Aydın’ın efeler ilçesinde 1977’den beri terzilik yapan metin altıntaş, her gün takım elbisesi ve kravatıyla dükkânına geldiğini belirterek bunun mesleğe duyduğu saygının bir parçası olduğunu ifade etti.
Aydın’ın Koçarlı ilçesi Kuşlarbeleni köyünde 1977 yılında mesleğe ilk adımını atan Altıntaş, bir ustanın yanında mesleğe başladı ve o günlerden bu yana terzilik yapmaya devam ettiğini belirtti. Altıntaş, mesleğin geçirdiği dönüşümü, çırak bulamamanın yarattığı sıkıntıları ve küçük esnafın içinde bulunduğu ekonomik zorluğu anlatarak, “Bu meslek ustalarla birlikte yavaş yavaş yok oluyor,” düşüncesini dile getirdi.
YARIM ASIRLIK MESLEK, AZALAN İŞLER
Mesleğe merakının ilkokul yıllarında öğretmeninin ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ sorusuna verdiği cevapla başladığını belirten Altıntaş, mesleğin ilk yıllarını, “Çıraklık yıllarım çok iyiydi, işler yoğundu, yeni takım elbiseler dikerdik,” ifadeleriyle geçmişteki yoğun temposu hakkında bilgi verdi.
Geçmişte bu kadar fazla imkanın bulunmadığından dolayı vatandaşların eskiyi değiştirmek yerine tamir ettirdiğini aktaran Altıntaş, zamanla konfeksiyonun yaygınlaşmasıyla dikim işlerinin neredeyse tamamen bittiğini belirtti. Altıntaş, artan konfeksiyon nedeniyle bugün atölyesinde daha çok paça, fermuar, daraltma ve kısaltma gibi tamirat işleri yaptığını ifade etti.
“AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR”: KAYBOLAN ÇIRAKLIK
Altıntaş, mesleğin geleceğinden duyduğu endişeyi dile getirerek çırak yetişmemesinden de şikayetçi olduğunu ifade etti. 12 yıllık zorunlu eğitimin mesleki eğitime engel oluşturduğunu savunan Altıntaş, “Çocuk 17–18 yaşına gelince meslek öğrenemez. 14–15’te başlamak lazım. Ağaç yaşken eğilir” dedi.
Yaklaşık 15 yıldır ne çırak ne kalfa görebildiğini söyleyen Altıntaş, “Eskiden yazlık çırak verelim derlerdi. Artık o bile gelmiyor. Gençlerin mesleğe hevesi yok” diyerek esnaf çevresinin ortak şikâyetini dile getirdi. Altıntaş, çocuklarına da mesleği teklif ettiğini ancak kabul görmediğini hatırlatarak, “Baba sen çok çalışıyorsun” cevabını aldığını belirtti. Bugün gençlerin çalışma anlayışının değiştiğini söyleyerek “Az çalışayım çok kazanayım derdindeler ama öyle bir dünya yok” sözleriyle eleştirisini dile getirdi.
“MESLEĞİNE SAYGI DUYACAKSIN”
Her gün takım elbisesi ve kravatıyla dükkânına geldiğini belirten Altıntaş, bunun mesleğe duyduğu saygının bir parçası olduğunu söyledi. “Müşteri önce esnafın kılığına kıyafetine bakar. ‘Bu adam işini yapar’ der. Sen palyaço gibi olursan adam geri döner,” diyerek ustalığın sadece el emeği değil, duruş ve disiplin gerektirdiğini ifade etti.
Küçük esnafın mevcut ekonomik ortamda ayakta kalmakta zorlandığını söyleyen Altıntaş, sürekli artan maliyetleri müşteriye yansıtamadığını ifade etti. Malzemelerdeki fiyat artışlarını anlatırken “Fermuar, düğme, iplik her şeyin fiyatı artıyor ama müşteriye aynı oranda yansıtamıyorsun” dedi. Yılbaşından sonra deftere geçme zorunluluğunun da ciddi bir risk olduğuna değinerek “Deftere geçersek çoğumuz kapatırız. Küçük esnaf bunun altından kalkamaz” ifadelerini kullandı.
MESLEKLER BİR BİR KAYBOLUYOR
Altıntaş, sadece terzilerin değil çoğu zanaatkârın benzer sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtti. “Sanayiye gidiyorsun çırak yok, çarşıya geliyorsun esnafta çırak yok. Ustalar 70 yaşını geçti. Genç usta yok denecek kadar az” diyerek mesleklerin kuşaklar arasında kesintiye uğradığını vurguladı.
ERKEN YAŞTA MESLEKİ YÖNLENDİRME
Altıntaş’a göre sorunların temelinde eğitim sisteminin meslekleri yeterince desteklememesi var. Çocukların ilkokuldan sonra mesleklere yönlendirilebileceğini belirterek “Bir gün okul, beş gün usta yanında çalışma” modelinin uygulanması gerektiğini söyledi. “Biz devletten iş istemiyoruz, kendi ekmeğimizin peşindeyiz. Ama küçük esnafa destek şart” diyerek talebini dile getirdi. (İREM AKCAN)























ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.