Günümüzde medya o kadar güçlü hale geldi ki sıradan bir haberin verilişinde bile bir sürü manipülasyon ile karşılaşmaktayız. Pandemi süreci ile birlikte ekonomik krizin, siyasal krize ve ardından sosyal-kültürel krize dönüşmesiyle birlikte Batı ideolojisi medya gücüyle dünyayı yönetmeye ağırlık vermektedir. Bu durum doğal olarak medyaya ağır ve büyük yükler yüklemektedir. Medyada bu yüklerin altından kalkmak için sürekli aynı tarz programlar ve aynı kişilerle haber ya da başka türden programlarla günü kurtarmaktadır.

Bu krizler sürerken çıkan Rusya-Ukrayna savaşı krizleri derinleştirdiği gibi ikinci Soğuk Savaş sürecinin görünür olmasının yolunu açmıştır. Bu savaş sürecinde Batı tandanslı medyaya bakıldığında yoğun propaganda yöntemlerinin üretildiği ve işletildiği görülmektedir. Haber programları Rusya ve Putin aleyhine delil üreten programlar ve konuşmacılarla dolup taşmaktadır. Bu programların ve konuşmacıların tek bir amacı var nereye ve kime hizmet ediyorlarsa onun adına empati ve sempati oluşturmak. Buradan küresel kamuoyu yaratmaktır.

Şu an yaşanan bu yoğun krizler süreci nereye evrilmektedir? Bu yazının asıl amacı bu sorunun cevabını vermektir.

Medya tarafından yok sayılan Çin Halk Cumhuriyeti geleceğin yükselen ekonomik gücü olarak yükselmektedir. Yenidünyayı temsilen Çin Halk Cumhuriyeti ve Asya, doğunun yükselen gücü olarak yol alırken bir yumuşak güç olarak medyayı da önemsemektedir. Bu önemsemeyi ise kamu diplomasisi bağlamında medyanın gücünü kendi ülke güzelliklerini tanıtarak yapmaktadır. Bu programlarda hem Çin doğası hem de kültürü tanıtılmaktadır. Ayrıca küresel kamuoyu yaratmak için dünyayı kurtaran sanal tek başına savaşan kahramanlar kullanmamaktadır. Kısaca, Batı’yı temsil eden medya sanal bir dünyada kitleleri yaşatıp sahte mutluluklar yaratmaya çalışırken, dünyanın doğusu Endüstri 4.0’a geçme aşamasında hızla yolunu almakta. Yeni gelen gerçek dünyayı inşa etmek için yürümektedir.