Kavak yelleri
13 Ağustos 2016, CumartesiTweet |
Merhaba güzel gazetemin güzel okurları!
"Özlem" kelimesi size kimi hatırlatır ya da neyi hatırlatır? Bende şu aralar ağır bir şekilde uyanan bir duygu bu özlem. En güzel duygulardan biri bence. Hatıraları, anıları geri sardığınızda hayatınızda yaşadığınız en mutlu, en güzel anları barındırır içinde. Tabii en sevdiğiniz insanlarla... Ha bir de umut vardır içinde. Kavuşma umudu. Yani o geri sarımlarda, yüzünüzdeki sırıtkan ifadenin başka bir açıklaması olabilir mi? Gözünüzü açıp kapatınca yanınızda görmek istediğiniz insanlar çok güzel değil mi? Peki ya uyanınca olmak istediğiniz yerin dayanılmaz cazibesini ne yapacağız? Çekim çekim çekiyor insanı. "Ah" diyorsun, "Gün gelse de...", "Gün gelse de kavuşsak!"
YABANCILIK ÇEKİLMİYORDU
Üniversite son sınıfın son dönemleri falandı. Bir grup yakın arkadaş oturduk, sohbet muhabbet, gırgır şamata... "Vay be mezun olup gideceğiz, her gün her gün görüşemeyeceğiz" dedik. Alışmışız uyanınca ilk önce birbirimizi görmeye, hep beraber kahvaltılara, derse girmelere, kahve içmelere, tatil yapmaya... Abartısız her anımız beraber geçiyordu. Birbirimizden başka da birçok arkadaşımız vardı ama hani bazısının tadı bir başka olur ya? O hesaptı bizimki de. Biz de arkadaşlarımızı birbirimiz ile kaynaştırırdık. Böylece yine hep beraber takılırdık. Hepimiz aynı kafada olduğumuz için arkadaşlarımızın birbiriyle kaynaşması da çok kısa sürerdi zaten. Yabancılık çekmek diye bir şey işlemiyordu yani. O konuda çok şanslıyım yaa... Hiçbir arkadaşımın bir diğeriyle anlaşamadığına denk gelmedim. Her kim olursa olsun hep gerçekten "tanıştıklarına memnun oldular." Çok hoşuma gidiyor her seferinde. Bu muhabbet esnasında tabii ki biri çıktı ve "Yılda bir kez falan toplanırız ya, di mi?" diye sordu. Hep beraber atladık hemen "Tabii ki görüşürüz. Yılda iki kez bile görüşürüz, hem yılda bir kez görüşmek az değil mi ya?" falan diye. Başımızda kavak yelleri esiyor tabii. Öğrenciyiz. İşten güçten haberimiz mi var? Sonra herkes dağıldı memleketine, oraya, buraya... İş bulma süreçleri, alışma süreçleri falan. İrtibat hiçbir zaman kopmadı.
BULUŞMAK MÜMKÜN OLMUYOR
2013'te mezun oldum. 2013'ten bu yana da hepsiyle görüştüm, görüşmeye devam ediyorum. Ama hiçbir zaman o planladığımız "toplu buluşma"yı gerçekleştiremedik. "Yılda bir kez az değil mi yaa?" diyen bizler, üç yılda bir kez bile hep beraber denk gelemedik. O zamanlar hesaplayamıyorduk ama çok normalmiş aslında böyle olması. İnsan iki üç kişilik bir plan yaptığında bile illa bir şey çıkar, son dakika bir kişi iptal olur falan filan. Kaldı ki sen 10 kişiyi bir araya toplamayı hayal ediyorsun. Üstelik herkes farklı illerde yaşarken, farklı işlerde çalışırken... 2013 sonrası buluşmalarımızda hep bir yanımız eksikti, hem mutlu hem buruktuk. Ya o eksik, ya sen... Umudumuz düğünler oldu. Evlenenler oluyor Allah'tan da birkaç eksikle de olsa toplanabiliyoruz. Arkadaşlık ilişkilerine çok fazla önem veririm. Kolay kolay insan yüceltmem gözümde. Yücelttiklerim de hep "iyi ki" dedirtti sağ olsunlar. Bunun güvenciyle sımsıkı sarılasım gelir daha... Her zaman bu konuda ultra şanslı olduğumdan bahsederim. Binlerce kez şükürler olsun. Anlayacağınız özledim be sevgili okurlar! Çok özledim hem de! O klişe cümle var ya hani? "Öğrencilik yıllarınızı mumla ararsınız, mumla. Kıymetini bilin!" Hıh işte tam da o mesele benimkisi. Kıymetini bildik çok şükür. Buradan üniversiteyi yeni kazanan arkadaşlara sesleniyorum. Yukarıda belirttiğim klişe cepte zaten genç arkadaşlar! Ona ilaveten "Okulu uzatmak aslında kötü bir fikir değil bence" cümlesini ekliyorum. Sonra "Uyarmadın" demeyin yani.
Başımızda kavak yellerinin estiği zamanlara ithaf edelim o zaman cumartesi şarkısını. Leman Sam eşlik etsin bizlere sevgili okurlar ve desin ki:
"Biz bir dalın üzümüyüz aslında.
Birimiz şişede şarap,
Birimiz kadehte şampanya,
İkimiz ömür boyu çakır keyif...
Başımızda kavak yelleri esiyormuş, essin!
Adam sen de keyfimiz yerinde!
Lay lay lay lay lay lay lay lay..."
Özlemini duyduğunuz ne varsa, sıcak bir kavuşmayla son bulsun! Güzel bir hafta sonu geçirmenizi dilerim. Hoşçakalın sevgili okurlarım!