Takip Et
  • 20 Haziran 2017, Salı

Kıdem tazminatı

8 Haziran 1936 tarihli ilk iş yasamız olan 3008 sayılı Yasa’ya göre kıdem tazminatı, beş yıl kıdemi olan işçilere iş sözleşmesi haklı haksız sona ermiş denilmeden her yıl için 15 günlük ücret tutarında yapılan bir ödeme iken 25 Ağustos 1971 tarihli 1475 sayılı İş Yasası ile beş yıl kıdem koşulu bir yıla düşürülmüş fakat, hak ediş koşulları ağırlaştırılarak kıdem tazminatına ulaşmak zorlaşmıştı.

AK Parti iktidarının ilk dönemlerinde çıkarttığı 25 Mayıs 2003 tarihli 4857 sayılı yürürlükte olan iş yasamızın geçici altıncı maddesi “Kıdem tazminatı için bir kıdem tazminatı fonu kurulur. Kıdem tazminatı fonuna ilişkin “Kanunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14.üncü maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklıdır” hükmünü içeriyor.

 

1475 sayılı İş Yasası'na göre kıdem tazminatı;

 

İş sözleşmesinin işçinin isteği dışında sona ermesi,

İş sözleşmesi işçi tarafından sona erdiriliyorsa sağlık problemleri, işverenin ahlak ya da kötü niyet kurallarına aykırı davranması,

Erkeklerde askerlik, kadınlarda evlilik,

Emeklilik ya da emeklilik için yeterli prim gün sayısının tamamlanması,

Ya da ölüm halinde mirasçılarına “Çalışılan yıl X son brüt ücret tutarı” kadar yapılan ücret niteliğinde bir ödeme idi.

Kıdem tazminatı işçi-işveren arasında bir denge oluşturarak iş güvencesine de katkıda bulunan bir kazanım.

2003 yılından bu yana tam on dört yıldır dönem dönem kıdem tazminatı fonu yasa tasarısı ile ilgili tartışmalar çalışma hayatının gündeminde.

 

FON İLE NELER DEĞİŞECEK

 

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yeni sistem için hazırladığı taslak ile kıdem tazminatı fona dönüşürse her yıl için otuz gün kuralı korunacak.

Yeni sistemde de bu hakkın korunması için her ay maaşın yüzde 8.33'ü düzeyinde katkı payının kıdem tazminatı hesabına yatırılması gerekiyor. BES'te olduğu gibi devletin Fon'a destek vermesi ve bu oranın yüzde 3 olması bekleniyor.

Kıdem tazminatı fonuna mevcut çalışanların katılımı zorunlu olmayacak. Fon kurulduğunda çalışıyor olanlar fona istemeleri halinde dahil olacak.

İşe yeni başlayanlar için ise kıdem tazminatı fonu zorunlu olacak.

Çalışanlar, fonda kaldıkları süreye göre daha fazla tazminat alabilecek.

Kıdem tazminatı fonundan emeklilik ve yasal bekleme süresi dışında, evlilik, ölüm, konut satın alma gibi hallerde çıkılabilecek.

Sonuç olarak, 1936’dan 2003’e yapılan tüm düzenlemelerde olumlu kazanımlar gibi gözükürken işçinin kıdem tazminatına ulaşması giderek zorlaştı. Yeni sistemle işçinin kıdem tazminatına ulaşması daha da zorlaşacak. Ölüm ve emeklilik dışında hak edişlerde kıdem tazminatı tutarı o ya da bu şekilde azalacak gibi gözüküyor. Amaç işçinin haklarını savunacak bir sistemse güvence için fon kurup işverene de maliyet yüklemek yerine, üçüncü köprüde olduğu gibi kıdem tazminatına devlet garantisi gelse daha güzel olmaz mı? 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.