Pazarcıların kaderi mi, siyasetin yanlışı mı?
18 Haziran 2014, ÇarşambaTweet |
Her ailenin birinci önceliği olan pazar ve pazaryerlerinde değişik sorunlar ve güzellikler vardır. Pazarcı esnafımız tüm sorunlarına rağmen hep güler yüzlü olmaya ve müşterilerini en iyi malı en ucuza ulaştırma gayreti içindedir.
Pazarcı dediğinizde ilk akla gelen malum pazaryerlerine malını ulaştırabilmek için gecenin üçünde, dördünde pazar yerine ulaşması demektir. Hele birde pazarlar dışarıdaki il ve ilçelerdeyse bir sonraki güne gece 00.00'dan başlayıp ertesi gün yine aynı saatlerde evine dönebilmektedir. Rekabet ettiği ve mücadele verdiği çok sorunu vardır, ama bunları kimse görmez, bilmez. Onların, sadece pazarına yetişip her hafta alışveriş yapan müşterilerine ulaşmaktır önceliği…
Elbette para kazanmalı, evinim nafakasını temin etmelidir. Pazarcılığı belki en kolektif yapanlar Acarlar esnafımızdır. Hepimiz biliyoruz ki, kundaktaki çocuğuyla bile pazara gelen anneler vardır. Yaşadıkları birçok soruna rağmen güler yüzlü ve o haftaki sloganını geliştirip “gel vatandaş gel, en güzeli en ucuza burada” diyebilmektedirler.
Pazarcılarımızın en büyük sorunlarından biri pazara gittiği Belediye'nin başkanının seçimi kaybetmesi? Yani gittiği il ve ilçe belediye başkanı değişmişse pazarcı için yeni bir mücadele başlıyor demektir.
Aydın ve Muğla’ya pazara giden arkadaşlar özellikle sahil ilçelerindeki pazaryerlerinde o kadar çok sorun ve karmaşa var ki birçoğumuz bu sorunu duymazdan, görmezden geliriz. Çünkü o sorun şudur; Belediye Başkanı'na yakın olan insanlar pazaryerlerinden pazar yeri alıyor ve bu yerleri geçimini pazarcılıkla sağlayanlara kiralıyorlar? Belediye Başkanı kaybedince yeni başkan yeni düzenleme yapıyor ve doğal olarak “başkasından pazar yeri kiralayanlar” ortada kalıyor.
Daha önce benzerlerini Marmaris ve Bodrum’da tanık olduğumuz bir sorun şu aralar Kuşadası’nda yaşanıyor. Aydın Esnaf Odaları Birliği Başkanımız ve AYESOB Yönetim Kurulu Üyemiz Hüsnü Öten Bey’in gayretleriyle sorun çözülmeye çalışılıyor, ancak burada çıkan sonuçta verdiğimiz örneklerden farksız, yani pazaryerinde yıllardır pazarcılık yapan ancak başka kişilerden kiralayanlar ortada kalmış gibi görünüyor.
Şimdi burada herkes haklı. Belediye Başkanı diyor ki, “Kardeşim senin yerin yok”, esnaf diyor ki “ben 10 yıldır buradayım.” Bir de yanlış olan bir mesele var, "yerel esnafı koruyacağım" diyerek “Kuşadası esnafından başkası Kuşadası’na giremez” görüşünü Başkan'a ikna etmek için uğraşanlar var. Eğer mesele bu yöne giderse, o zaman rekabet ve yerel kin ve kavgalara çanak tutarız. Eğer biz kendi ilçemizde böyle bir hata yaparsak, o zaman bizim Aydın'dan çevre il ve ilçelere giden yüzlerce esnafımızın önüne taş koyarız.
Aslında Kuşadası’nda yaşanan ne ilktir, ne de son. Umut etmek isterim ki, Sayın Başkan bu meselede kalıcı bir çözüm üretsin ve bundan sonra Oda kaydı olmayan, hayır kurumlarına getirim olsun diye pazar sergi alanları verilmesin. Eğer önceki başkanlarımız gibi kendi çevresi için hata yaparsa, çok değil 4 yıl sonra eğer değişirse yine benzer sorunlarla boğuşacağız demektir. Oysa benim inancım odur ki, Kuşadası'nda yeni seçilen Sayın Özer Kayalı meseleyi akılcı bir şekilde çözerek, mutlaka emekle geçimini sağlayan emekçileri koruyup kollayacaktır. Emekçinin üzerinden getirim sağlayan ve vatandaşın daha ucuza alabileceği ürünlerin üzerine anormal pazar yeri parası ödemekten kurtaracak ve benzer sorunların yaşanmaması için kalıcı tedbirler alacaktır diye düşünüyorum.