Sevdiğinizi eleştirmek zordur
8 Ocak 2014, ÇarşambaTweet |
Hayatımızın her alanında bu böyle değil midir? Hepimiz aslında ayrımcılık yaparız. Bazen yanımızda sevemediğimiz birinin yaptığı doğru ve güzeli “doğru” veya “güzel” demeyiz. Aslında bu mesele toplumsal sosyolojik ve psikolojik bir sorun olarak algılanmalı ve yaşama dair artı olanlara yaşatılmalıdır çünkü.
- Eğer siz eleştirmezseniz sevdiğinize kötülük ediyorsunuz demektir.
- Eğer yön göstermezseniz vebal altındasınız demektir.
- Eğer ona katkı yapabileceğiniz bir şey varda yapmıyorsanız ihanet ediyorsunuz demektir.
- Eğer o dinlemiyorsa, yolunu şaşırmış, demektir.
- Eğer o sen eleştirdin diye senden uzaklaşıyorsa nefsine yenik düşmüş demektir.
- Eğer o senin katkılarına kabul etmiyor ise size ihanet ediyor demektir.
- Eğer karşı görüşlü sevmediğimiz biri güzel bir iş yapıyor ve biz buna çirkin diyorsak biz hata yapıyoruz demektir.
- Eğer karşı görüşten birini eleştirdiğimizde bu eleştiriyi ciddiye alıyorsa o sizi kendi sevdiğiniz söz dinlemeyenden daha çok seviyor demektir.
- Eğer eleştirdiğiniz konu memleket menfaati üzerineyse her kim olursa olsun sizi dinlemiyorsa bu Vatana ihanettir.
İşte toplumumuzda başaramadığımız en önemli toplumsal sorunumuzdur bu. Her yerde her ortamda “ortak akıl” “ ortak hareket” “şehir ve ülkeyi beraber yöneteceğiz” vb sözleri kullanan siyaset ve kamu adına çalışanlar aslında bu sözlerinin gereğini yapmazlar.
Sağcı olsun, solcu olsun, şu ırk bu mezhepten olsun aslında çok da fazla bir fark yoktur. Söz konusu “ego” ve menfaat ise gerisi teferruat oluyor. Ve kazanmak adına her türlü yalan dolan ve hataların içine boğuluyoruz. Sonra belki kazanıyoruz ama aslında kaybediyoruz. Çünkü kazanırken İnsan ve doğal olarak “Kul hakkı” göz ardı ediliyor. Efendim aslında şöyleydi böyleydi diye başlayan mazeretleri de herkes kendine göre uyarlıyor. Bu konuda sınır yok. Yani sınırdan kastım toplumumuz da her kesimin kullandığı bir metot haline gelmiştir. Oysa Kul hakkı ve kula kulluğu karşı en sert cezaları öngören bir Dine mensubuz ama mesele bize uygunsa bir yorum yapan büyüğümüz çıkar ve yanlışa bile “olabilir” diyebilir.
Sol partilerimizde sağ partilerimizde veya tabanında durum çok farklı değildir. Belki Sol parti mensubu arkadaşlarımız fikirlerini daha açık ve net ifade ediyor diyebiliriz. Ama onlarda kontrolsüz tepki sorun yaratıyor, sağ partilerimizde de sessiz tepki zarar veriyor. Bunu bir yerde olgunlaştırmak gerekir diye düşünüyorum. Yani tepkilerin menfaat dayanağı ülkemiz ve insanlarımızın kazanması üzerinde olmalıdır. Odalar ve Sivil toplum örgütleri de “ Ben siyaset yapmam” deyip her defasında arka planda siyasetin içinde olma alışkanlığından arınmalı ve şehir ve ülke için yüksek sesle düşünüp paylaşmalı ve yarına dair ülkemiz ve insanlarımız için daha güzel idare şekilleri ortaya çıkarılmalıdır.
Elbette zaman zaman bunun örnekleri yapılıyor hatta biraz söz hakkı verdiğiniz de kendini “kral” yerine koyan ve değer verene yok etmeye çalışanlarda var bunlarında yanlışlığını yaşarken ve ileride olmaması için herkes üzerine düşeni, yapmalıdır.
Ben aklımın erdiği yer ve zamanlarda her daim gördüğüm yanlış/hata veya Güzellikler her kime ait ise ayrım etmeden eleştirmeye veya takdir etmeye devam edeceğim. Bu konuda dayanağım Allah’tır. Allah yaşantıma şahsi ve nefsi menfaatler için hatalardan ve yanlışlardan korusun. Varsın makamım olmasın, varsın az param olsun. Yeter ki Kul hakkı, vatanıma yanlış olmasın.. Ben sevdiğimi eleştiririm. Anlamazsa yine eleştiririm, anlamazsa bir daha, bir daha devam eder giderim…