Takip Et
  • 27 Ağustos 2020, Perşembe

BÜYÜK RESMİ ISKALAMAYIN...

Ortada bir problem varsa, probleme takılıp kalmak yerine, çözüme odaklanmak en iyisidir. Mevcut problemlere takılı kalmak, bırakın çözüme katkı sağlamayı, bazen problemlerin artmasına ve hatta yeni problemlerin ortaya çıkmasına yol açar. Bu durum, aynı zamanda çözüm yolunda boşa harcanan zaman ve enerji  israfı demektir.

Bahsettiğim genel prensibe rağmen, bazen probleme geri dönüp yeniden gözden geçirmemizin faydalı olacağını düşünenlerdenim. Zira bazı durumlarda, ortaya koyduğunuz mükemmel çözüm, değişen şartlar karşısında anlamsız ve geçersiz hale gelebilmektedir.

Tıpkı şu yaşanmış hikayede olduğu gibi;

Choluteca Köprüsü’nü hiç duydunuz mu? Ya da köprünüun başında gelenlerden haberdar mısınız?

Choluteca Köprüsü, Honduras'taki Choluteca nehri üzerinde 22 yıldır hiçbir yere ulaşmayan, 484 metre uzunluğundaki bir köprüdür.

Honduras, fırtına ve kasırgalarıyla meşhur bir bölgede yer aldığından, Choluteca Nehri üzerinde inşa edilen her köprü şiddetli hava şartlarına yenik düşmektedir. Bu nedenle, 1996 yılında Choluteca nehri üzerinde her türlü koşullara dayanıklı yeni bir köprü inşa edilmesine karar verilir ve  bir Japon firmasıyla da anlaşma sağlanır. Yapılan anlaşma gereğince Japonlar, oldukça güçlü doğal şartlara dayanacak şekilde tasarlanmış sağlam bir köprü inşa ettiler. Günümüzün tasarım ve mühendislik harikası olan yeni Choluteca köprüsü 1998’de halkın hizmetine açıldı. İnsanlar nehrin bir kıyısından diğerine geçerken yeni köprüye hayran kalmaktan kendilerini alamıyorlardı. Yeni köprü, Choluteca’nın gurur ve mutluluk kaynağı idi.

Köprünün hizmete açıldığı yılın Ekim ayında Mitch Kasırgası Honduras’ı vurdu. Dört günde altı aylık yağışa karşılık gelecek şekilde yağmur yağdı. Her yerde yıkım vardı. Choluteca nehri yükseldi ve tüm bölgeyi su bastı. 7 bin kişi hayatını kaybetti. Biri hariç, Honduras’taki bütün köprüler yıkılmıştı. Evet, yeni yapılan Choluteca köprüsü sapasağlam ayakta kalmayı başarmıştı. Ama ortada bir sorun vardı. Köprü olduğu gibi dururken, ona ulaşım sağlayan bütün bağlantı yolları yok olmuştu. Önceden köprüye bağlantı sağlayan yol olduğuna dair en ufak bir işaret bile kalmamıştı. Üstelik sorunların hepsi bu kadar da değildi. Yaşanan taşkın Choluteca nehrinin yatağını değiştirmiş ve yeni bir kanal yaratmıştı; nehir artık köprünün altından değil, yanından akıyordu. Choluteca Köprüsü şiddetli kasırgada sapasağlam ayakta kalabilmilmeyi başarmasına rağmen, artık "hiçlik" üzerinde ayakta duran bir köprü haline gelmişti. Hiçbir yere ulaşmayan, fonksiyonsuz ve tekbaşına bir köprü...

Choluteca Köprüsünün hikayesinden çıkarılacak önemli dersler olduğunu düşünüyorum.

Dünya çok büyük bir hızla değişiyor. Hızla değişen dünyada, alacağımız kararlar için eskisinden çok daha fazla düşünmek zorundayız. Değişime uyum sağlayayamadığımız durumlarda, alacağımız kararlar hüsranla sonuçlanabilir.

Yeni bir işyeri açmaya mı karar verdiniz? Acele etmeyin. Herşeyin artısını ve eksisini düşünmüş olduğunuz anda bile, bazı şeyler değişmiş olabilir. İşyerini açacağınız semtteki şartlar, kuracağınız işin piyasada geçerliliği, maliyetler ve daha bir sürü faktörleri son ana kadar tekrar tekrar değerlendirmeniz gerekmektedir.

Bizim sorunumuz, belli bir problem için en iyi çözümü ortaya koymaya, en güçlü ve en iyi ürünü ortaya çıkarmaya odaklanmamızdır. Çoğu zaman problemin kendisinin değişebileceğini unuturuz. Oysa ki problemin değişme ve ihtiyacın ortadan kalkma olasılığı her zaman mevcuttur.

Bazen de problemlere aşırı odaklanmamız sebebiyle, basit bir çözüm yerine zor olanı seçerek, zaman ve enerji israfının yanına bir de parasal israfı ekleriz. NASA’nın, uzaya yolladığı astronotlar yer çekimsiz ortamda mürekkepli kalemlerle yazı yazamayacakları için, uzun zaman ve milyon dolarlar harcayarak özel bir dolma kalem üretmesi bunun en net örneklerinden biridir. Oysa Sovyetlerin bu soruna çözümü oldukça basitti; kurşun kalem kullanmak...

Gelelim geçen hafta Karadeniz Bölgesinin bir çok şehrinde yaşanan sel felaketlerini, anlatmış olduğum hususlar çerçevesinde, değerlendirmeye;

Yıllarca çalışıp, dişinizden tırnağınızdan artırdığınız paralarla başınızı sokacak bir ev yapıyorsunuz; öyle bir ev yapıyorsunuz ki, inşaatında hiçbir masraftan kaçmıyor ve en iyi malzemeleri kullanıyorsunuz. Sonuçta ortaya mükemmel bir ev çıkıyor ve artık ev probleminiz çözülmüş vaziyette.

Siz öyle zannedin...

Kritik bir hata yaptınız ve büyük fotoğrafı gözden kaçırdınız. O güzelim evi, gidip iki vadininin arasına ve dere kenarına yaptınız. Sonuçta ne mi oldu? Geçen hafta yaşanılanlar oldu; dağlardan biriken yağmur suları toplanıp vadiye indi ve en sağlam evleri bile yerle bir etti. Yaşanılan felakette, bırakın ev ve mallarınızı, canlarınızın derdine düştünüz. Ölenlere Allahtan rahmet, kalanlara da sabırlar diliyorum.

Demek ki, kararlarımızda ve problemlerin çözümünde öncelikle bakmamız gereken şey, büyük resim olmalıdır. Büyük resmi gözden kaçırdığımızda, malesef resimdeki hiç bir figürün anlamı kalmamaktadır.

Ormanda var olan ve ağaçları mahveden böcek istilasını önleyemediğiniz müddetçe, ormanın göbeğindeki bahçenize diktiğiniz en iyi cins ve dayanıklı ağaçların hiçbir anlamı olmayacaktır...

Lütfen büyük fotoğrafı ıskalamayın...

Esen Kalın... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.