Takip Et
  • 27 Aralık 2018, Perşembe

HAD BİLMEK VE HAD BİLDİRMEK...

Değerli Okurlarım,

Geçen hafta içerisinde, yerli bir televizyon kanalında yayınlanan "Halk Arenası" isimli programın konukları, Türk tiyatro ve sinemasının iki önemli ismi Metin Akpınar ve Müjdat Gezen oldu.

Ünlü televizyon programcısı Uğur Dündar'ın moderatörlüğünü yaptığı program sırasında, sözkonusu iki sanatçının sarfettiği sözler ise toplumun çok büyük kesiminde infial oluşturdu. Zira, bu iki kişinin tavrı ve sözleri, ne sanatçılıklarıyla, ne de toplumdaki saygınlıklarıyla asla bağdaşır nitelikte değildi.

Sözkonusu programda Müjdat Gezen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik olarak, "Herkesi azarlıyor, herkese parmak sallıyor, millete "haddini bil" diyor. Bak Recep Tayyip Erdoğan, sen benim, bizim vatanseverliğimizi sınayamazsın. Haddini bil." ifadelerini kullandı.

Diğer konuk Metin Akpınar ise;

“Adnan Menderes Rusya ile görüşecekti ihtilal oldu. Süleyman Demirel kuzeye döndüğü zaman ihtilal oldu. Bakalım darısı kimin başına".

...

Kutuplaşma ve kargaşadan kurtulmamızın tek çaresi demokrasi diye düşünüyorum. Oraya ulaşabilirsek kavga dövüş olmaz, bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak, her faşizmin karşılaştığı gibi, belki liderini ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki de başka liderlerin yaşadığı kötü sonları yaşayabilir" şeklindeki skandal ifadelerle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı idam ve ölümle tehdit etti.

Sevgili Okurlarım,

Uzun yıllar boyunca sanatçılıkları ile toplumun saygı ve sevgisini kazanan bu iki şahsiyetin sözkonusu skandal sözleri üzerine, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, toplumda büyük bir tepki dalgası oluştu. İnsanlar, sosyal medya ve diğer iletişim araçları üzerinden ilgililer hakkında gerekli işlemlerin yapılması yönünde savcıları göreve davet ettiler.

Bunun üzerine de, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanını hedef alarak, hakaret içerikli sözler söyleyip darbe ve ölüm tehdidinde bulundukları" gerekçesiyle, 22/12/2018 tarihinde Müjdat Gezen ve Metin Akpınar hakkında soruşturma başlatılmıştır.

Öte yandan, sözkonusu tepkilerin ardından, program sunucusu Uğur Dündar iki sanatçıya da sahip çıkarak, onların "demokrasi sevdalısı ve savaşçısı büyük sanatçılar" olduklarını dile getirmiştir. Bu sözlere şaşırmamak elde değil...

Sevgili Okurlarım,

Sözlüklerde "haddini bilmek" ibaresi, bilgi seviyesinin ve gücünün ne ölçüde olduğunu bilip ona göre davranmak, kendisine uygun olanın veya yapabileceğinin ötesine geçmemek; "haddini bilmez" ise, bilgi seviyesinin gerektirdiği şekilde davranmayan, küstah olarak açıklanıyor.

Bazılarına göre İslamın şartı beş değil yedidir. Altıncısı haddini bilmek, yedincisi de had bilmeyene haddini bildirmektir.

Öte yandan, bugüne kadar "haddini bilmekle ilgili" bir sürü şey söylenmiş ve yazılıp çizilmiştir.

Mesela hoppalık, züppelik ve hafif meşreplik yapan kişilere söylenen, "Ağır ol, molla desinler" diye bir atasözümüz bile vardır.

Zira, ağırbaşlı, sözünü bilen kimselere toplum tarafından saygı gösterilirken, hafif davranmak, hoppalık yapmak insanın itibarını azaltır.

Şimdi gelelim, yazımızın başında ayrıntılarını anlattığımız olayı, "had bilmek" çerçevesinde açıklamaya;

Hatırlayınız, Müjdat Gezen denilen kişi, ilgili programın hemen başında, parmaklarını sallaya sallaya Cumhurbaşkanımız hakkında "Haddini bileceksin!" diye haykırmıştı. Gezen aslında bu sözüyle, "had bildirmenin" anlamlarından biri olan "küstah" kelimesine tam da uyan bir tavır sergilemiştir. Zira, "haddini bileceksin" diye parmak sallayıp tehdit ettiği kişi, bu milletin yarısından fazlasının sevip saydığı bir Cumhurbaşkanıdır. Merak ettiğim husus, Gezen'in bu tehdidinin evvelinde Cumhurbaşkanımız için sarfettiği "Diktatör" sözü gerçek olmuş olsaydı, acaba bu sözü sarfedip sarfedemeyeceğidir.

Öte yandan, biz Gezen'i yıllarca tiyatro ve sinema sanatçısı diye, Darbukatör Bayram diye sevdik. Eğer bu kişi son yıllardaki tasvip edilmeyen tavrını sanat hayatına başlamadan önce sergileseydi, sanatçı olarak halkın gönlünde asla yer edemezdi. Gel gör ki, bu kişi halkın gönlünde yer bulduktan sonra hadsizleşti. Yani, önce güzel yüzünü, sonra çirkin yüzünü gösterdi. Yazık etti kendine, hem de çok yazık...

Programın diğer konuğu Metin Akpınar'ın sözleri ise, sadece Cumhurbaşkanına yönelik olmakla kalmadı, darbe çığırtkanlığına kadar gitti. Demokrasiden bahsederken, sonucunun kendi istediği gibi olmamaması durumunda tasvip etmediği garip bir demokrasiden bahsettiği anlaşıldı. Yani Metin Akpınar, tövbe ederken günah işleyen adam gibiydi. Hem de, bu ülkenin Cumhurbaşkanını ölüm ve idamla tehdit edecek kadar hadsizleşerek...

Oysa ne severdik küçüklüğümüzde, Zeki Alasya ile beraber oynadığı oyunları ve çevirdiği filmleri. O da Müjdat Gezen gibi malesef aldattı bizi. Keşke Onun bu kötü yönünü hiç bilmeseydik te, hep sevseydik...

Sevgili Dostlarım,

Konunun özeti şu;

Hem Müjdat Gezen'in hem de Metin Akpınar'ın sahip oldukları gurur, gerçekleri görmelerini engelledi ve hadsizlik yapmalarına sebep oldu. Savcılıktaki halleri ve verdikleri ifadeler, pişmanlık emareleri  gösteriyordu. Yaşını başını almış adamların dilleri sebebiyle düştükleri hale üzülmedim değil doğrusu. Onları görünce, Hz. Ali'nin söylediği şu söz aklıma geldi:

"Söylemediğin sözün hâkimi, söylediğin sözün mahkumusun"

Oysa, had bilmek ne güzel bir davranıştır. Çünkü, haddini bilmek kendini bilmektir...

Son söz:

"Sen seni bil sen seni, sen seni bilmezsen patlatırlar enseni"

Haddini bilenlerden olmak dileğiyle, esen kalın sevgili okurlarım... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.