AyFm 100.5
  • 7 Temmuz 2025, Pazartesi 11:08

Aydın’dan yola çıktı, hayvanlarıyla Eskişehir’e ulaştı

Aydın'dan küçük motosikletiyle Eskişehir'e gelen ve cami avlusuna kurduğu çadırda yanındaki çok sayıda civcivle birlikte yaşayan Ali Eriş, diyabet ve hipertansiyon hastası olmasına rağmen 2000 yılından beri sokaklarda yaşadığını anlattı.

Denizli'de uzun yıllar boyunca kasaplık yapan 53 yaşındaki Ali Eriş, soğuk ortamda yapmak zorunda olduğu mesleğini 9 yıl önce geçirdiği akciğer hastalığı nedeniyle bıraktı. Geçimini sağlayabilmek için şehrin çeşitli noktalarında ayakkabı boyacılığı yapmaya başlayan Eriş, geçtiğimiz günlerde küçük motosikletine çadırını ve eşyalarını yükleyip, hayvanlarını da kutuya koyup Aydın'dan Eskişehir'e yola çıktı. Seyahati sırasında sıkça yolda kalması nedeniyle Eskişehir'e ancak 20 günde ulaşabildiğini kaydeden Eriş, şu anda kalacak bir yeri olmadığı için sokaklarda yatıp kalktığını belirtti. Gündüz olduğunda eşyalarını toplayıp kent merkezinde civcivleriyle birlikte dolaşan Ali Eriş, ortaya çıkarttığı ilginç görüntüler ile dikkat çekti.

"NORMALDE KASABIM AMA YILLARCA HAYVAN KESMEDİM ÇÜNKÜ BEN ONLARA KIYAMAM"

Aydın, Nazilli, Denizli ve Afyonkarahisar'dan geze geze geldiğini ifade eden Ali Eriş, "Aşağı yukarı 1 hafta Afyonkarahisar'da kaldım. Oradan güzelim şehre Eskişehir'e geldik. Buraya 50 CC'lik motosikletle ulaştım. Yatak, yorgan, çadır ve bu hayvanlarla beraber seyahat ettim. 20 günden beri yollardayız. Buraya yazları ziyarete geliyorum. Denizli'de ayakkabı boyacılığı yapıyordum, ama normalde kasabım ve yıllarca hayvan kesmedim. Çünkü ben onlara kıyamam, o yüzden hep et sıyırdım. Damlarda ve besihanelerde büyüdüm. Çocukların hayvan sevgisinden mahrum kalmaması için gittiğim yerlerde kendi adıma hayvan alırım ve sevdiririm. Kuzu, keçi, ördek ve tavşan olur, hiç fark etmez. Burada tekin ördeği, damat civcivi ve makine civcivi var. Yakında, Afyonkarahisar'dan tavşanlar geliyor. Güzel bir grup oluşuyor. Amacım, bir besihane veya bir müstakil ev bulup bugün dışarıda hayvanları okşattığımız gibi güzel bir yerde bunu yapmak. Hayvanları bölüm bölüm kümeslere ayırarak 'Ali Babanın Çiftliği'ni kurmak, çocuklara öyle bir yerde müzikler eşliğinde hayvan okşatmak istiyorum. Bu dünyada en güzel şey, hayvan sevgisiyle çocukları sevindirmek. Onları sevindirmek bizim mutluluğumuz" şeklinde konuştu.

 

"BEN BU HAYVANLARI SATTIĞIM ZAMAN TEKRAR ALMAM GEREKİR, O YÜZDEN SATMIYORUM"

Yanında dolaştırdığı hayvanları satmadığını ifade eden Eriş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Satılık değil, satmıyoruz. Satan mekanlarımız var, vatandaşı oraya gönderiyoruz. Bunlar okşamalık. Ben onu sattığım zaman tekrar hayvan almam gerekiyor. Ayrıca, onlar kaçmazlar. Bana alıştılar, beraber yatıp kalkıyoruz. Porsuk'ta suya koyuyoruz, yemliyoruz. Onlar benim hayat arkadaşım gibi oldu. Onları ben çok seviyorum, hayvanları çok seviyorum. İnsanları da seviyorum ama hayvan sevgisi biraz fazla."

 

YAKLAŞIK 25 YILDIR SOKAKLARDA KALIYOR, HASTALIKLARINI TEDAVİ ETTİREMİYOR

Şehir içerisinde ilginç görüntüler oluşturan o adam, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine zorlu yaşam mücadelesini de anlattı. Şeker ve hipertansiyon hastası olduğunu belirten Ali Eriş, günlerdir Ömür Camii çevresine kurduğu çadırda yaşamını sürdürmeye çalıştığını söyledi. Ayrıca, yaklaşık 25 yıldır evsiz olduğunu ifade eden Eriş, marketlerin çöpe attığı tarihi geçmiş ürünlerle karnını doyurduğunu dile getirdi. Zorlu bir dönemden geçtiğinden aktaran çaresiz adam, özellikle tedavi olmak konusunda büyük sıkıntılar çektiğinden bahsetti.

"MARKETLERİN ÇÖPE ATTIĞI ÜRÜNLER ARASINDAN SAĞLAMLARI ÇIKARIP YİYORUM"

Ömür Camii'nin önünde kurduğu çadırda yaşam şartlarını anlatan Ali Eriş, "Evimiz yok. Göründüğü gibi bu çadır evimiz. İnşallah bir gün evimiz olur. Zor bir hayat. Marketler tarihi geçen ürünleri çöpe atıyorlar, sağlamlarını içlerinden çıkarıp yiyorum. Hayvanları da o şekilde besliyorum. Ben bu şehri seviyorum, beğeniyorum. Her sene olduğu gibi rahatsızlığım için geldim. Şeker, tansiyon hastasıyım. Burada hayat buluyorum. Serin memleket, insanı iyi. Yıllarca Aydın'da oturdum. Zamanında miras evimiz vardı, satıldı. Dayılarım, annemin kardeşleri, zamanından herkes hissesini aldı. Hanımdan ayrıldı ayrılalı, yani aşağı yukarı 2000'den beri sokaklardayım. Vücut zaman zaman ateş yapıyor, kolay değil. Sağlığıma dahi baktıramıyorum. Şu anda özellikle şeker ve hipertansiyonum var. Tansiyon biraz yüksek. Tedavi olmakta zorlanıyorum. Kimseye kendimi acındırmak istemiyorum ama durumum bu, insanlar duyarlı olsunlar. Düşmez kalkmaz bir Allah, bu hayatta kimin ne olacağı belli olmaz. Çok zor bir dönemdeyim. Derler ya, 'Mayasız yoğurt tutmuyor.' Ben bir türlü tutturamadım. Direniyorum ama zorlanıyorum, olmuyor" ifadelerini kullandı. (İHA)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.