Takip Et

SON DAKİKA

Yrd. Doç. Dr. Durmuş AKALIN

Dünyanın Petrole Olan İlgisi ve Günümüz Petrol Şirketlerinin Doğuşu

7 Ekim 2013, Pazartesi

     

Petrol, dünyanın geç keşfettiği ancak keşfinden sonra paylaşamadığı bir yer altı zenginliğidir. Bu zenginlik öylesine dikkat çekicidir ki onun için birçok kavga, kargaşa hatta savaş yapılmış hala da yapılmaktadır. Petrolün hikâyesi ise son derece ilgi çekicidir. Petrol çok eski tarihlerden beri bilinirdi. Eski tarihlerde “Kaya Yağı” olarak bilinen petrol, bezler sayesinde emdirilerek toplanıyordu. Petrolün ilk çıktığı yer olarak Irak, İran, Azerbaycan toprakları iddia edilmektedir. Meşhur seyyah Marco Polo seyahatnamesinde Bakü’den geçerken petrolden bahsetmektedir. Ayrıca petrolün ticari amaçlarla kullanıldığı şeklinde bilgi vermektedir.

Ticari amaçlarla günümüzdeki petrolün ilk elde edilişi ise “Pennsylvania Rock Oil Company” adlı bir şirket tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nde olmuştur. XIX. yüzyılın tam ortasına denk gelen bir dönemde Amerikalı iki yatırımcı kurdukları şirketle ticari kazançlar elde etmek istediler. Aynı dönemlerde eczanelerde ilaç olarak da kullanılan bu kaya yağı hızlı bir şekilde aydınlatma sisteminde kullanılmaya başlandı.

Petrolün Ortadoğu’da ticari amaçlarla çıkışı ise Anglo-Persian Oil Company adlı şirket tarafından İran’da oldu. İngiltere’nin kontrolünde olan bu ilk şirket İran’da çok geniş ticari imtiyazlarla birlikte önemli bir mevki elde etti. Amerikalı önemli bir yatırımcı olan Colouste Gulbenkain, 1904 yılında Padişah II. Abdülhamid’e Irak’taki petrol yatakları üzerine olan raporunu sundu. Bunun üzerine günümüzde de hala muhabbeti yapılan II. Abdülhamid’in petrol bulunduğu tahmin edilen yerleri şahsi mülkü haline getirmesi oldu. Aynı zamanda Osmanlı Devleti, Anglo-Persian Oil Company, Royal Dutch Shell ve German Deutsche Bank’a belli ortaklıklarla Osmanlı Devleti’nde petrol arama iznini verdi. Osmanlı Devleti’nden sonra da petrolün çıkartılması ve taşınması konusunda İngiltere ve Fransa kendi aralarında anlaşmaya vardılar. Sykes-Picot Antlaşması ile bu durum garanti altına alındı. İngiltere ve Fransa’nın kendi arasındaki vardığı anlaşmalar Amerika Birleşik Devletleri’nin dikkatini çekti. Amerika bu noktada açık kapı politikasının uygulanmasına taraftardı. Ticaretin tüm uluslara açık olması gerektiği Amerika’nın hassas noktalarından biriydi. Bu sayede bölgede kendine de rahatlıkla yer bulabilirdi. Osmanlı Devleti’nin güç kaybetmesi ile birlikte verdiği imtiyazlar Irak Petroleum Company adlı şirkete geçti. İran’da imtiyazlar elde eden Anglo-Persian Oil Company de BP adlı günümüzdeki şirkete dönüştü. Royal Dutch Shell adlı şirket de birkaç isim değişikliğinden sonra günümüzün Mobil adlı şirketinin yerini aldı.

1927 yılında Kerkük yakınlarında büyük miktarda petrol bulundu ve burası 1930’lu yılların sonuna kadar Irak’ın önemli gelir kalemlerinden biri oldu. Bu zamana kadar petrolün sadece İran ve Irak sahasında olduğu tahmin ediliyordu. Basra Körfezi’nin batı yakasında petrolün olduğuna dair çok fazla veri de bulunmuyordu. Standart Oil of California Company, körfezin batı yakasında 1932’den itibaren petrol olduğuna dair işaretler ortaya çıkınca Suudi kralına başvuru yaptı. Aynı dönemde Anglo-Persian Company adlı şirket Standart Oil of California Company’in bu teklifine çok da fazla ilgi göstermeyip rahatsızlık duymadı. İşte tam da bu noktada Suud kralı İngiliz ilgisini yeterli görmeyince 1933’te 50.000 pound karşılığında Basra Körfezi’nin tüm batı yakasında petrol arama imtiyazını Amerikan desteklik Standart Oil of California şirketine verdi. Bu olay Amerikalıların Ortadoğu’da petrol merkezli olarak ilk yerleşmesi oldu. Açılan bu kapı ise daha sonra sonuna kadar aralandı ve bölgenin petrol imtiyazları konusunda Amerikalılar günümüze kadar süren bir avantaj yakalamış oldular. İlerleyen süreçte Amerikan kaynaklı ARAMCO tam anlamıyla Suudi Arabistan üzerinde etkin güç oldu.

Petrol, Ortadoğu ülkelerine hem zenginlik hem de uluslararası ilişkilerde yeni bir güç kazandırdı. Bu sayede Ortadoğu ülkelerine önemli bir ilgi oluştu. Suudi Arabistan, Irak, İran gibi ülkeler elde ettikleri gelirlerle toplumları üzerinde büyük değişiklikler yapmak için niyetlendiler. Örneğin Suudi Arabistan Cübeyl ve Yanbu adlı şehirlerde 70 milyar dolar tutarındaki devasa bir sanayileşme politikasını uygulamak istedi. Ayrıca Filistin meselesi ve İsrail karşıtı duruşları gibi konularda seslerini daha fazla duyurmalarına yardımcı oldu. Ancak petrolün uluslararası ilişkilerdeki gücü sürekli artan bir grafik izlemedi. Amerika kıtalarında ve Azerbaycan gibi başka üretim sahalarının mevcudiyeti ile ortaya çıkan rekabet petrol üzerinde tek bir politika oluşmasına engel oldu. Bu ise Ortadoğu ülkelerinin politikalarını dayatmada ellerini zayıflattı. Ayrıca iç siyasi dengelerin uluslararası ilişkilere bağlı olan yönü bu hedefe ulaşmasında engeller çıkarttı.

Genel olarak değerlendirmek gerekirse petrol, XIX. ve XX. yüzyılda dünyaya yepyeni bir zenginlik bahşetti. Bu zenginlik üzerinde bulunan ülkeler ile bu zenginlikten yararlanmak isteyen ülkeler artık petrolün çekiciliğine bir kere kapılmışlardı. Çekicilik bir süre sonra rekabeti ve rekabet de çatışmaları ve savaşları beraberinde getirdi. Zenginliğin üzerinde bulunan ülkelerdeki yönetimlerin doğru ve yanlışlarından çok uluslararası yapılara uygunluğu öncelik haline geldi. Bir süre sonra da petrol çıkartan ülkelerde kronik siyasi sorunlar baş gösterdi. Bu sorunlar ulus devlet olmaları süreçlerini henüz tamamlamayan ve yeni kurulan bu devletleri sürekli baskı ve çatışma içinde bıraktı. Bu baskı ve çatışma ortamı da günümüzde görüldüğü üzere halen daha devam etmektedir. 



Yazarın Tüm Yazıları

I.Dünya Savaşı’nın 100. Yıldönümü ve Bölgemizde Ortadan Kalkan Sınırlar

13 Ağustos 2014, Çarşamba

Geleceğimiz tehdit altında

22 Temmuz 2014, Salı

Savaş mı yoksa barış mı?

2 Temmuz 2014, Çarşamba

Sıcak topraklarda sıcak gelişmeler

17 Haziran 2014, Salı

Güney Sudan’da bitmeyen gerginlik

29 Nisan 2014, Salı

Mezarlıklarımızda neden servi ağaçları var?

22 Nisan 2014, Salı

İnsan merkezli bakmak

8 Nisan 2014, Salı

Türkiye’nin Seçimi

31 Mart 2014, Pazartesi

Uluslararası siyasette tıkanmışlık

10 Mart 2014, Pazartesi

Rus Siyaseti ve Ukrayna’daki Gerilim

3 Mart 2014, Pazartesi

Bölgemizde yeni gelişmeler

17 Şubat 2014, Pazartesi

Yayılan hoşnutsuzluk

10 Şubat 2014, Pazartesi

Mısır’da Gelinen Son Durum ve Bölge Huzuru

3 Şubat 2014, Pazartesi

Cenevre-2 Konferansı

20 Ocak 2014, Pazartesi

Savrulma

13 Ocak 2014, Pazartesi

Güney Sudan’da darbe teşebbüsü

6 Ocak 2014, Pazartesi

Kervan yolda düzülür

30 Aralık 2013, Pazartesi

Göksu Fırkateyni ve Aden Körfezi’ndeki korsanlar

23 Aralık 2013, Pazartesi

Ortadoğu’da Amerikan varlığı ve önümüzdeki Amerikan seçimleri

16 Aralık 2013, Pazartesi

Fransa’nın Orta Afrika’da Askeri Operasyonu

9 Aralık 2013, Pazartesi

İran İle Yürütülen Görüşmeler ve Cenevre’den Çıkan Anlaşma

2 Aralık 2013, Pazartesi

Hollande’ın İsrail ziyareti

25 Kasım 2013, Pazartesi

Dış politikada ince ayar ve Irak

18 Kasım 2013, Pazartesi

Libya’da Arap Sonbaharı

11 Kasım 2013, Pazartesi

Sudan’daki Gelişmeler ve Abyei Referandumu

4 Kasım 2013, Pazartesi

Gaye vasıtayı meşru kılar mı?

28 Ekim 2013, Pazartesi

İyi Bayramlar

14 Ekim 2013, Pazartesi

Dünyanın Petrole Olan İlgisi ve Günümüz Petrol Şirketlerinin Doğuşu

7 Ekim 2013, Pazartesi

İdare-i Maslahatçılık

30 Eylül 2013, Pazartesi

Nereden Çıktı Bu Silahlı Radikal Örgütler?

23 Eylül 2013, Pazartesi

Büyük Güçlerin Suriye’deki Çıkarlarının Tarihi Serüveni

16 Eylül 2013, Pazartesi

Suriye Dosyası: Suriye’nin Hikâyesi

9 Eylül 2013, Pazartesi

Türkiye’nin Hatıra Defterinde Avrupa Notları

2 Eylül 2013, Pazartesi

Ortadoğu’da iki kere iki dört eder mi?

26 Ağustos 2013, Pazartesi

Mısır ve Makûs Talihi

19 Ağustos 2013, Pazartesi