Takip Et
  • 15 Kasım 2018, Perşembe

ŞEYTAN İŞ BULAMAYINCA KÜLÜ KARIŞTIRIRMIŞ...

Değerli Okurlarım,

Türkiye ilginç bir ülke; sakin ve huzurlu bir ayımız geçmez bu ülkede. Gündem çok hızlı değişir ve gündemi takip etmek isteyen insanların gösterdikleri çaba adeta başlarını döndürür.

Peki gündem değişikliği her zaman olağan bir şekilde mi gerçekleşir? Tabi ki hayır.

Gündem, olağan hadiselerden çok, genellikle birilerin müdahalesiyle değişir. Ülkemizde, "sanki özel görevlendirilmiş" birtakım insanlar ve güç odakları devamlı suni gündem oluşturma peşindedirler. Bu kişi ve odaklar, yemezler içmezler, kendilerinin ya da tetikçiliğini yaptıkları merkezlerin menfaatleri doğrultusunda gündem belirlerler. Eğer gündemin doğal yollardan değişimi menfaatleri ile örtüşmüşse, işleri daha da kolaylaşır ve gündemi ajite etmek için olanca güçleriyle saldırmaya başlarlar.

Peki,bu adamlar yeni gündem bulmakta zorlanırlarsa, elleri kolları bağlı sakin sakin otururlar mı? Burda da cevap, "Tabi ki hayır" olacaktır.

O halde cevap nedir?

İşte bu sorunun cevabı, bu haftaki yazımızın konusunu oluşturacaktır.

Anadolu'da, Yozgat yörelerinde bir söz vardır;

"Şeytan iş bulamayınca, külü karıştırır"

Bizim suni gündemciler de aynen bu sözdeki şeytanlar gibiler. Baktılar insanların kafasını karıştıracak ve toplumu kamplara ayırıp birbirlerine düşürecek gündem konusu bulamıyorlar, hemen eski defterleri karıştırıp gündem konusu bulurlar. Nedense bu gündem konuları, genellikle insanların inançları, milli duyguları ve Atatürk hakkında olur.

Bu tetikçi suni gündemciler konu sıkıntısı çekiyor olacaklar ki, son zamanlarda gene külleri karıştırmaya başladılar. Önce Andımız gündem konusu oldu, sonra ezanın Türkçe okunması ve en sonunda da Edirne'de bir üniversite öğrencisinin 10 Kasım törenindekilere "Atatürk ilah değildir" diye bağırması sonucu yakalanarak tutuklanması. Yani bilindik oyunlar tekrar tekrar ısıtılarak gündem oluşturulmaktadır.

Bu suni gündemcilerden biri, geçen günlerde durduk yerde mecliste, "Ezan  ve Kuran Türkçe okunsun" gibi sözler sarf etti. Halbuki ülke gündeminde hiç böyle bir konu yoktu. Üstelik sicili ve ağzı bozuk bu milletvekili, muhtemeldir ki ezanı anlayacak kadar da Arapça bilmekteydi.

Yerel seçim için neredeyse geriye doğru sayım başlamışken, partisinin genel başkan yardımcılığını da yapmış bu milletvekilinin tavrı karşısında, "Buyur burdan yak" demekten başka birşey gelmiyor insanın aklına.

Soruyorum böylesi insanlara;

Niye oynuyorsunuz milletin inancıyla kardeşim?

Ezan sizi niye rahatsız ediyor?

Sen ve senin gibiler beş vakit namaz kılacaktınız da, ezanın Arapça olması mı mani oldu size?

Ezan (her ülkede olduğu gibi) ülkemizde de Arapça okunuyorken, tarihin bir döneminde Türkçe okundu ve ardından yine Arapça okunmaya başlandı. Bütün bunlar, seneler önce oldu bitti ve konu kapandı. Bugün bu konuyu kurcalamanın kime ne faydası var? Böyle bir tartışmanın anlamsızlığı hala anlaşılmadı mı...

Ezan, Müslümanları namaza davet eden bir simge ve Dünyadaki tüm Müslümanların anladığı bir ortak çağrı. Dünyanın her yerinde, ezanı duyan insanlar bilirler ki namaz vakti girdi.

Dilinin Arapça olması mı sizi rahatsız eden, yoksa başka bir karın ağrınız mı var?

Ezan yerine çan olsaydı çok mu anlamlı olacaktı?

Peki Fransada ezan Fransızca okunsa, bir kelime fransızca bilmeden sen bunun namaza çağrı olduğunu anlayabilecek misin?

Yoksa gayen, ezandan başlayarak Müslümanları parçalamak ve dinlerini yok etmek mi?

Lütfen oynamayın şu milletin simgeleriyle ve dinin ritüelleriyle. Çekin ellerinizi manevi değerlerden...

Bu konuda ilgili şahsın partisine bir önerim var;

Eğer muhalefet olmaktan memnunsanız ve iktidar olmak gibi bir niyetiniz yoksa, seçimlerde bu milletvekili gibilerin sayılarını artır ve meydanlarda avazları çıktığı kadar " Türkçe ezan istiyoruz, Türkçe Kuran istiyoruz" diye bağırttır. Ama bu durumun şöyle bir riski olduğunu da bil; bunu yaparsan kesinlikle iktidar olamazsın da, ana muhalefeti bırak, tarihin tozlu raflarında yerini alabilirsin.

ALKIŞLAR "EGEM PLATFORMU"NA...

Değerli Dostlarım,

Geçtiğimiz Perşembe gününden başlayarak, hafta sonu boyunca Ankara'da Ege Rüzgarları esti.

Egem Platformu tarafından onbirincisi düzenlenen Ege İlleri Türkiye Tanıtım Günleri, Ankara'da yaşayan ve diğer illerden gelen Egelilere unutulmaz anlar yaşattı.

Egem Platformu, Ege Bölgesini oluşturan illerin Ankara'da faaliyet gösteren vakıf ve derneklerinin bir araya gelmesi ile 2005 yılında ortaya çıkan bir platformdur. Platformun dönem başkanlığı her yıl bir dernek tarafından üstlenilmektedir. Bu yıl başkanlık, İzmir Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından yürütülmektedir.

Platform, ilki 2007 yılında olmak üzere, her yıl Ankara'da "Ege İlleri Türkiye Tanıtım Günleri" düzenlemektedir.

Bu genel bilgilerden sonra, gelelim bu seneki fuarla ilgili izlenimlere;

Siyasilerden, bürokratlardan ve halktan yoğun bir katılımın olduğu fuarın açılış gününde, ağırlıklı olarak Aydınlılara ait etkinlikler sahne aldı. Nazilli Belediyesi Mehteran Takımı ile 45 kişilik Aydınlılar Derneği Kuvva-i Zeybek Ekibinin muhteşem gösterileri açılışa katılanlarca büyük bir ilgi ve beğeni ile izlendi.

Cuma günü sahne alan Denizlililer Derneği amatör korosunun seslendirdiği Ege Türküleri Konseri harikaydı.

Cumartesi günü ise Afyonlu yöresel bir ses sanatçısının performansı sahne aldı. Bu performansın devamında, Aydın Büyükşehir Belediyesi Kadın Mehteran Takımı ile Aydınlılar Derneği Kuvva-i Zeybek Ekibinin doyumsuz gösterileri, fuara gelen kalabalık bir kitle tarafından zevkle izlendi. Aydınlılar Derneği Başkanı Halil Apaydın'ın Sarı Zeybek Türküsü eşliğindeki muhteşem solo folklör gösterisi ise günün en anlamlı performansıydı.

Egedeki il ve ilçelerden gelen resmi kuruluşlar ile özel teşebbüse ait çok sayıda firmanın stand açtığı üç günlük fuar süresince, Egeliler hemşehrileri ile buluşup sohbetler ettiler ve yöresel ürünler satan standlardan alışveriş yapma imkanı buldular.

Gurbette yaşayan Egelilere doyumsuz birkaç gün yaşatan fuar tertip komitesi üyelerini canı gönülden tebrik eder ve hemşehri dayanışmasına vesile olan bu tür etkinliklerin artarak devam etmesini dilerim.

Öte yandan, Platform başkanlığı İzmir'e ait olmasına rağmen, bu sene de fuarın lokomotifi olan "Aydınlılar Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği"nin Başkanı Halil Apaydın ve ekibine de özel teşekkürlerimi sunarım.

Esen Kalın Dostlarım...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.