Takip Et
  • 23 Mayıs 2024, Perşembe

VERİR MİLLETE TALKINI, KENDİ YUTAR SALKIMI

Bunu yorumlamak içim âlim olmaya gerek yok ancak, biz bunun üstüne bir köşe yazısı yazalım istedik.

“Ele verir talkını, kendi yutar salkımı” biçiminde söylenen bir atasözüdür bu aslında. Başkalarına verdiği öğütlere kendisi uymayan ve hatta tersini yapan kimseler için söylenir. Bana, nedense “Bal tutan parmağını yalar” ve “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” söylemlerini de anımsatır.

Bu atasözündeki “talkın” kelimesi dini bir kavram olup, “telkin” sözcüğünün halk arasındaki söylenişini ifade etmektedir: Ölüme yakın olan veya ölmüş kişiye, (genellikle bir imam tarafından) ölüm döşeğinde veya mezarı başında, dini inançların ve vecibelerin hatırlatılması anlamında kullanılır. Ölen kişiye bunu yapmanın aslında hiçbir dini kaynakta olmayıp yapılıyor olması da ayrı bir garabet.

Bazı internet sitelerinde şöyle bir sörf yapınca şu yorumlara da rastladım:

“Verdiği öğüde kendi uymayan kimseler için kullanılan söz.” “Etrafındakilere iyi olmaları yönünde nasihatler verdiği halde kendisi bunların hiçbirine uymaz.” “Bir başkasına herhangi bir konuda bir işi yapmaması ve ondan kaçınması yönünde görüş bildiren, nasihat veren kişilerin, söylemlerinden farklı olarak o işi kendisinin yapmasına denir.”

Bu deyiş, genellikle toplumda din ve ahlak konusunda ahkâm kesenlerin samimiyetsizliklerine gönderme yapan bir atasözüdür. Buna aynen katılmakla beraber bendeniz de bu konuyu bazı siyasiler ve önde gelen isimlere atfetmek istiyorum.

Ziya Paşa’nın ünlü “Terkib-i Bend” adlı eserinde yer alan dizede buyurduğu gibi: “Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât, bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde.”

Bazı insanlara sadece sosyal medya paylaşımlarından bakacak olursanız, her birinin birer Ebussuud Efendi olduğunu düşünebilirsiniz. Oysa kendi dünyaları paramparça, yaptıkları işlerde her türlü desise, görevlerinde ise düzenbazlık olduğuna şahitlik edebilirsiniz.

İnstagram’da paylaştıkları fotoları görünce, birer milyoner olarak anımsarsınız ama oturdukları evin kapısında haciz mektupları birikmiştir.

Bazıları da kalkıp etrafa ahlak dersi verir, kendisinin büyük bir ahlak abidesi olduğunu anımsatacak laflar eder. Dedim ya sanki Ebussuud Efendinin torunu sanırsınız, cahili.

Yazımızı yine Ziya Paşa’dan bir alıntı ile tamamlayalım.

“Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde…”

Bu beytin aslında çok daha hakiki bir yorumu olsa da biz yazımızın içeriğine göre yorumlayalım müsaadenizle.

İnsanın aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi, yaptığı işte görünür.

Sevgiyle kalın…

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.