Takip Et
  • 14 Mart 2019, Perşembe

SEÇİM AHLAKI, AHLAKIN SEÇİMİ...

Hepimizin bildiği gibi, 15-20 gün sonra ülkemizde yerel seçimler gerçekleştirilecek. Seçime sayılı günlerin kaldığı bu günlerde ise belediyeler adeta hizmet  seferberliği başlatmış vaziyetteler. Sanki sihirli bir değnek değmiş gibi, yıllardır ihmal edilen yollar asfaltlanmakta, kaldırımlar tamir edilmekte, parkeler yenilenmekte, park ve bahçeler ise hummalı bir çalışmanın alanı olmaktadır.

Daha önce randevu bile verilmeyen vatandaşın ayağına kadar gidilmekte ve muhtarların bir dedikleri iki edilmemektedir.

Doğrusu bütün bunları görünce, "Keşke hep seçim olsa" demekten kendini alamıyor insan.

Nasıl böyle düşünmeyelim ki;

* Ancak seçim zamanlarında vatandaş olduğumuz fark ediliyor ve değer veriliyor,

* Yıllardır bekleyen sorunlar kendiliğinden çözülüyor,

* Kapımıza kadar yiyecekler ve yakacak getiriliyor,

* Bize ve çocuklarımıza iş ve yardım vaat ediliyor,

* Çoğu sözde kalacak olsa bile, yaşadığımız ilçe veya şehirlerin adeta bir Cennete dönüşeceği müjdeleniyor,

* Aklıma gelmeyen daha bir sürü hizmet ve vaatler...

İşin tuhaf tarafı, seçim öncesi süratle yapılmakta olan işlerin çoğunun, belediyelere yasalarla yüklenen rutin işlerden olmalarıdır. Yani, sadece seçim zamanlarında değil, vatandaşlara her zaman sunulması gereken hizmet ve yardımlar, seçim öncesi dönemde bir lütufmuş gibi lanse edilerek bizlerin gözleri boyanmaktadır.

Belediyelerin seçim öncesi gerçekleştirdikleri olağan dışı tavır ve davranışlar sadece bu kadar mı dersiniz?

Tabii ki hayır.

Bir de partilerince tekrar aday gösterilen mevcut başkanların sergiledikleri tavırlara bakalım;

Normal zamanda makam odalarından çıkmayan başkanlar, artık hiçbir cenaze merasimini kaçırmıyorlar.

Onlar artık düğün ve sünnet merasimlerinin baş konukları.

Kebap dükkanı, züccaciye, kasap ve manav gibi mekanların açılışlarında boy göstermek ve kurdela kesmek, başkanların rutin işleri haline gelmiş vaziyette. Utanmasalar, seyyar satıcıların arabaları önünde bile açılış yapacaklar.

Onların bu hallerini ve cömertliklerini görünce, valla ne yalan söyleyeyim, insanın seçim döneminde düğün ve sünnet yapası ya da iş yeri açası geliyor...

Kısacası, bir oy fazla almak için, siyasi partiler ve adaylarca her yol denenmektedir.

Hatta, bitmemiş yatırımların göstermelik açılışları bile yapılmakta ve daha önce açılışı yapılan yerler tekrar tekrar açılmaktadır.

Bütün bu yapılanların adına biz "makyaj belediyeciliği" diyoruz.

Daha açık haliyle, altyapı yatırımlarından olmayan ve vatandaşın oyunu almak için yapılan her türlü göstermelik ve küçük çaplı işlere makyaj, bu tür işlerle uğraşan belediyelerin yaptıklarına da makyaj (ya da kaldırım) belediyeciliği denir.

Altyapıları tamamlanmadan ve alelade bir şekilde yapılan bu tür işler, doğal olarak kısa sürede bozulmaktadırlar. Bir makyajın ilk fırsatta akıp gerçek yüzün ortaya çıkması gibi, seçimler biter bitmez bu tür işlerin foyası da hemen ortaya çıkmakta ve dolayısıyla da yapılan bütün masraflar ve harcanan emek boşa gitmiş olmaktadır.

Belirtilmesi gereken diğer önemli bir husus ise şudur:

Seçim zamanlarında yapılan makyaj belediyeciliği, bazı müteahhitlerin varlıklarına varlık katmaları için önemli fırsatlar doğurmaktadır. Büyük çaplı işlerden olmadıkları için, genellikle doğrudan yandaş müteahhitlere verilen bu tür işler, normalinin kat kat üzerinde maliyetlerle gerçekleştirilmekte ve bu suretle de bazı müteahhitler, tabiri caizse, köşeyi dönmektedirler. İşlerin aciliyeti bahane edilerek apar topar yapılan bu işler, yeni seçim zenginlerinin ortaya çıkmasına vesile olmaktadır.

Yapılan makyaj işlerinin ve diğer fahiş masrafların maliyeti bazen borçlanma yolu ile karşılanmakta, bu da belediyelerin ağır bir borç yükü altına girmelerine sebep olmaktadır. Tabii ki bütün bunların acı faturasını seçim sonrasında vatandaşlar ödeyeceklerdir.

Seçim öncesinde gözlemlenen etik dışı davranışlardan bir diğeri ise, haksız işten çıkarmalar ve işe almalardır. Üç-beş oy için kamu kaynakları peşkeş çekilmekte ve kadrolar ahlaksızca doldurulmaktadır. Maalesef bu ahlaksız pazarlıkta suçlu olanlar sadece siyasi parti ya da başkanlar olmamakta, seçim dönemini ganimet bilip atağa geçen bir kısım vatandaşlarımız da bu etik dışı işlerin tarafı olmaktadırlar.

Değerli Okurlarım,

Şimdiye kadar anlatılan seçime dair bütün masrafların tabii ki bir bilançosu olacaktır. Zannediyor musunuz ki bu bilançonun faturasını sadece adaylar ya da iktidara gelecek siyasi partinin yandaşları çekecek?

Yapılan israfların, hovardaca harcanan paraların ve belediyelerde şişirilen kadroların faturasını bütün halkın yükleneceğinden emin olabilirsiniz. Yani, seçim öncesi yenilen hurmalar, seçimden sonra halkı tırmalayacaktır. Bu nedenle, belediyelerin göz boyayan yatırımlarına ve hesapsız yardımlarına her yolla tepkimizi göstermek vatandaşlık görevi ve kendimize olan saygının bir gereğidir.

Belediyelere, makyaj ya da kaldırım belediyeciliği yerine, gerçek hizmet belediyeciliği yapmalarını zorlayacak tavır ve davranışlar sergileyelim.

Unutmayalım, seçim derdi geçicidir, geçim derdi kalıcı...

Esen Kalın...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.