Ahlaksızlığın dini, imanı, mezhebi, ırkı yok!
20 Haziran 2018, ÇarşambaTweet |
Dünyada her kesim ve toplumun kendine göre bir ahlak anlayışı vardır. Bunların bir kısmı geçmişten gelen kültürden, bir kısmı inançlardan, bir kısmı da yaşadığı toplumun ortak değerlerinden geldiğini var sayıyoruz.
Dünya ve İnsanlık var olduğundan beri ortak yaşam konusunda belirli davranış ve yaşam koşullarına her zaman ihtiyaç duyulmuştur ancak bu hiçbir zaman tam anlamıyla uygulanıyor yada uyuyoruz diyemeyiz.
Nedenlerine baktığımızda insanların söylem ve eylemlerinde aynı olmadığını görüyoruz. Yani kişisel çıkar ve menfaatler insanları her zaman şekilden şekle sokabiliyor bununda temel nedeni insanların gelecek kaygısı ve bu kesim güçlü onunla iyi geçinmeliyim algısı.
Milletimizin çoğunluğunun siyasilerden beklentisi genel değil şahsi veya geçmişten günümüze gelen taraf meselesiyle orantılıdır. Bugün küfrettiğini yarın kahraman ilan edebilir ya da bugün kahraman dediğini yarın küfredebilir işte bu tamamen kişisel bir yaşam biçimi ve ona göre kendine uyarlamasıdır.
Yakın tarihe baktığımızda bu sadece halkımızla ilgili olmadığını tüm siyasi partilerde de aynı olduğunu görürsünüz işte onlarda bizim aynamızdır. Bunları yadırgasak ta yarınlarda bugün birbirini küfreden hakaret edenlerin bir araya gelmeyeceği anlamına gelmez. Hemen bu Pazar yapılacak seçim 2. Tura kaldığında göreceksiniz ki dostlar düşman, düşmanlar dost olmuş..
Dünya devlet ve milletlerinden farklı olduğumuzu ve kitabımızın son kitap olduğunu inanırız ve kitabımız Kuran-ı Kerim bizleri iyi rehberlik etmesine rağmen neden ise bir türlü o’nun emir ve yasaklarına tam riayet ettiğimiz söylenemez.
Geldiğimiz noktada insanlar dürüstlük, hak, hukuk konusunda Müslümanlara örnek gösterecek iken kitapta lanetlenmiş insanlar bizlere dürüstlük sembolü, çalışkan insanlar olarak anılıyor ise burada yaptığımız hatanın boyutlarını algılamamız lazım.
Seçim önü neredeyse her siyasinin geçmişte yaptığı hata ve kusurları içeren videolar ve göseller yayınlanıyor herkes karşı taraf gördüğünün kusurlarını paylaşıyor oysa yarın o tarafa geçtiğinde yine aynı şeyi bu kez sevdiğini iddia ettiği kesim için yapacak işte bu çok ahlaki bir durum değil.
Biz herkesin hatasına yüzüne vurabilsek, sevdiğimizin yaptığı yanlışı görmezden gelme hastalığından kurtulmamız gerekiyor. Bu aynı zamandan sevmediği insanın yaptığı doğruları da alkışlamayı getirir ki işte o gün bambaşka bir noktaya geliriz.
Çevremizde yaptığım gözlemlerde kendini şu ve bu diye tarif eden herkesin benzer hataları olduğunu görüyoruz. Toplum içinde ‘onlar, şunlar’ diye tarif edilen insanlarımızın ortak noktaları yüksek orandadır yani herkes kendi tarafından bakıp karşı tarafın hata ve kusurlarını görmekte ve asla kendi hata ve kusurunun olmadığı algısıyla yaşamaktadır.
Sonuç olarak demem o ki bilinen dünya tarihinin bizimle başladığı bilinir ve Prof. Fritz Neumar, TÜRKLERİ tarihten çıkarırsanız geriye tarih diye bir şey kalmaz diyor? İşte bundan dolayı bizim millet olarak bilgili, kültürlü olmamızın yanında kitabımızın emri olan dürüst ve ahlaklı olmamız farzdır. Dürüş ve ahlaklı olmadan ne sağcı ne solcu olmanın anlamı var yine ahlaklı değilsen ne senin dinin ne ırkın ne ideolojinin nede mezhebin bir anlamı var. Ahlaklı olmak ayrıcalık değil olmazsa olmazdır.
Pazar günü yapılacak seçimin ülkemiz ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ederim.