Takip Et
  • 7 Aralık 2023, Perşembe

BİZİ KULAĞIMIZDAN ZEHİRLEDİLER...

Vücudumuzun dışarıya açılan pencereleri olan beş duyu organımız sayesinde görür, işitir, tad alır, koklar ve hissederiz. Bu duyu organlarımızın hepsinin ortak bir özelliği daha var ki, o da ruhumuzun besin kapıları olmalarıdır. Bu pencerelerden içeriye güzellikler sızdığında ruh beslenir, kötülükler sızdığında ise kirlenir.

Bu duyu organları içerisinde özellikle biri var ki, pek çok açıdan diğerlerine göre biraz daha önde gelir.

Evet, kulaktan bahsediyorum, işitme duyu organımız olan kulaktan...

Eskilerin deyimiyle, vücudun beslenmesi ağızla, ruhun beslenmesi ise kulakla olurmuş.

"Ağaç kökünden insan kulağından sulanır" diyen Hz. Mevlana, bu sebeple olsa gerek sözün, sesin, ve sazın en güzelini kullanmış, bu suretle de sadece insanlar değil, hayvanlar, bitkiler ve hatta dağlar bile kendisinden etkilenmiş. O, Yüce Allah'ın "Oku" emriyle başlattığı "söz medeniyeti"ne, "Dinle" diyerek hakkıyla işitmeyi de eklemiştir. Denilebilir ki “Oku!” ve “Dinle!” emirleri İslâm Medeniyetinin en önem-

li iki mihenk taşıdır...

Zehirlenme denildiğinde ilk akla gelen ağız ya da burun yoluyla zehirlenme olsa da, ruhun, aklın ve kalbin zehirlenmesi kulak yoluyla olur. Nasıl ki uygun olmayan su ya da başka bir gıda maddesi verildiğinde bitkiler bile kuruyorsa, insanın kulağından giren her kötü söz ve ses de ruhu karartır ve zehirler. İşte bu sebeple, Şeyh Edebali'nin “Evladım insanlar kulağından zehirlenir, her duyduğuna inanma” nasihatine dikkatle kulak vermek gerekir...

Uzmanlar dinlemeyi "Herhangi bir konu ile ilgili konuşmaları duymak, anlamak ve öğrenmek için sesler üzerinde dikkati yoğunlaştırmak" şeklinde tarif ederler.

Çirkin, yalan ve ahlak sınırını aşan her türlü ses ve söz kalbi kirletir, ruhu karartır ve akla ziyan verir. Bu nedenle ağızdan çıkan söz kadar, kulaktan giren söze de dikkat etmek ve hakkıyla dinlemeyi bilmek lazımdır.

Vücudunu besleyen besinlerin organik, sağlıklı ve temizini arayan insanoğlu, kulağından girip ruhunu besleyen seslerin neden güzelini, faydalısını, doğrusunu, kısacası zehirli olmayanını aramaz ki?

İşitmeye engel olamayabilirsiniz, fakat dinlemek sizin elinizdedir. Bu nedenle sözün hakikatlisini, ahlakisini ve estetik olanını dinlemek gerekir. Buna ilaveten, kulaktan beslenmek için beden kulağının yanı sıra, kalp kulağını da açmak elzemdir...

Dinlemek görmekten daha önemlidir. Unutmayalım ki gözleri görmeyen peygamber vardır da, kulağı duymayan peygamber yoktur. Belki de sırf bu yüzden, bizim medeniyetimize "söz medeniyeti" denilmiştir...

Kişi kulağından nasıl zehirlenir sorusunun cevabı olan şu hususlarda özellikle dikkatli olmak gerekmektedir;

Öncelikle, doğru olup olmadığını sorgulamadan, her duyulan söze inanmayın...

Duyduklarınıza gereğinden fazla değer vermek de zararlıdır. Bu durum bazen kişinin kendi değerini yitirmesine sebep olur...

Sözü söyleyene dikkat edin. Özellikle de bizdenmiş gibi görünüp bizden olmayanların sözlerine karşı oldukça ihtiyatlı davranın. Zira bizi en çok da bizden görünenlerin yalanları zehirledi...

Sözün tesiri, onun hakikat, ahlak ve estetik özelliklere sahip olması ile doğrudan alakalıdır. Bu özelliklerden yoksun olan söz boş lakırtıdan ibarettir. Sesin ve sözün estetiğine kapılıp doğruluğunu ve ahlakiliğini ihmal etme gafletine asla düşmemek lazımdır...

Müzik ruhun gıdasıdır" sözünü yanlış anlayıp, her müziği faydalı bilmemek gerekir. Unutmayınız ki ruha gıda olan müzik, estetik özellikler taşıyan ve özellikle de sözlerinde ahlaksızlık bulunmayan müziktir...

Sloganlaşmış, eskiden beri söylenegelen ve çoğunluk söylüyor diye her sözü doğru kabul etmemek gerekir. Eğer her sözü doğru kabul edersek;

"Bal tutan parmağını yalar" deyip haramı içselleştirmiş,

“Köprüden geçene kadar ayıya dayı de” sözüne kanıp yalanı normalleştirmiş,

“Üzümü ye, bağını sorma” deyip helal-haram kaygısından vazgeçmiş,

“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” deyip zulme ve haksızlığa prim vermiş oluruz...

Son söz;

Kulağınızı kalbinize yakın tutun, bazen sessizlikle anlatılanları duyabilirsiniz...

 

Esen Kalın... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.