Takip Et
  • 30 Mart 2023, Perşembe

MUSA'NIN YANINDA DURMAK LAZIM...

Geçtiğimiz Cumartesi, bu ülkenin yetiştirdiği önemli bir dava adamının, imanlı bir Türkün, bir Alperen'in ve en önemlisi de bir Şehid'in ölüm yıldönümüydü...

Bundan tam 14 yıl önce bir seçim gezisi için kiralanan helikopterin Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde düşmesi sonucu hayatını kaybedenlerin arasında ne yazık ki Muhsin Yazıcıoğlu da vardı.

Onun ölümüne sebep olan olayın kaza mı yoksa bir suikast mı olduğu hususu resmi olarak hala netlik kazanmamış olsa da, söz konusu olayın bir suikast ve failinin de FETÖ olduğundan ne benim, ne de kamuoyunun kahir ekseriyetinin zerre şüphesi yok...

Muhsin Yazıcıoğlu, hayatının her döneminde doğruluk, dürüstlük ve mertlikten şaşmayan, düşünceleriyle, sözleriyle ve davranışlarıyla örnek bir şahsiyet, büyük bir aksiyon adamı ve vatansever bir dava adamıydı.

Türk siyasetinin de önemli bir figürü olan Yazıcıoğlu, siyaset hayatı boyunca asla döneklik yapmamış, bir kere bile olsa davasını satmamış, haksızlık ve yanlış karşısında elif gibi dimdik durmuş, kısacası adam gibi bir adamdı...

Beşbuçuk yılı hücrede olmak üzere, ömrünün yedi buçuk yılını "mekteb-i sufiyye" diye nitelendirdiği hapiste geçirmiş olan Yazıcıoğlu'nun, "Zindanmış bu karanlık oda ne gam! Bana imanımın ışığı yeter" sözü O'nun ne kadar kavi bir imana, ne kadar gözüpek ve korkusuz bir şahsiyete sahip olduğunu göstermiyor mu?

Bizler her türlü rahatlık altında namazlarımızı ihmal ederken, bu Adam'ın gözaltında kaldığı ve askıda olduğu günlerde bile çıplak vaziyette namaz kılmaya çalıştığını kaçımız biliyoruz ki?

Ortalığın fırıldaklarla dolu olduğu bugünlerde, "İki saniye sonrasına garantimiz olmayan bir hayatımız için fırıldak olmaya gerek yok" diyen ve davası uğruna dimdik duran bu Adam gibilere o kadar çok ihtiyacımız var ki...

O, her türlü vesayete ve darbeye karşı çıkan bir adamdı. Bu nedenle de 28 Şubat'taki tüm baskılara rağmen Refah-Yol hükümetine destek verdi. Onun "Ordu gözbebeğimizdir; ancak namlusunu millete çevirmiş tanka selam durmam" sözü, bence darbelere karşı söylenebilecek en muazzam sözdür...

Ölümüne sebep olan suikasttan önce tamı tamına 17 şüpheli kazadan kurtulan Şehit Muhsin Yazıcıoğlu'nun 1996 yılında Erbakanın da olduğu mecliste yaptığı şu tarihi konuşma sanki tam da bu günü anlatır gibi;

"Bugün acaba millet iradesi mi, yoksa bir kısım medyanın iradesi mi diye bizi bir tercihe zorladınız. İşte bu noktada ben milletin iradesinden yana tavrımı koymak istiyorum. Ama öbür tarafta birşeyi daha söylüyorum; Sizin iktidar olmanızı engellemek suretiyle, 'Efendim, Müslümanların iktidarını önlediniz' sözünü size söyletmeyeceğim"

Bu sözlerin, milli olanlarla gayri millilerin, vatan sevdalılarıyla Kandil'den emir alanların arasında geçecek olan önümüzdeki seçimlerde oy kullanacak herkesin kulağına küpe olmasını diliyorum...

Tek başına kalsa da ömrünün son nefesine kadar bu millet adına mücadele edeceğini söyleyen Muhsin Yazıcıoğlu bir sözünde de şöyle diyordu;

Firavun’a karşı çıkmak yetmez, Musa’nın yanında olmak gerekir!

O halde, böylesine bir vatanseverin sözüne kulak verelim ve önümüzdeki seçimlerde Firavuna karşı Musa'nın yanında olalım.

Malcolm X'in “İster mermi kullansın, ister oy pusulası, insan iyi nişan almalı; kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı” sözü gereğince, kuklayla beraber kuklacıları da mağlup edelim...

Son sözü gene Merhum Muhsin Yazıcıoğlu söylesin;

Haksız bir davada zirve olmaktansa, haklı bir davada zerre olmayı tercih ederim...

Esen Kalın...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.