Bu kaçıncı pazartesi?
12 Mart 2016, CumartesiTweet |
Havaların güzelleşmesinden bahsetmiştim geçen hafta. Bu hafta da ona yakın bir şeylerden söz edeceğim. Koskoca yazı devirdiğimiz yetmezmiş gibi, sonbahar ve kışı da devirdik. Geldi çattı bahar ayları! İnsanı, ister istemez bazı kıpırdamalara sürüklüyor bu aylar. Şu aralar hemen hemen herkesin kafasında kırmızı alarm var ve o alarm "Yaz geliyor!" diye bağırıyor.
"Spora başlamam lazım" ile "Diyete başlamam lazım" kıyasıya mücadele içinde. Gönül, ikisi birden olsun istese de dokuz ay yatmanın verdiği hamlık buna müsaade etmiyor ki. Alışmışız araç kullanmaya, eve gidince ne bulursak yemeye... Oh... Bir el yağda, bir el balda... İkisine birden yüklenince, hunharca dürtülerek uyandırılmış gibi oluyoruz. Bilirsiniz ki gıcık bir durumdur. En azından benim için. Gözlerimi bir anda fal taşı gibi açarak uyanmama sebep olur. Bu yüzden yavaş gitmekte fayda var bence.
MACERAYA GEREK YOK
Diyet işi ilk zamanlar insanı asabi yapıyor. Bilimsel midir bilinmez ama gerçek olduğu kesin yani. El, ekmeğe gitmeye alışmış bir kere. Bir nevi refleks. Tam o anda beyin uyarıyor, "O elini indir!" diye garipten bir ses yankılanıyor. Düşünsene sana emrediyor. Sana yahu sana! O kim ki? Evet! Sinir sebebi bu bence, kesin kanaat getirdim şu an. Senin de gözlerin usulca salata falan arıyor artık ama ne yapacaksın işte kafada ekmek var. Halbuki kendini şartlamak, sürekli frenlemek yerine güzel güzel ikna etmeye çalışsan her şey daha kolay. İnsan kendi damarını da yolunu da bilir ne de olsa. Maceraya gerek yok.
Ertelemeyi sever misiniz? Ben bayılırım. En çok bayıldığımsa alarm ertelemek. "Beş dakika daha" cümlesi en sevdiğim kalıptır mesela. Şimdi bugünü salı varsayalım. Arkadaşınla oturmuş, diyet muhabbeti yapıyorsun. Muhabbetin sonu belli. Ya sen ya da o gaza gelmiş bir şekilde, "Ne zaman başlıyoruz?" diye soracak ve diğer ağızdan otomatik bir cevap gelecek "Pazartesi!" diye. Yahu resmi kurumda işe başlamıyoruz ki. Bu kaçıncı ve neden pazartesi? Beyninin erteleme mekanizması çoktan devreye girdi de o yüzden. Yani sen de ertelemeye bayılıyorsun. Nur topu gibi ortak özelliğimiz var artık. Böyle böyle kaç pazartesiyi ziyan ettik peki? Salının nesi var? Garibim, güzel başlangıçlar için biçilmiş kaftan potansiyelli yedi günden biri sadece. İşin acıklı yanıysa, "Ne de olsa diyete başlayacağım" düşüncesiyle, diyete karar vermeden önceki haline göre daha fazla yemeğe saldırmak.
EN GÜZELİ YÜRÜYÜŞ
Spora başlamak daha kolay bence. Açılışı yürüyüşle yapma şansın var. Çok şükür ki yürüme yeteneğimiz var, zorlanmayız. Git gide tempoyu da artırabilirsek tadından yenmez! 5-6 kilometrelik bir yolu adımlarınızla şenlendirdikten sonra, "O kadar yürüdüğüme değsin canım" dersiniz ve açlığınızı gururunuzla bastırırsınız. Bu da işin "güzel güzel ikna etme" kısmı. Kesin bilgi sevgili okurlar, bizzat denedim. Tekrar deneme vaktim bile geldi.
Şüphesiz ki, hepimiz için azim ve istikrar diliyor olacağım. Yapabilecek güçteyiz ve bunun farkındayız diyerek son gazlamamı da yapayım. Siz köşeyi genelde hangi saatlerde okumayı tercih ediyorsunuz bilemiyorum ama ben bu hafta uyku vaktine yakın saatlerde yazmayı tercih ettim. Şu anı, mutfakta bir bardak su içtikten sonra bardağı tezgahta bırakıp uyuma vakti olarak tanımlayabilirim. Hatta en yakışanı da bu olur. Sizleri haftaya cumartesi aynı yerde bekliyor olacağım!
***
Geçen haftaki "Tasarruflu Çalma Listesi" başlıklı yazım için gelen mailler arasında bir de şarkı önerisi vardı, değinmeden geçemedim. Shaggy'nin Boombastic şarkısı... Öneriyi ne yönde değerlendirdiğimi merak edenler Youtube kanalından şarkıyı dinleyebilir. Aklınıza ilk gelen seçenek doğrudur, güvenebilirsiniz efendim. Hoşçakalın!