Takip Et
  • 10 Nisan 2017, Pazartesi

Yorumsuz

Bugünkü yazıma yorum katmadan eski siyasi liderlerimizin parlamenter sistem veya başkanlık sistemi hakkındaki beyanlarını sizlerle paylaşmak istedim. 16 Nisan referandumuna giderken belki bir fikir verebilir

 

NECMETTİN ERBAKAN

1973 MSP Seçim beyannamesinde şu ifadeler yer almaktadır.Milletimizin

gaye edindiği büyük maddi ve manevi kalkınma hareketlerinde gereken süratin sağlanması için,Devlet mekanizmasının ve teşrii organların,milli azim,irade ve süratin tecelli ettirecek vasıfta olması şarttır...

Bu cümleden olarak,Başkanlık sistemi getirilecektir:

Devlet başkanlığı olan Cumhurbaşkanlığı ile Hükümet başkanlığı olan Başbakanlık birleştirilecek icraya kuvvet,sürat ve müesseriyet sağlanacaktır.

Başkanı tek dereceli olarak millet seçecektir.Böylece Devlet-Millet kaynaşması ve bütünleşmesi kendiliğinden olacak ve Cumhurbaşkanlığı seçimi mevzuunda rejimimizi yıpratan iç ve dış süpelükasyonlara imkan kalmayacaktır

 

ALPASLAN TÜRKEŞ

Alpaslan Türkeş,1975 yılında yazdığı"TEMEL GÖRÜŞLER"isimli kitabında şöyle demektedir;

Çağımız kuvvetli,adil ve hızlı icra çağıdır.TÜRK milleti,dünya imparatorlukları kurduğu devirlerde kuvvetli,adil ve hızlı icra sistemini uygulamıştır,kuvvetli ve hızlı icra,icra gücünün tek elde toplanmasıyla mümkündür.

Bunun için tarih ve töremize uygun olarak Başkanlık sistemini savunuyoruz.İcrayı,Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık olarak ikiye bölemeyiz.

 

TURGUT ÖZAL

Bizim ğibi ülkelerde,birazda tabiatı icabı milli yapısı çok çeşitli yerlerden gelen bir ülkede parlamentoda birtakım tıkanıklıklar,zorluklar vardır.

Parlamenter sistemden Başkanlık sistemine geçersek,bu parlamentonun denetleme görevini,yani asli görevini yapması demektir.

Yasama yapan parlamento'nun icradan tamamıyla ayrılması lazım.bu nasıl olacak? Başkanlık sistemi olmadığı zaman, Hükümet parlamento içinden seçiliyor.Bakanın hep iki vasfı var,ya devlet adamı vasfı ya siyasetçi vasfı.

Benim tecrübem şunu gösterdi.parlamento'da siyasi vasıf hep ön plana çıkar.Halbuki Başkanlık sisteminde Devlet adamı vasfı hep ön plana çıkar,çünkü seçilme endişesi yoktur. O Cumhurbaşkanı ile gelir onunla gider.

 

MUHSİN YAZICIOĞLU

Muhsin yazıcıoglu 15 mart 1977 tarihli Genç Arkadaş Dergisi'nde Başkanlık sistemi için şunları söylemiştir:

Artık türk milleti kendi kültür ve manevi değerlerine uzanmalı,tarihinin zengin tecrübesinden faydalanarak güçlü iktidarını kurmalıdır.

Bunun için,tek Başkanlık sistemi kabuledilmelidir. Böylece halk tarafından doğrudan seçilecek bir lider çoğunluk partisine değil,doğrudan millete karşı sorumlu olacaktır.

Başkan, milli irade doğrudan halk da tecelli ettiği içinde ikinci derecede değil birinci derecede fonksiyon sahibi olacaktır.

Böylece Başkan,partiler arasındaki kısır çekişmeleri bir tarafa atarak,vatanperver,bilgili ve idealist güçlere dayanarak liyakatliler idarasinin kurulmasını sağlama imkanı bulacaktır.

 

SÜLEYMAN DEMİREL

Başbakanlığı döneminde Özal'ın Başkanlık(Cumhurbaşkanlığı) sistemi önerisine sürekli karşı çıkmış olan Demirel,1997 yılında Başkanlık sistemini savunmaya başlamıştır.

Demirel 65 milyonluk Türkiye'nin daha iyi yönetilebilmesi için Başkanlık sistemine geçmesi gerektiğini belirtmiştir.

Sorunun sistem sorunu olduğunu belirten Demirel,4 yıl 3 ayda tam altı hükümet onayladığından yakınarak bu durumun ister istemez parlamenter sistemi tartışılır hale getirdiğini belirtmiş,bu nedenle başkanlık yada yarı başkanlık sisteminin Türkiye'ye uygun olduğunu savunmuştur.

Demirel en azından Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi gerektiğini ve Avrupa'nın yüzde 80'inde Cumhurbaşkanı'nı halkın seçtiğini ifade etmişti.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.