Kim dinleyecek, kim anlayacak, kim ödeyecek!
23 Ocak 2013, ÇarşambaTweet |
Son 5 yıldır "sözümüzü duyan, derdimizi dinleyen yok" diye bağırıp çağırıyoruz, kimse dinlemiyor? Ortada bir sorun varsa, bunu kim dinlemeli, kim sorunu ortadan kaldırmalıdır?
Eskiden eylemler ve tepkilerle bazı sorunlar çözülürdü nedense son dönemde böyle bir girişimde yok aslında niyet var ama “ eylem yapsak ne olacak her şey hükümetin dediği gibi olur” kanaati var işte buda bazı sorunları çıkmaz sokağa doğru itiyor.
Aydın mebuslarımız belkide “biz kaç defa esnaf ve sanatkarları gezdik” diyeceklerdir. Doğruda olabilir gezmişlerdir ama dinledikleri sorunların çözümü için ne yapmışlardır? Kendilerine iletilen hangi sorunu çözmüşlerdir? Esnaf ve sanatkarın hangisinin dükkanına gitseniz veya odasına ziyaret etseniz sizi misafir olarak karşılarlar ve edep sınırları içinde talepte bulunurlar. Dolayısıyla sokakta bir dükkana varmanız her şeyin güllük gülistanlık olduğu anlamını çıkarmaz.
Şimdi sizlerle bir özel usulsüzlük komedisi paylaşacağım. 2008 yılında muhasebecinin gözünden kaçan 30 liralık farkla 1. Sınıf defter tasdiki yapılmadığı gerekçesiyle 2011 yılında bir ceza gelir sanatkara. İlgili vergi dairesine bu ceza nedir diye sorduğunda muhasebecinin böyle bir hata yaptığı dolayısıyla 3500 lira olan bu cezanın mükellefe borç çıkarıldığı beyan edilir. Hata kimin? Muhasebecinin. Borç kimin? Mükellefin. Peki neden 3 yıl beklenmiştir diye soruyor sanatkarımız. Ya muhasebeci dükkanına kapatsaydı? Bu parayı kim ödeyecekti? Neyse muhasebecisine aktarıyor ve muhasebesi kabul ediyor hatası olduğunu ve bu ilk kesilen 3500 lira civarındaki borcu yapılandırma kapsamında ödüyor. Sonra mükellefi uyarıyor. “ Abi BA BS formları verilmedi diye ceza gelecek onlar geldiğinde getir gerekli itirazları yapalım ayrıca sigortam da var ona müracaat ederiz” diyor.
Sanatkar bekler ama bir türlü BA BS formlarıyla ilgili ceza tebliğ edilmez. Aradan geçen bir süre sonra eline bir ödeme emri gelir okumakta güçlük çeker bu sanatkarımız çünkü gelen kesinleşmiş ödeme emri 180 değil 1080 değil 18 100 liradır. Daha önce Aydınspor’da yöneticilik yaptığı için hemen maliyeye arar ve sorar bu ceza Aydınspor la ilgili mi diye ama aldığı yanıt “ hayır BA BS formları verilmediği içindir” sanatkar sorar peki bu tebligat yapıldı mı? Evet. Kime diye sorar yanında çalışan elemana der. Sanatkar yanında çalışana sorar ustam tebligat aldın mı? Diye usta pişkin cevap verir “ abi aldıysam almışımdır orda bi yerlerdedir” araştırılır ve tozlu dolabın üstünde açılmamış olarak tebligat bulunur ancak itiraz süresi geçmiş.
Mahkemeye gider “ tebligat kanuna göre tebligat sigortalı çalışana yapıldığından esastan görüşmeye yer olmadığına ve reddine” kararı verir. İtiraz eder sonuç yine aynı. Başbakanlığa Bİmer vasıtasıyla ulaşır tez zamanda cevap gelir “ mesele şöyle şöyle olmuştur” diye bir cevap alınca tekrar kısa bir sürede cevap gelir “ mesele özetlediğimiz gibi mahkemedeki itiraz süresi beklenmeli ama yapacak bir şey yok bu borç sizin borcunuzdur ödeyiniz yoksa icra bankalara bloke vs işlem yapılır mealinde bir cevaptır.
Sanayide kaçak ve kayıt dışılığı önleyemeyen devletimiz geçimini sağlamakta sorun yaşayan sanatkara yazdığı bu 18 100 lira özel usulsüzlük cezası mantıklı mıdır? Aynı şartlarda çalışan basit usül bir mükellefin yıllık ödediği para bin lira bile değildir. Yani bu vatandaştan istenen para 18 yılda basit usül bir işyerinin vergisine karşılık gelmektedir. Bu adalet mi? Sorunu dinleyen yok, çözüm için çaba harcayan yok. Ortada bir sorun var sorun öyle ortada duruyor. Kim çözecek bu sorunu? Daha ne yapmalıdır ki bu sorun ortadan kalksın. İllaki yazar kasalar mı kırılması lazım? illaki çok acı olaylar mı yaşanması lazım bu vb saçmalıkları önlemek için! Kimse meseleyi çözeyim derdinde değil genel mantık “ ya devlete gitmiyor mu bu öde kurtul diyor” ama kimse sanatkarın bu parayı kazanmak için yıllarca çalışacağını düşünmüyor. Bakalım bu yazıma cevap verecek yürekli bir siyasetçimiz var mı?
Merakla bekliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları