Takip Et

Yrd. Doç. Dr. Durmuş AKALIN

Mezarlıklarımızda neden servi ağaçları var?

22 Nisan 2014, Salı

     

Anadolu’nun hemen her yerinde tesadüf edersiniz. Mezarlıklarımız genellikle servi ağaçları ile donatılmıştır. Belki bilenlerimiz vardır neden servi ağaçları ile kaplı olduğunu; bilmeyenlerin de gittiklerinde muhakkak dikkatini çekecektir. Ben de küçükken babamla ve ailemle birlikte mezarlıkta dolaşırken o servi ağaçları beni alır bambaşka bir âleme götürürdü. Yaşadığım hissiyatla birlikte zihnimde hayaller kurdururdu. Lafı fazla uzatmadan sorunun cevabını vereyim. Neden servi ağaçları? Mezarlıklarımızdaki servi ağaçları Arap alfabesindeki Elif harfine (ا) benzer. Elif harfi Arapça “Allah” yazarken kullandığımız ilk harftir. Yine Servi ağaçları rüzgârlarla birlikte sallanırken “Hu” sesini çıkartır. Bu da “Allah” demektir. Yine servi ağacı uzun görünümüyle Arap rakamlarından 1’i (١) çağrıştırır. Bu da vahdeti yani Allah’ın birliğini akla getirmektedir. Ayrıca ağaçlar uzun olmasından dolayı rüzgârla birlikte secde eder gibi görüntü verirler. Bu da mezarlıklarda servi ağaçlarının sıklıkla bulunmasının bir başka nedenidir. Görüntüsü ve renginin koyuluğu ise ölümü çağrıştırır, işte Anadolu’nun birçok yerinde bazen bu nedenlerle bazen de alışkanlığa dayalı olarak servi ağaçlarının mezarlıkları süslediğini görürsünüz. Anadolu insanı çok uzun yıllardır hoşgörünün, sevginin ve saygının bir belirtisi olarak ölülerine bile saygıyla yaklaşmıştır. Ölüye gösterilen bu saygının izleri bize aynı zamanda ne kadar köklü bir kültüre ve geçmişe sahip olduğumuzu hatırlatır.

Mezarlıklarda en ince detaylara kadar düşünülen bu hassasiyet ne yazık ki günümüzde eski önemini kaybetmiş durumda. Kaybettiğimiz sadece mezarlıklara gösterdiğimiz hassasiyet değil; aynı zamanda birçok değerimizdir. Bunun da nedeni küçük düşünmek, anı yaşamak, geçmişte olan bitene lakayt kalmak ve ileriyi görememek gibi nedenlerledir. Kaybedilen değerlerin yerine de gelişigüzel ve maddi ölçütlerle hesaplanabilen değerler inşa etmişizdir. Tüm bunları anlatmamın nedeni ise daha dün yolculuğum sırasında tesadüf ettiğim ve ama kimsenin rahatsız olduğunu gözlemlemediğim hadiselerdir. Yolculuğum esnasında çöplükte yiyecek ve eşya gibi malzemeleri karıştıran çocuklar gördüm. Aynı gün bir üst geçitten yoldan geçen araçların üstüne küçük eşyalar ve su gibi şeyler atan üstü başı perişan çocukluktan çıkmış ergenliğe giren gençler dikkatimi çekti. Yine aynı gün elinde çocukları ile bir kaldırıma oturmuş birkaç kadın gözüme ilişti. Çocukların ve kadınların kılığı kıyafeti de son derece kötüydü. Oturuşları öylesine sakin ve durgundu ki kendileri oradaydı, ama kim bilir düşünceleri ve hisleri neredeydi. Özellikle etkilendiğim nokta herkesin o insanlar yokmuş gibi yanlarından geçmeleri ve dokunma mesafesinde olmalarına rağmen olan bitene bir bakış dahi yöneltmemeleriydi. Değişik sokaklarda gördüğüm bu görüntüler aynı günün gecesinde sık sık gözümde canlandı. Ardından aklıma bir tarihçi olarak hepimizin ortak geçmişi geldi. Elbette geçmişi övdüğüm ve bugünü küçümsediğim falan yok. Geçmişe göre birçok insanımız her açıdan daha elverişli koşullarda yaşıyor. Yine geçmişte, anlattığım örneklerden daha da kötülerini yaşayan birçok insan vardı ve hala bazı insanlar zor koşullarda yaşamaya devam ediyor. Ancak beni rahatsız eden ve içimi burkan, bu insanlara karşı kayıtsızlığımız ve sanki onlar yokmuş gibi davranışımızdı. Dediğim gibi geçmişte daha kötü birçok örnek olmasına rağmen günümüzdeki gibi yok saymamız bu ölçülerde değildi. Gördüğüm bu manzaralarla eve dönüş yolunda tesadüfen gözüme ilişen servi ağaçları, ben de bugünkü hassasiyetimizi geçmişle mukayese etmeme sebep oldu. Sonra da bu yazı ortaya çıktı.

Canımızı sıkan, keyfimiz kaçıran, içimizi burkan şeyleri yok saydığımızda sorunlar yok olmuyor. Onlar olmaya devam ediyor, ama biz onlar yokmuş gibi yaşamaya devam ediyoruz. Sonra sorunlarla yüz yüze geldiğimizde basıyoruz yaygarayı, ama bu sefer aynen bizim yaptığımız gibi başkaları da bize gözlerini kapıyor, kulaklarını tıkıyor, elini uzatmıyor. Anlattığım bu olaylar hem ülkemizde hem de ülkemizin yanı başında birçok yerde yaşanıyor. Can kulağı ile etrafımızda olan bitene baktığımızda ise ürperiyoruz ve yine hem birey hem de toplum olarak görmek, duymak ve elimizi uzatmak yerine vicdanımızı oradan alıp gitmeye devam ediyoruz. Kökleri ve kültürü çok eskilere giden ve hassasiyetleri insanı bugün hayrete düşüren bir toplumun daha duyarlı olması gerekir. Duyarlı bir birey, huzurlu ve mutlu bir toplum ile güçlü bir ülke olmamızın ilk adımıdır.



Yazarın Tüm Yazıları

I.Dünya Savaşı’nın 100. Yıldönümü ve Bölgemizde Ortadan Kalkan Sınırlar

13 Ağustos 2014, Çarşamba

Geleceğimiz tehdit altında

22 Temmuz 2014, Salı

Savaş mı yoksa barış mı?

2 Temmuz 2014, Çarşamba

Sıcak topraklarda sıcak gelişmeler

17 Haziran 2014, Salı

Güney Sudan’da bitmeyen gerginlik

29 Nisan 2014, Salı

Mezarlıklarımızda neden servi ağaçları var?

22 Nisan 2014, Salı

İnsan merkezli bakmak

8 Nisan 2014, Salı

Türkiye’nin Seçimi

31 Mart 2014, Pazartesi

Uluslararası siyasette tıkanmışlık

10 Mart 2014, Pazartesi

Rus Siyaseti ve Ukrayna’daki Gerilim

3 Mart 2014, Pazartesi

Bölgemizde yeni gelişmeler

17 Şubat 2014, Pazartesi

Yayılan hoşnutsuzluk

10 Şubat 2014, Pazartesi

Mısır’da Gelinen Son Durum ve Bölge Huzuru

3 Şubat 2014, Pazartesi

Cenevre-2 Konferansı

20 Ocak 2014, Pazartesi

Savrulma

13 Ocak 2014, Pazartesi

Güney Sudan’da darbe teşebbüsü

6 Ocak 2014, Pazartesi

Kervan yolda düzülür

30 Aralık 2013, Pazartesi

Göksu Fırkateyni ve Aden Körfezi’ndeki korsanlar

23 Aralık 2013, Pazartesi

Ortadoğu’da Amerikan varlığı ve önümüzdeki Amerikan seçimleri

16 Aralık 2013, Pazartesi

Fransa’nın Orta Afrika’da Askeri Operasyonu

9 Aralık 2013, Pazartesi

İran İle Yürütülen Görüşmeler ve Cenevre’den Çıkan Anlaşma

2 Aralık 2013, Pazartesi

Hollande’ın İsrail ziyareti

25 Kasım 2013, Pazartesi

Dış politikada ince ayar ve Irak

18 Kasım 2013, Pazartesi

Libya’da Arap Sonbaharı

11 Kasım 2013, Pazartesi

Sudan’daki Gelişmeler ve Abyei Referandumu

4 Kasım 2013, Pazartesi

Gaye vasıtayı meşru kılar mı?

28 Ekim 2013, Pazartesi

İyi Bayramlar

14 Ekim 2013, Pazartesi

Dünyanın Petrole Olan İlgisi ve Günümüz Petrol Şirketlerinin Doğuşu

7 Ekim 2013, Pazartesi

İdare-i Maslahatçılık

30 Eylül 2013, Pazartesi

Nereden Çıktı Bu Silahlı Radikal Örgütler?

23 Eylül 2013, Pazartesi

Büyük Güçlerin Suriye’deki Çıkarlarının Tarihi Serüveni

16 Eylül 2013, Pazartesi

Suriye Dosyası: Suriye’nin Hikâyesi

9 Eylül 2013, Pazartesi

Türkiye’nin Hatıra Defterinde Avrupa Notları

2 Eylül 2013, Pazartesi

Ortadoğu’da iki kere iki dört eder mi?

26 Ağustos 2013, Pazartesi

Mısır ve Makûs Talihi

19 Ağustos 2013, Pazartesi