Takip Et

Yrd. Doç. Dr. Durmuş AKALIN

Cenevre-2 Konferansı

20 Ocak 2014, Pazartesi

     

Önümüzdeki hafta İsviçre’nin Cenevre kentinde Cenevre-2 olarak tarif edilen ve Suriye’nin görüşüleceği bir konferans toplanacak. 2013’ün sonlarına doğru daha yakın bir zamanda yine aynı şehirde İran’ın nükleer faaliyetleri üzerine bir toplantı yapılmıştı. Bu toplantıdan çıkan olumlu havanın etkisiyle yine aynı şehirde toplanacak olan Cenevre-2 Konferansı Suriye konusunda gelinen son noktayı ele alacak. Konferansa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ülkeleri, Avrupa Birliği, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türkiye ile birlikte birçok bölge ülkesinin katılacak olması son derece önemli. Çünkü şimdiye kadar birbiri ile siyasi rekabet içinde bulunan ülkelerin hemen hepsinin aynı masada olması, konferansa dair ümitleri arttırıyor. Ancak konferansa katılımı konusunda İran üzerine oluşan tereddüt Amerika tarafından tam olarak ortadan kalkmış değil. Konferansı önemli yapan bir diğer husus ise Suriye’ye ve Beşar Esed’e karşı takınılacak tavır konusunda bir konsensüsün sağlanma ihtimali. Ne var ki bu nokta, konferansın en zor başlıklarından birini teşkil edecek. Daha konferans toplanmadan Amerika ve Rusya’nın iki kutup başını oluşturacağını söyleyebiliriz. Diğer devletlerin bu iki merkezden hangisine doğru kayacakları ise Suriye’nin de geleceğini belirleyecek.

Ancak görüşmeler öncesinde Amerika’da kafa karışıklığının devam ettiğini söylemek mümkün. Amerikalılar Suriye’de Esed’in gidip kalmasından çok ileride kendilerini daha fazla bölgeye çekecek bir kaos ortamını yaratmak istemiyorlar. Üstelik Suriye’deki muhalefetin güçsüzlüğü ve dağınıklığı onları Esed sonrası için oldukça endişelendiriyor. Aynı zamanda muhalefetin içinde olması kesinlikle arzu edilmeyen örgütler var. Öte yandan Körfez ülkeleri ve Türkiye gibi ülkeler ise meselenin bir an önce çözülmesi konusunda ve Esed’in gitmesi noktasında tüm kartlarını devreye sokacaklar. Özellikle Türkiye açısından Suriye, dış politikada bir girdaba doğru gidiyor ve meselenin izalesi aciliyet kesb ediyor. Konferansta karşılaşılacak en büyük güçlük ise hem içeride hem de dışarıda ikna edilmesi gereken çok fazla muhatabın olması. Ne yazık ki Suriye’nin geleceği artık sadece Suriyelilerin elinde olan bir durum değil. Mesele uluslararası aktörlerin çıkarlarına göre tarif ediliyor ve olaylara yaklaşım da buna göre şekilleniyor. Suriye meselesinin çözümünü karmaşık hale getiren ana nokta ise konunun uluslararası dengelerde yaratacağı değişiklik. Ancak şu gerçekliği de belirtmek gerekir ki Suriye’deki sorunu aşacak olan ve yeni bir Suriye inşa edecek olanlar kesinlikle Suriyelilerdir. Taşıma suyla değirmen dönmeyeceği gibi dışarıdan destekle Suriye’de iktidarlar kurmak pek de geleceği olan bir anlayış olamaz.

Cenevre-2 Konferansı’ndan -her ne olursa olsun- belli kararlar çıkacağa benziyor. Bir çözümsüzlük halinde bile çözümsüzlüğün kendisi bir karar olarak telakki edilerek buna göre her muhatap pozisyon alacak. O yüzden de bu görüşmeler son derece önemli. Buradan çıkan sonuçların yaptırım gücü ise ortaya çıkan konsensüsün genişliği ile mümkün olacak. Hal böyle olunca da içeride sağlıklı bir muhalefetin ortaya çıkamayışı, Suriye içinde muhatap bulmayı da önemli hale getiriyor. Cenevre-2 Konferansı artıları ve eksileriyle hesaplandığında kesinlikle artıların ağır bastığı bir toplantı olacak. Çünkü tek başına silahları susturma imkânı bile, tek bir artı olarak tüm eksilerden daha anlamlıdır. Ancak sorunun kalıcı çözümü tüm bölge ele alındığında mümkün olabilir. Suriye’yi, İran’ı, İsrail’i, Lübnan’ı, Mısır’ı ve diğer ülkeler ile Suriye içinde ve dışında faaliyet gösteren örgütleri bu işin içine katmadan sacayağının bir tarafı hep eksik kalacak ve en ufak bir sorunda yine meseleler kendi girdabını yaratmaya başlayacaktır. 



Yazarın Tüm Yazıları

I.Dünya Savaşı’nın 100. Yıldönümü ve Bölgemizde Ortadan Kalkan Sınırlar

13 Ağustos 2014, Çarşamba

Geleceğimiz tehdit altında

22 Temmuz 2014, Salı

Savaş mı yoksa barış mı?

2 Temmuz 2014, Çarşamba

Sıcak topraklarda sıcak gelişmeler

17 Haziran 2014, Salı

Güney Sudan’da bitmeyen gerginlik

29 Nisan 2014, Salı

Mezarlıklarımızda neden servi ağaçları var?

22 Nisan 2014, Salı

İnsan merkezli bakmak

8 Nisan 2014, Salı

Türkiye’nin Seçimi

31 Mart 2014, Pazartesi

Uluslararası siyasette tıkanmışlık

10 Mart 2014, Pazartesi

Rus Siyaseti ve Ukrayna’daki Gerilim

3 Mart 2014, Pazartesi

Bölgemizde yeni gelişmeler

17 Şubat 2014, Pazartesi

Yayılan hoşnutsuzluk

10 Şubat 2014, Pazartesi

Mısır’da Gelinen Son Durum ve Bölge Huzuru

3 Şubat 2014, Pazartesi

Cenevre-2 Konferansı

20 Ocak 2014, Pazartesi

Savrulma

13 Ocak 2014, Pazartesi

Güney Sudan’da darbe teşebbüsü

6 Ocak 2014, Pazartesi

Kervan yolda düzülür

30 Aralık 2013, Pazartesi

Göksu Fırkateyni ve Aden Körfezi’ndeki korsanlar

23 Aralık 2013, Pazartesi

Ortadoğu’da Amerikan varlığı ve önümüzdeki Amerikan seçimleri

16 Aralık 2013, Pazartesi

Fransa’nın Orta Afrika’da Askeri Operasyonu

9 Aralık 2013, Pazartesi

İran İle Yürütülen Görüşmeler ve Cenevre’den Çıkan Anlaşma

2 Aralık 2013, Pazartesi

Hollande’ın İsrail ziyareti

25 Kasım 2013, Pazartesi

Dış politikada ince ayar ve Irak

18 Kasım 2013, Pazartesi

Libya’da Arap Sonbaharı

11 Kasım 2013, Pazartesi

Sudan’daki Gelişmeler ve Abyei Referandumu

4 Kasım 2013, Pazartesi

Gaye vasıtayı meşru kılar mı?

28 Ekim 2013, Pazartesi

İyi Bayramlar

14 Ekim 2013, Pazartesi

Dünyanın Petrole Olan İlgisi ve Günümüz Petrol Şirketlerinin Doğuşu

7 Ekim 2013, Pazartesi

İdare-i Maslahatçılık

30 Eylül 2013, Pazartesi

Nereden Çıktı Bu Silahlı Radikal Örgütler?

23 Eylül 2013, Pazartesi

Büyük Güçlerin Suriye’deki Çıkarlarının Tarihi Serüveni

16 Eylül 2013, Pazartesi

Suriye Dosyası: Suriye’nin Hikâyesi

9 Eylül 2013, Pazartesi

Türkiye’nin Hatıra Defterinde Avrupa Notları

2 Eylül 2013, Pazartesi

Ortadoğu’da iki kere iki dört eder mi?

26 Ağustos 2013, Pazartesi

Mısır ve Makûs Talihi

19 Ağustos 2013, Pazartesi