Toprak 'Vatan' ise hepimiz satıyoruz!..
20 Nisan 2016, ÇarşambaTweet |
Aydın’da birçok sorun vardır elbette ama bir telafi edilebilir sorunlar vardır bir de telafisi imkânsız sorunlar vardır.
Telafisi mümkün olmayan sorunların başında gelen toprak satışlarını ve dünyanın en verimli arazilerinin beton yığını haline dönüşmesini ibretle izlemiyor, aksine keyifle izliyoruz.
Keyfimiz şundan dolayı; Baba, dede yememiş içmemiş, zar zor bir hayat yaşayarak bugünlere kadar toprağına sahip çıkmış ve bizlere miras bırakmış ama biz bunları satıp satıp yemeyi bir marifet sayıyoruz. Oysa satılan araziyi sattıktan bir saat sonra bile aynı paraya almak mümkün değildir.
Topraklarımızın bu kadar ucuza talan edilmesinde elbette hükümetin ve yerel yönetimlerin hata ve kusuru vardır.
Hükümete düşen görevlere baktığımızda:
- Tarım alanlarını tespit edip tarımsal sit alanı ilan etmelidir.
- Tarım ürünleri desteğini, çiftçiye destekle değil üretime destek olarak ve ürünlerin değerine satışını sağlayarak sürdürmelidir.
- 'Şehirleşiyoruz' denilerek yeni büyük köyler oluşturulmasına mani olmalıdır.
- Nüfus dağılımını kontrollü yapmalı ve herkes her il’e göç edememelidir.
- Eski yerleşim yerlerindeki hataların yeni alanlarda yapılmasına mani olmalıdır.
Yerel yönetimlere düşen görevler:
- Şehrin kısa, orta ve uzun vadeli plan, program ve stratejilerini ortaya koyup kamuoyu ile paylaşmalıdır.
- Korunması mümkün olan alanlar, yerel yetki ve imkânlarla en üst seviyede korunmalıdır.
- Kent görünüm ve bilincini artıracak ve uzun vadede marka şehir olacak çalışmalar yapmalı ve gereken tedbirleri almalıdır.
- Şehrimizin korunup kollanması gereken tarihi ve yerel değerleri olan alanlar, mekânların çevresine işgal etmiş yapı ve binaların tekrar geri alınması suretiyle başlamayabilirler. Bunun bir örneği Aydın Tekstil alanında yaşanmıştır.
- Acil eylem planlarını acilen yapmalıdırlar. Yeni yerleşim alanlarında trafik, otopark ve ortak yaşam alanları doğru planlanmalıdır.
- Aydın'ın her ilçesinde trafiksiz esnaf ve sanatkârların işyerleri olan yerel mahalleler oluşturulmalıdır.
İşte hükümet ve iktidardan bunları bekliyoruz ama esas sorun halkımızın ‘para’ hastalığından bir an önce kurtulması gerekmektedir. Toprak değerinden fazla para ediyorsa senin değerin de artmış demektir, neden satıyorsunuz ki? ‘Ağa iyi diyon da 3 günlük ömrümde bir nefes alayım, para ile rahat yaşayayım!’ diyorsan asla yaşayamazsın. Sattığın andan itibaren mutsuzluğun artarak devam edecek ve bir süre sonra sağlığın bozulacak ve ebediyete gideceğiz. Peki dedenden kalan toprakların yerine sen torunlarına ne bırakacaksın? 5-10 daire öyle mi? Dairelerde ağaç, meyve, sebze hatta insan yetişmiyor, orada insanlar ikamet ediyor ve her fırsatta kırlara, park ve bahçelere gidiyorlar, çünkü insan toprağa muhtaçtır. Topraktan var olduk, toprağa döneceğiz.
Hep birlikte 'Vatan’ı satmaktan vazgeçelim. Yarın ülkemizin değerinin 1000 katına para teklif etseler, 'Al senin olsun, iyi paraya sattık' mı diyeceğiz? Torunlarımıza iyi bir şehir ve toprak bırakmayı kendimize görev kabul eder isek sanırım iyi bir başlangıç yapmış oluruz...