasyonlar ve konfederasyonlar var onlar yapsın bu işi derseniz bu sorunların bir tanesinin bile çözüldüğünü ben göremeyeceğim diye üzülüyorum yani ben öldükten sonra belki çözülür.
Sektörümüzde yaşanan o kadar zor sorunlara rağmen bu kesim devlet övünç madalyasıyla onurlandırılsa yeridir.