AyFm 100.5
  • 4 Kasım 2025, Salı 13:43

Cumhuriyet reklam arası değil, ebedi

Kuş Bakışı’nda bu hafta, cumhuriyetin 102. yılı vesilesiyle tarih, siyaset ve toplumsal hafızaya dair sert tespitler gündeme geldi. tvDEN ekranlarında Hukukçu-Sosyolog Zekai Savaşlar, cumhuriyet anlatısının eksik ve dağınık bırakıldığını savunarak “yanlış anlatılan cumhuriyetin, yanlış tepkiler ürettiğini” söyledi; Atatürk’ün Aydın ziyaretinden Lozan’a, 29 Ekim’e ve hilafetin kaldırılmasına uzanan tarihsel örneklerle hem bugüne hem kurumlara çağrı yaptı.

“CUMHURİYETİ YANLIŞ ANLATTILAR” ELEŞTİRİSİ

Savaşlar, yeni kuşaklara aktarılan dilin “isabet değeri düşük” olduğunu belirtti; bu zafiyetin toplumsal gerilimleri beslediğini dile getirdi. Anlatının hedef kitleye göre farklı pedagojik formlarla kurgulanması gerektiğini vurguladı; köylüye akademik dilin, üniversiteliye sokak diliyle yaklaşmanın “formasyon hatası” olduğunu söyledi.

“Cumhuriyet doğru anlatılsaydı, ‘şeriat isteriz, hilafet isteriz’ diye yürüyüşler görmezdik. Yanlış anlatı yanlış karşı-anlatı doğurdu. Bu ülkenin iç ve dış düşmanları da zaten fırsat kolluyor.”

AYDIN’DAKİ ANEKDOT: MADRAN PALAS’TAN BUGÜNE

Atatürk’ün Aydın ziyaretinde, Madran Palas altındaki kahvede kâğıt oynayan gençlere “köylere gidip cumhuriyetin faziletini anlatın” uyarısını hatırlatan Savaşlar, benzer sorumluluğu günümüzün emekli öğretmen ve subaylarına da taşıdı.

“Atatürk sağlığında mücadele etti. Bugün de ‘öğretmeyecektin niye öğrendin’ sorusu önümüzde duruyor. Emeklilerimizin köylere gidip bildiklerini anlatması vatan borcudur.”

“MİLLİ MÜCADELE BİR GENELKURMAY HAREKÂTIYDI” İDDİASI

Savaşlar, Samsun’a çıkışın bir “askerî plan” içinde şekillendiğini; Karabekir’in doğuya, Cebesoy’un güneye, Rauf Orbay ve Refet Bele’nin Mustafa Kemal’le eşgüdüm içinde görevlendirildiğini anlattı. Kendi aile hatırasına da atıf yaptı.

“İzmir’den ‘bando’ adı altında bir güvenlik birliği Samsun’a gönderildi; Amasya’ya kadar yakın korumayı onlar sağladı. Bu koruma içinde benim dedem de vardı.”

ALTEMUR KILIÇ’TAN AKTARILAN HATIRA

Rauf Orbay’ın “görevi ben değil, Mustafa Kemal yapar” dediğini, hareketin liderliği konusunda o çevrede fikir birliği oluştuğunu söyledi.

“Orbay’ın ‘ben denizciyim, kara harekâtını beceremem; bu işi Mustafa Kemal yapar’ sözünü, Altemur Kılıç’tan dinledim. Liderlik tercihinde tereddüt yoktu.”

23 NİSAN’DAN 29 EKİM’E: KRİZLER VE KARAR

Savaşlar, 23 Nisan 1920’yi “temelin atılması”, 29 Ekim 1923’ü “şeklin ilanı” olarak niteledi; Lozan’ın Meclis’te kabulü sonrası hükümet krizinin, cumhuriyet ilanını hızlandırdığını aktardı. Oylamaya Meclis’in neredeyse yarısının katılmadığını, ilan kararının “dar çoğunluk” ile geçtiğini vurguladı.

“Cumhuriyet 158 oyla ilan edildi; katılmayan geniş bir grup, devlet reisliğinin hanedandan sürmesini istiyordu. Rauf Orbay ve arkadaşlarıyla yolların ayrılması burada belirginleşti.”

LOZAN VE “GİZLİ MADDE” POLEMİĞİ

Programda “Lozan’ın 100. yılında gizli maddeler açıklanacak” söylemlerine sert çıkış geldi.

“Yüz yıl geçti; nerede bu gizli maddeler? Yıllarca kamuoyunu yanıltan, devlete güvensizlik aşılayan yaklaşımlara itirazım var.”

VAHDETTİN TARTIŞMASI VE HİLAFETİN KALDIRILMASI

Savaşlar, Vahdettin’in ülkeyi İngilizlere terk ettiği yorumunu yineledi; halifeliğin 3 Mart 1924’te kaldırılmasını “iki başlılığı sona erdiren zorunlu adım” diye tanımladı.

“Halifeliğin ‘şahıs makamı’ olmaktan çıkarılıp Meclis’in uhdesine alınması, devlet otoritesini tekleştirdi. Abdülmecid’in ‘padişahlık hevesi’ ve maaş tartışmaları da toplumu ikiye bölüyordu.”

“REKLAM ARASI DEĞİL; TOPLUMSAL ASANSÖR”

Cumhuriyetin sosyal hareketlilik yarattığını vurgulayan Savaşlar, güncel örneklerle tezi somutladı.

“Cumhuriyet reklam arası değildir. Bir işçinin oğlu Cumhurbaşkanı olabildi, tornacı evladı devletin tepesine çıkabildi. Siyaset, hukuk ve güvenlik koruması bu rejimin eseridir.”

DIŞ TÜRKLER KIYASI VE İKİ TARAFA UYARI

Balkanlar ve Ortadoğu’daki Türk topluluklarının yaşadıklarını hatırlatan Savaşlar, cumhuriyeti savunanlara da karşı çıkanlara da ölçülü çağrı yaptı.

“Dış Türklerin halini görün; aldığınız nefes, sahip olduğunuz mülk, can-mal güvenliği cumhuriyet hukukunun sonucudur. Cumhuriyeti savunanlar da kötü temsil ve yanlış dil ile hainlerin ekmeğine yağ sürmesin.”

Savaşlar, “devletin ve cumhuriyetin iyi anlatılamadığı” kanaatini tekrarlayarak Milli Eğitim’den sivil topluma, emeklilerden yerel aktörlere kadar geniş bir sorumluluk haritası çizdi. Köy-kent ayrımı gözetmeyen, kitleye göre biçimlenen, çatışma yerine işbirliğini önceleyen bir anlatı mimarisinin altını çizdi.

“Köylü Mehmet’e akademik dille değil, idrakiyle konuşacağız. Üniversiteliye de slogandan değil, bilgi ve özgüvenden bahsedeceğiz.” (HAZEL BAYIK)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.