Takip Et
  • 2 Haziran 2022, Perşembe

"AH ZAMANE GENÇLERİ" DİYECEĞİNİZE...

Diyebilirim ki yaşadığımız toplumsal ve ailevi sorunların ana sebeplerinden biri, kuşaklar arası çatışmadır.

Yetişkinlerin "Ah zamane gençleri" diye başlayan serzenişlerine karşın, gençlerin "Bizi anlamıyorlar" kabilinden şikayetleri kıyasıya mücadele halindeler...

Yetişkinlerin çoğu, geçmişin değerleri ve bakış açısıyla bugüne ve geleceğe şekil vermeye çalışıyorken, gençlerin çoğunun ya geçmişten haberleri yok, ya da bizi biz yapan değerlerden...

Sonuç mu?

Birbirlerini anlamayan ve sürekli çatışma halindeki ebeveynler ve çocukları...

Son yıllarda sıkça X, Y, Z, Alfa kuşağı gibi kavramları duyar olduk. Farklı dönemlerde doğup yetişen insanları ifade eden bu kavramların taşıdığı anlamları iyi tahlil etmek lazım. Zira her neslin sahip olduğu imkan ve şartlar, o neslin dünyaya bakış açısını önemli ölçüde etkilemektedir. İşte sorun tam da bu noktada başlıyor ve adı da, "Kuşaklar arası çatışma"...

Bahsi geçen çatışmanın en yoğun olanı ise, 1965-1980 yılları arasında doğan X kuşağı ile 1990-2010 yılları arasında doğanların oluşturduğu Z kuşağı arasında cereyan etmekte.

Gençlerden oluşan Z kuşağına göre, yaşlılardan oluşan X kuşağındakiler aksi, inatçı, huysuz, tutucu ve geçimsiz iken, X kuşağındakilere göre de Z kuşağı bireyleri heyecanlı, sabırsız, aşırı özgüvenli, bireyselci, dağınık, internet bağımlısı, lakayd, saygısız ve hatta ahlaksızlar. Oysa ki Z kuşağının neredeyse tamamı X kuşağının çocukları...

İnsan ister istemez, "Eğer Z kuşağı çocukları bu kadar kötüyse, bu durumun oluşmasında X kuşağının hiç mi payı yok" diye sormaktan kendini alamıyor...

Bu sorunun cevabını, Z kuşağından X kuşağına yazılmış şu satırlarda bulmak mümkün:

Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakındığınızı görüyorum....

Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum.

Gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?

Ülkenin başını belaya sokan olayların baş aktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?

Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte bizim hayallerimizi ve geleceğimizi çaldı. Bu soruları çalanlar biz miydik?

Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler acaba hangi üniversitelerde okuyorlar?

Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen gençler mi?

Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?

Sinemada 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?

Siz yetişkinler!

Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da, önce kendinize bakın. “Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!” gibi klişe sloganlardan vazgeçin. Çünkü sizler bu ülkenin bugünüsünüz ve önce bugünü kurtarın.

Siz uyanıp yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihale ediyorsunuz?

Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz...

Kan damlayan, şiddet kusan rezil senaryoları siz yazdırıyorsunuz.

Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.

...

Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.

Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.

Siz, para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehirleri betona boğarken, bizlerden geleceği inşa etmemizi bekleyemezsiniz

Ahlaktan sınıfta kalmışken, bize üst perdeden ahlak dersi veremezsiniz.

Size bir şey söyleyeyim mi?

Yeni nesilde öyle sizin sandığınız kadar sıkıntı yok, hepsi pırıl pırıl.

Asıl sıkıntı, yeni nesile eski kaliteli nesilleri unutturan sizlerde. Geçmişini unutturduğunuz bir nesile, gelecekten ödev veremezsiniz!

...

Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, belki biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik.

Ama hiç kusura bakmayın, emanet kabul edecek durumda değiliz.

"Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!” diye şikayet edip durmayı ve “Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!” diyerek duygu sömürüsü yapmayı artık bırakın.

Evet, ben 21 yaşındayım, ama Fatih’in İstanbul’u fethettiği olgunlukta değilim. Çünkü benim babam II. Murad, hocam da Akşemseddin değil. Zaten sayenizde, İstanbul da artık eski İstanbul değil...

İşte durum aynen böyle dostlarım.

Toplum bir bütündür ve bu bütünü oluşturan tüm yapı taşları uyum içerisinde olmalıdır. Bunun için de, her nesil kendisine özgü avantaj ve dezavantajlarını bilerek hareket etmeli, önyargılardan kurtulmalı, empati yapmalı, saygı ve sevgi çerçevesinde iletişim kurmalıdır.

Eleştirirken önce kendimize bakmalı, sonra diğerlerinin eksik ve yanlışlarına odaklanmalıyız...

Birbirimizle çatışmak yerine, bir diğerimizin artılarından yararlanma yolunu seçmeliyiz ki, herkes kazansın...

Esen Kalın... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.